yazarlar makaleler
Kürtler Filistin-İsrail çatışmasına nasıl yaklaşmalı?
10.11.2023

Bayram Bozyel

aa@aa

Filistin sorunu Kürdistan meselesi gibi Ortadoğu’nun kanayan yaralarından birisi. Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e gerçekleştirdiği beklenmedik saldırı ve ardından İsrail’in Hamas’a karşı başlattığı kapsamlı operasyon Filistin sorununu yeniden gündemin merkezine oturttu.

İsrail’in Hamas’a karşı başlattığı operasyon ise gelinen aşamada Hamas ile savaşı aşarak Gazze Şeridi’ni topyekûn yıkıma, bölgeyi Filistinsizleştirme ve bir katliam evresine ulaşmış durumda. İsrail’in geçen dönemde gerçekleştirdiği çok yönlü bombardıman ve bölgeye uyguladığı abluka nedeniyle 10 binden fazla sivil; kadın, çocuk ve yaşlı hayatını kaybetti. Hastaneler yakılıp yıkıldı, bölgede su, elektrik, enerji hatları kesildi ve yaşamsal altyapı ortadan kaldırıldı. Gazze’de yaşayan 2 milyondan fazla Filistinli yerlerinden yurtlarından sürülme tehdidi altında. Bu durum bir insanlık suçudur ve hiçbir durumda kabul edilemez.

Diğer yandan ABD ve Batılı müttefikleri Hizbullah, İran ve benzerlerinin savaşa müdahalesine engel olmak için Doğu Akdeniz’e dev uçak gemileri gönderdi, askeri yığınağı artırdı. İsrail Hamas çatışması eş zamanlı olarak uluslararası alanda diplomasi trafiğini hızlandırdı, BM Güvenlik Konseyi ile Birleşmiş Milletler Genel Kurulu bölgede bir ateşkesin ilanı için peş peşe toplantılar gerçekleştirdi. Söz konusu süreç bütün hızıyla devam ediyor.

İsrail Hamas çatışması ekseninde yaşanan bütün bu gelişmeler Kürtler tarafından da yakından takip ediliyor ve çok yoğun tartışmalara yol açıyor. Bu tartışmalarda iki uç değerlendirme ön plana çıkıyor. Bunlardan ilki, Filistin meselesine, hak ve özgürlükler temelinde ilkesel ve tutarlı bir çizgi çerçevesinde yaklaşmak yerine, bu soruna Hamas penceresinden bakmak ve sorunu Hamas’a destek çerçevesinde ele almaktır. Böylelerinin geçmişte olduğu gibi bugün de Filistin halkının haklı ulusal davasına destek gibi bir sorunu olmadı. Onlar ideolojik nedenlerle Hamas’ı destekliyor ve bunu Filistin halkı ile bir dayanışma olarak gösteriyorlar. Bu yaklaşımın Filistin halkının özgürlük mücadelesine katkı sunmak yerine bölgedeki çatışmayı körüklediğine kuşku yok.

Bir başka yaklaşım ise Filistin meselesini, Filistin siyasi hareketlerinin, FKÖ, Hamas ve benzerlerinin Kürt meselesine yaklaşımından yola çıkarak değerlendiriyor. Başka bir ifade ile FKÖ ile Hamas’ın ırkçı ve dinci Kürt karşıtı politikalarına bakarak Filistin halkının ulusal davasını gözden kaçırıyor ve İsrail’in yaptığı her eylemi onaylayan bir tutum sergiliyor.

Oysa Filistin halkının haklı ve meşru özgürlük taleplerini en iyi anlayabilecek durumda olan Kürtlerdir.

Üç temel nedenden dolayı Kürtler Filistin halkının özgürlük mücadelesine destek vermeli ve bu sorununun barışçıl yöntemlerle, eşitlik temelinde çözümünden yana tavır almalıdırlar.

1. Ahlaki ve ilkesel nedenler; Kürtler iki yüz yıla varan bir süreçte gasp edilen ulusal hakları için mücadele ediyor, parçalanmış ve işgal edilmiş ülkelerini özgürleştirmek uğruna kesintisiz bir direniş sürdürüyorlar. Özgürlük için bunca mücadele eden Kürtlerin benzer koşullarda yaşayan ve aynı hedefler için mücadele eden Filistin halkının özgürlük mücadelesini desteklemesi ahlaki ve ilkesel bir görevdir. Sömürgeci devletlerin kendisine yaptığı mezalimin bir benzerinin Filistin halkına yapılmasına Kürtler sessiz kalamaz. Kürt halkı kendisi için istediği özgür yaşama hakkını, Filistin halkı söz konusu olduğunda yok sayamaz, böyle bir soruna göz kapayamaz. Özetle Kürtler moral ve ilkesel nedenlerle Filistin halkının özgürlüğünü savunurlar, savunmalıdırlar.

