yazarlar makaleler
Baharat Koridoru: Irak'ın yol projesi için kötü haber!
16.09.2023

Ziryan Rojhelatî

aa@aa

Baharat Koridoru'nun duyurulması, Muhammed Şiya El-Sudani’nin Asya ile Avrupa'yı birbirine bağlama hayalini süsleyen Irak Kalkınma Yolu Projesine etkili bir darbe vurabilir.

Doğrusu, dünyanın büyük altyapı projeleri ekonomik olduğu kadar siyasi. Geçtiğimiz günlerde G20 toplantısında, Asya'yı Avrupa'ya bağlamaya yönelik yeni projede Irak gibi bir ülkeyi dışarda bırakmak da siyasi nedenlerden dolayı olabilir. İstikrarsızlık potansiyelinin her zaman varolduğu ve jeopolitik öncelikleri ayrı olan Irak’ın Baharat Yolu Projesi içerisinde olmaması garip bir durum değil.

Baharat Yolu

Hindistan, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, İsrail, İtalya ve Fransa, ABD'nin desteğiyle, iki bölümden oluşan Baharat Koridoru üzerinde iki ay içerisinde pratik olarak çalışmayı planlayan bir karar üzerinde mutabakata vardı.

Resmi adıyla Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru (Baharat) ilk olarak Hindistan ile Körfez ülkelerini birbirine bağlıyor ki bu doğu kesimini kapsıyor. İkinci aşamada ise kuzey kesiminden Suudi Arabistan ve Ürdün’den geçerek İsrail'in Hayfa limanına kadar gidiyor. Oradan da su yoluyla Avrupa’ya kadar uzanıyor.

149 ülkeyi kapsayan Çin'in "Bir Kuşak Bir Yol Projesi" ile karşılaştırıldığında Baharat Yolu projesine katılan ülkelerin sayısı daha az, ancak ekonomi ve güvenlik açısından daha güçlüler. ABD ile beraber, Baharat Yolu'nda ortak olan sekiz ülkenin toplam ekonomisi 42 trilyon dolarından daha fazla.

Nitekim dünya ekonomisi 105 trilyon dolardan oluşuyor. Ayrıca bunların bir kısmı askeri açıdan NATO üyesi veya ortağıdır ve dünyanın en büyük gücü olan ABD tarafından destekleniyorlar.

Her ne kadar Suudi Arabistan, BAE ve İtalya Çin'in projesinde de yer alıyor olsa da, Çin’in rakibi olan Hindistan’ın Baharat Yolu projesinde üstlendiği merkezi rolü ve ABD’nin projeye desteği, İtalya’nın Çin projesinden çekilme olasılığı ile birleştiğinde, Baharat Yolu Projesi’nin önemli jeopolitik boyut kazanıyor. Bazıları de bunun, Çin'in 2013’teki girişimine alternatif olarak görülmesi gerektiğini öne sürüyor. Bu projeyi, 2020'deki Abraham Anlaşması ve 2021'de Hindistan, ABD, BAE ve İsrail arasında bir iş birliği grubu olan I2U2 Grubu'nun kurulmasıyla birlikte düşünürsek, bu projenin siyasi boyutu çok daha belirginleşir.

Doğrusu dünya ekonomilerinin birbirine olan bağımlığı ve Çin'in bundaki rolü nedeniyle, projenin Çin'i dünya ekonomisinin dışında tutuması en azından şimdilik zor bir ihtimal olarak değerlendirilebilir ancak dünyanın jeopolitik dengesinde önemli bir rolü olabilir.

Irak'ta yol rüyası

Irak, Aralık 2015’te Çin’in BRI Girişimi'ne üye olmuştu. Mustafa Kazımi döneminde ise, Yeni Şam projesi daha fazla öne çıkmış ve proje Irak, Ürdün ve Mısır'ın daha fazla entegrasyonu ile Avrupa'ya erişimini hedefliyordu. Ancak iç istikrarsızlık, özellikle Şii partiler arasındaki gerginlikler, Şii Pan-İslamist görüşlerin ekonomik ve siyasi çıkarlara hakim olması, Mustafa Kazımi'nin Yeni Şam projesindeki girişimlerinin unutulmasına ya da eskisi kadar önem verilmemesine sebep oldu.

Irak Başbakanı Muhammed Şiya El-Sudani göreve geldikten sonra Kalkınma Yolu Projesi üzerine bir konferans düzenledi ve birçok komşu ülkenin temsilcilerini davet ederek, söz konusu projenin Irak’ı dünyaya açacağını, doğu ile batıyı da birbirine bağlayacağını defalarca vurguladı. Kuşkusuz doğu ve batıyı birbirine bağlayan böylesi büyük bir altyapı projesinde yer almak Irak için büyük bir ekonomik ve siyasi kazançtır. Ancak Baharat Koridoru’nun açıklanması bu hayali suya düşürebilir. Çünkü Irak'tan hemen yanındaki ülkelerden geçiyor.

Baharat Koridoru'nun duyurulmasından önce ABD, Hindistan, İsrail ve BAE, çeşitli alanlarda işbirliği yapmak için 2021 yılında I2U2 Grubu'nu kurmuştu. 2020'de imzalanan Abraham Anlaşması’ndan bu yana Arap-İsrail ilişkilerinin normalleştirilmesi üzerine çalışılıyor. Ayrıca Fransa ve ABD, Körfez'deki askeri varlığını güçlendirme kararı aldı. Ancak Irak’ta Kalkınma Yolu’ndan söz edildiği süreçte birçok farklı silahlı grup söz konusu Kalkınma Yolu güzergahını kendi faaliyet alanları olarak seçti ve oralarda daha çok olmayı hedeflediler. Kaldı ki Irak Musul Vilayetinin ve özellikle de bu yolun güvenliğini doğrudan ilgilendiren Şengal Anlaşmasını hayata geçirmeyi dahi başaramadı.

Üstelik Kürdistan Bölgesi teknik gerekçelerle projede devre dışı bırakılmak istendi. Irak'ın böyle bir proje ile Kürdistan Bölgesi'ni zayıflatabileceği düşüncesi de bazı gruplar arasında güçlendi ki elbette bu da uzun vadeli istikrarsızlık anlamına geliyor.

Genel olarak, Irak'ın siyasal rejimi, federal mı merkezi bir sistem mı sorusunu gündemde olduğu bir ortamda, önemli altyapı projelerini hayata geçirmek kolay değil. Buna ilaveten, bölge ülkeleri arasındaki çekişmelerde Irak’ın projesini etkileyebileceği ihtimali de bulunuyor.

Sonuç

Elbette ulaşım için yol ve mekan olanaklarının varlığı tek başına bir ülkenin uluslararası koridorda yer alması için yeterli değildir.


Aynı zamanda güvenlik ve istikrarı sağlayabilmek de bir diğer ön koşuldur. Irak, zaman zaman silahlı grupların füze saldırıları, Şiilerin iç çekişmeleri, Kürdistan Bölgesi ile yaşanan derin çekişmeler, ABD ile geleceği belli olmayan bir ilişki ve Sünnilerin çözülmemiş bir sürü sorunu ile, Baharat Koridoru'ndaki birçok ülke için pek ilgi çekici bir güzergah olmamasına sebep olmuş olabilir.

Rudaw


İÇERİK BAŞLIKLARI
×
 MAKALELER   yazarlar