2025-04-12
Kemal Burkay, meşhur Gülümse şiirini 1963 yılında 26 yaşındayken Ankara’da yazmıştı.
Nisan ortasında kar bile yağan Ankara’da sert iklimi değiştirip Akdeniz yapabilecek tek bir film yeniden gösterimde; Çözüm süreci.
Adına kötü hatıralar yüzünden böyle demek istemeyenlerle, ortada bir süreç olmadığını iddia edenler çözüm süreci denmesinden memnun değiller.
İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla yaşananlara bakınca ortada bir süreç kalmadığını hatta kalmaması gerektiğini düşünenlerin sayısı hızla artmaktayken, Cumhurbaşkanı’nın bayram sonrası için randevu verdiği DEM İmralı Heyeti Beştepe’ye gitti ve Erdoğan ile 1 saat 20 dakika görüştü.
Bu İmralı Heyeti’nin diğer parti liderleriyle yaptığı görüşmeden farklıydı.
Bu sadece siyasi bir bilgilendirme, temas toplantısı değil, doğrudan bir süreç toplantısıydı.
Çünkü görüşmede MİT Başkanı İbrahim Kalın da vardı.
Sahibinin kim olduğu, nasıl başladığı tartışılan son çözüm sürecinin başından beri esas yürütücüsü olan MİT Başkanı da böylece ilk kez kamuoyu önünde sona doğru ilerleyen süreçle poz vermiş oldu.
1 saat 20 dakika süren görüşmeden gelen bilgiler çok iyi geçtiğini söylüyor.
Zaten fotoğraflar ve açıklamalar da bunu teyit ediyor.
Bu kadar yüzlerin gülmesini tabii ki Türkiye’nin bu çalkantılı ortamında sinir bozucu bulanlar da olabilir.
DEM’liler zaten uzun süredir CHPliler ve muhalif kamuoyunun bu tazyikini üzerlerinden hissediyorlar.
Biz bu hukuksuzlukları yaşarken, siz bu iktidarla nasıl olur da el sıkışırsınız deniyor ve bu müzakereyle otoriterleşmeyi meşrulaştırdıkları söyleniyor.
Tabii DEM’lilerin bu suçlamaya verecek en az yarım asırdır birikmiş cevapları var.
Çünkü DEM Partililerin geldiği geleneğin ve Kürtlerin bu 50 yılda çok zor zamanları oldu ve Batı’daki laik muhalefet onların başına bunlar gelirken diye başlayan ahlaki pozisyonlar almadı.
Ama yine de bu siteme cevap vermek için geçmiş defterleri açmaya hiç gerek yok.
Aslında çözüm süreci tam da bugün ve yarın için aslında en fazla Türkiye’nin batısındaki muhalefet için demokrasiye ve hukuka açılan bir çıkış kapısı.
Bugün iktidarı barış, demokrasi, hukuk perspektifinde tutan bir Batı çıpası yok. Batı uzun süredir Türkiye’yi dönüştürücü çıpa etkisini kaybetmiş durumda. Hatta tam tersine yükselen popülist dalgalar demokrasileri içine çeken bir girdaba benziyor.
Muhalefetin Batı’ya seslenerek elde edeceği bir iç kazanım yok.
Ama ilginç bir şekilde Türkiye’de demokrasi ve hukukun yeni çıpası çözüm süreci haline geldi.
Çözüm süreci konusu açılınca Devlet Bahçeli demokratik reformlar öneriyor, Erdoğan 500 km ötede İstanbul’da belediye başkanının ittifak görüşmesi gözaltına alındığı DEM Parti ile sıcak fotoğraflar veriyor, çok daha azı için Demirtaş’ın 8 yıldır hapis yattığı Öcalan’la temas kuruluyor. Televizyonlarda az önce birilerini teröristlikle suçlayanlar PKK kongresinin nerede toplanacağını tartışmaya başlıyor, yüz metre ileride basın açıklaması yapanların tutuklandığı Taksim’de Öcalan’ın demokrasi çağrısı bütün kanallardan yayınlanıyor.
Bir anda konu umut hakkı, ceza indirimleri, siyasi af, Anayasa değişikliklerine geliyor. Diyalog, uzlaşma, barış gibi kavramlara geçiliyor.
Pragmatik nedenlerle, siyaseten ya da uluslararası konjonktür, bölgesel krizler nedeniyle…
İsteyen istediğini seçebilir ama son dönemde Türkiye’de geleceğe dair seçimler dışındaki tek hazırlık, tek pozitif gündem, herkese acı veren enflasyonla mücadele dışındaki tek büyük bir sorunu çözme iradesi çözüm süreci…
Ekonomik program gibi, iktidar bu sürece de büyük bir siyasi yatırım yapıyor. Her türlü tepkiyi göe alıyor, fedakarlık yapıyor ve ülkede olan biten diğer işlerden onu ayırıyor.
O yüzden bu aralar dışarıdan Türkiye’ye bakanlar bir taraftan bir cumhurbaşkanı adayı tutuklanırken bir taraftan ülkenin en çetrefil meselesinin çözümü için bir sürecin yürüdüğüne inanmakta zorluk çekebilir.
Ama iktidarın bu iki meseleyi birbirinden ayırdığı anlaşılıyor. En azından Cumhurbaşkanı’nın kafasında her alanda bir sertleşme ve otoriterleşme olmadığı, çözüm süreci söz konusu olduğunda ılımlı, esnek bir pozisyon aldığı görülüyor.
Cumhurbaşkanı’nın motivasyonu sürecin başarılı olma ihtimali arttıkça yükseliyor.
Yine Ankara kulislerine göre Erdoğan, sürecin son halinden dolayı mutlu ve heyecanlı.
Zaten DEM Heyeti’ni kabul edeceğini bir gün önce AK Parti grubundaki konuşmasında sürecin başarısını takdir eden cümlelerle duyurmuştu.
Yine gelen bilgilere göre son tutuklamalar ve protestolarla odağın kaybolmasından, ülkedeki umutsuzluk havasından sürecin iki parçası da rahatsız oldu.
Özellikle muhalif çevrelerden eleştiriler alan DEM Partililerin elini de güçlendirmek ve tekrar ilgiyi sürece çekmek için Beştepe’deki görüşmenin hemen önceki gece Mahir Polat ve görüşmenin olduğu gün de protestocu gençler tahliye edilirken iklim yumuşatılmaya çalışıldı.
Yani çözüm süreci bu aralar şehre gelen tek iyi film. Henüz Akdeniz yapamasa da iklimi yumuşatıyor, demokrasinin yeni çıpası oluyor.
Özellikle muhalefet o yüzden geminin bu çıpaya bağlı olmasından memnun olmalı.
Karar
BASıNDAN