2. Siyasi nedenler; Filistin meselesinin çözülmemesinin en önemli nedenlerinden biri de bölgedeki Müslüman geçinen iktidarların tutumudur. Ortadoğu’da 50’den fazla Müslüman devlet söz konusu ve bu ülkelerin tümü çözüm yerine, Filistin meselesini kendi iktidarları için istismar ediyor, bu sorunu iç siyasette ve diplomatik alanda meşruiyet devşirecek bir fırsat olarak değerlendiriyorlar. Filistin meselesinin eşitlikçi ve adil çözümü bölgedeki iki yüzlü ve yozlaşmış Müslüman ülkelerdeki iktidarları zayıflatacak, böylece bölgesel ırkçı ve mezhepçi statüko güç kaybedecektir.

3. Jeopolitik nedenler; Şurası bir gerçek; Filistin meselesi gibi çatışma ve gerilim noktalarının varlığı, bölgesel ve uluslararası ilgi ve enerjinin bu noktalara yoğunlaşmasına yol açıyor. Bu durum ise Kürt meselesinin ikinci plana düşmesine, bazen de göz ardı edilmesine yol açıyor. 7 Ekim’de Hamas ve İsrail arasında başlayan savaş bu açıdan çarpıcı örnektir. Geçen bir aylık dönemde Türkiye Suriye Kürt Bölgesi’ne yoğun operasyonlar yaptığı ve yoğun hak ihlallerine yol açtığı halde, bütün bunlar İsrail Hamas çatışması gölgesinde görünmez oldu. Oysa Filistin meselesinin çözümü bölgede ve dünyada dikkatlerin daha çok Kürt meselesine yoğunlaşmasına imkan verebilir, Kürdistan meselesinin çözüm çabalarına ivme kazandırabilir.

Toparlamak gerekirse, Filistin halkının özgürlük mücadelesine destek vermek, Filistin halkını temsil etme iddiasında olan El Fetih, Hamas yada İslami Direniş Hareketi vb. desteklemek anlamına gelmez. Bu iki konuyu birbirinden ayırmak gerekir. Bizler mazlum Filistin halkının devlet hakkını insani, ahlaki ve ilkesel nedenlerle savunuruz. Öte yandan Filistin siyasi örgütlerini eleştirir, onlara karşı gerekli tavrı alırız.

Aynı yaklaşım İsrail’e ilişkin de için geçerli. Söz gelimi İsrail devletinin belirli konularda Kürtleri desteklemesi, bu devletin Filistin halkına karşı her türlü ilhakçı, katliam ve insanlık dışı uygulamalarını haklı çıkartmaz. Kaldı ki İsrail siyaseti de toplumu da yekpare değildir ve herkes Netanyahu’nun politikalarını onaylamamaktadır. İsrail’in bölgede barış ve istikrar içinde yaşaması aynı zamanda Filistin meselesinin adil ve eşitlikçi çözümüne bağlıdır. Militarist ve ötekileştirici politikalarda ısrar eden bir İsrail paradoksal bir biçimde karşıt şiddet eğilimlerini besleyerek çözümsüzlüğü derinleştirmiş olur.

Onun için gerçekçi çözüm; İsrail ile Filistin olmak üzere iki devletli, ya da aynı devlet çatısı altında iki bölgeli federal çözümdür. Filistin halkına ulusal özgürlüğünü sağlayacak, İsrail’e de güvenlik için yaşama imkanı verecek gerçekçi, adil ve sürdürülebilir çözüm budur. Biz bunu savunuyoruz, duygularımız ile değil, somut koşullara uygun ve ilkesel normları esas alan bir yaklaşım öneriyoruz.

Kürt halkının tarihi özgürlük, eşitlik ve onurlu bir yaşam için verilmiş mücadeleye yoğrulmuş bir tarihtir. Bu mücadelede en büyük gücümüz ve avantajımız haklılığımız, meşruiyetimiz ve ahlaki üstünlüğümüzdür. Bizi başarıya götürecek ve bölgede model payesine kavuşturacak bu moral üstünlüğümüz ve ilkesel duruşumuzdur.

Söz konusu tutarlı çizgiden sapan hiçbir tutum Kürt halkına fayda sağlamaz.

07.11.2023


İÇERİK BAŞLIKLARI
×
 MAKALELER   yazarlar