Türkçe | Kurdî    yazarlar
Umur Talu: ‘Gazze ölüyor, ayağa kalk’ ama sen otur!

2025-04-22

İktidar yanlısı bir gazete CHP’nin Gazze mitingi için, “Filistin mitingi yapmaya çalışıp hükümete karşı sloganlar attılar” demiş. “Hükümete karşı slogan atmak” da mı yasak! Mecbur mu herkes, 23 yıl önce “muhalif gazetecilik” yapıp sonra iktidar yamağı olanlar gibi yaşamaya, düşünmeye… fikrini ve tepkisini özgürce ortaya koymamaya mecbur mu!

Başlıktaki sloganın tırnak içimdeki kısmı, iktidar yanlısı bir “Gazze” mitinginden; devamı da iktidardan.

Doğru, Gazze ölüyor, çoluk çocuk öldü, öldürülüyor zaten. Toprakları, canları, gelecekleri, vatanları öldürüldü. Üstelik üç çeyrek asırdır Filistin’in, Filistinlinin kefeni böyle! “Ayağa kalk” kısmı da makul; dünyanın her yerinde ayağa kalkanlar var. İsrail’de bile.

Lakin iktidarın meselesi bu “doğrular” değil. Gazze için veryansın ederken, “şantajcı” Trump’tan övgü almak, onunla “mutabık” kalabilmek temel sorun. Gazze’yi “tatil köyü” yapmayı bile düşünüp yahut düşünmeden söyleyene karşı sesini çıkaramamak, boyun eğmek “dolar” cinsinden de bir problem Üsküdar’da tekbir getiren yiğidim!

İkinci sorun buraya ilişkin. Aynı iktidar, ana muhalefet partisinin “Gazze yürüyüşü”ne ise polisiyle müdahale edebiliyor. Güzergâh şeymiş! Güzergahları bir öyle bir böyle olanların güzergâh titizliği de muhteşem.

Fakat esas sorun şu: Elindeki son malzemeleri de kimseye kaptırmamak isteyen, 23 yıl sonunda halkın bir kesimini ve ömrünü sürdürecek oyları arkasında tutabilmek için “inanç, Gazze, barış umudu, milliyetçilik, savaş tehlikesi” gibi dallara asılan bir iktidar var.

Artık “din düşmanları” tutmuyor; buna yerine “aile ve ahlak düşmanları” dalları monte edildi, nefret ağacına tutunmak için: LGBTi+, sezaryen ve benzeri dayatma ve nefret hattının tahkimi bu yüzden.

“Başörtüsü”ne karşı yürüyüş yapan, slogan atan pek yok. Kalmadı hatta. Muhalif öğrenci, gençlik, halk saflarında da özgürlüğünü aklıyla, kalbiyle arayabilen başörtülüler de var zaten.

“Barış” tamam; “bölücülerle işbirliği” diye bakan bir kısım milliyetçi zaviyesi dışında, hakiki bir barışa muhalefetin diyeceği ne olabilir! Demiyor da çoğunluk. Sadece savaş ve barışın araçsallaştırılmasından, madem mümkündü onca yılın, canın ve kaynağın kaybı, seçim ve oy kaygılarıyla bir açılıp bir kapanan bu mekanizmanın ikiyüzlülüğünden şüphe baki. “İdam istemiş” Bahçeli’nin bile geldiği “barış, kana son” çizgisine büyük çoğunluğun gelmesi zor değil zaten. Kaldı ki onların bir kısmı zaten yıllardır “barış” diyor. Buradaki bir başka ikiyüzlülük “barış” derken toplumun bir kesimine savaş açılabilmesi; demokrasi derken anti demokratikliğin zirvelerine koşulması; barış hukuku derken hukuksuzlukların şaha kalkması.

“Gazze tepkisi” elbette iktidarda da samimi olabilir; ama sokakta slogan atandan farkı, onun iktidar ve fiilen devleti kendi adına kontrol eden güç olması. “Boykot” çağrıları dışında bir Güney Afrika olabildi mi iktidar? O kadar laf edip İsrail’in ve dünyanın her yerindeki Yahudilerin vicdanlıları kadar bile sert bir tavır alabildi mi?

“Mehmetçik Gazze”ye diye slogan atıp tekbir getirenler, bu iktidar döneminde İsrail savaş uçaklarının Konya’da tatbikat yapıp hatta arada Suriye’yi bile bombaladığını biliyor mu? Bu iktidardan önceki, o zamanlar çok sayıda yazıyla gündeme getirdiğim “İsrail’e tank ihalesi”ne karşı görünüp iktidar olunca aynen devam ettirildiğini hiç düşünüyor mu? O modernizasyon ihalesiyle dirilen İsrail savaş makinesine ait fabrikadan Gazze’ye o sırada da saldırıldığını peki? Kuşadası ve başka bazı limanların, Mavi Marmara’ya saldıran komandoları da yetiştiren İsrailli Ofer Ailesi’ne sunulması ya tekbircim!

Yoksullaşan, en temel hakları ve özgürlüklerinin nasıl yok olduğunu belki en çok sofrasından, geçiminden, geleceksiz bırakılmasından anlayan çeşitli halk kesimlerine hangi masalı anlatacaksınız; misal Gazze de muhalefetin sesiyle yankılandığında. Trump’ın İran ve bölge için tasavvur ve tasallutlarına sessiz bir mutabakatla yandaş olabilmeyi nasıl anlatabilirsiniz ki bir gün!

İktidar yanlısı bir gazete CHP’nin Gazze mitingi için, “Filistin mitingi yapmaya çalışıp hükümete karşı sloganlar attılar” demiş. “Hükümete karşı slogan atmak” da mı yasak! Mecbur mu herkes, 23 yıl önce “muhalif gazetecilik” yapıp sonra iktidar yamağı olanlar gibi yaşamaya, düşünmeye… fikrini ve tepkisini özgürce ortaya koymamaya mecbur mu!

Ekonomiyi mahveden ekonomistlik, bölgedeki oyunlarda aktör rollerinde bir figüranlık, Gazze için atıp tutan bir Trumpiklik, barış derken kin ve nefret, herkese hakaret ederken gençliğinin başındaki çocukları “bir kişiye hakaret”ten içeri, hatta içerinin de içerisine atan bir vicdansızlık, seçilmişleeer diye gürlerken seçilmişleri bilhassa seçerek peşinen mahkum etmek isteyen bir zorbalık, milletimiz, işçimiz, köylümüz derken traktörlerin bile sabrını taşıran adaletsizlik, aile derken aile içi şiddete ve kadınların en yakınları öldürülmesine adeta açık çek yazmış bir erkeklik, çocuklarımııız derken bebeklerin hastanede öldürülmesine, çocukların katledilmesine, tacize tecavüze uğramasına tek gözünü yummuş naylon şefkat, ilim irfan derken üniversitelerin aklını, zihnini köleleştirmek istemiş bir cehalet ve cüret, boykot çağrısı yaparken kendinden olmayanların boykotuna zehir akıtan bir bezirganlık, halktan alıp alicengizlere vermiş, kayırılmış servete servet katmış bir “tersine Robin Hood”luk…

“Gazze gazı” da biber gazına layık “muhalifler”in vicdanlarıyla verdiği bir sese dönüşürse n’olacak!

O zaman “Mehmetçik Gazze”ye… Hadi! Gazze derken, Trump ve Netanyahu’nun hedefindeki İran olmasın da!

T24

BASıNDAN