Türkçe | Kurdî    yazarlar
Fatih Altaylı: Suudilerin Türkiye’yi bölmek istediğini unuttunuz mu!

2025-01-06

Suriye’de Esad’ın devrilip, ülkenin en azından bir bölümünde Selefi HTŞ’nin iktidarı ele geçirmesinin arkasında Türkiye’nin değil Suudi Arabistan’ın olduğunu HTŞ hükümetinin Dışişleri Bakanı açıkladı.

Nerede?

Teşekkür ziyaretine gittiği Suudi Arabistan’da.

HTŞ yönetimi, ilk dış ziyaretini Suudilere yaptı ve Suriye’deki yeni yönetimin hamisinin Suud familyası olduğu yüksek sesle açıklandı.

Bunun birkaç manası var.

İlk ve en somut olanı, Türkiye’nin Suriye’de bir İhvan iktidarı hülyası gerçekleşmedi.

Türkiye’nin bölgedeki dış politikası İhvan yani Müslüman Kardeşler örgütünü desteklemek üzerine kuruluydu.

Bu, Mısır’da Suudi ve Körfez destekli bir darbe ile, Suriye’de HTŞ ile engellenmiş oldu.

Bakmayın size eski Başbakan Davutoğlu ve AKP’nin “Bizim dediğimiz oldu” havasına.

Onların dediği falan olmadığı gibi tam aksine İhvan’ın iktidar şansı Suudiler tarafından yok edildi. Çünkü Körfez krallıklarının tamamı İhvan’a karşı.

AKP’nin o hayali de sona erdi.

Meselenin bizi ilgilendiren daha önemli yanı ise Suriye’de Suudi etkisinin artacak olması.

Taraflar tam bir işbirliğinden ve ortak stratejiden bahsediyorlar. Bu da ürkütücü.

Çünkü Suudilerin Türkiye ile ilgili fikirleri pek korkutucu.

Hafızası güçlü olmayan bir ülke olarak 2015 yılını hatırlatmak isterim.

O yıl haziran ayında, Suudi Kralı Salman’ın danışmanı ve temsilcisi Enver Macid Eşki bir açıklama yaparak, İsrail yönetimini temsil eden Dore Gold ile görüşüp anlaştıklarını ve Irak ve Suriye’de birer Kürt devleti kurulması konusunda anlaşmaya vardıklarını açıkladı.

Arzu edenler benim 30 Eylül 2015, 14 Eylül 2017 ve 19 Ağustos 2018 tarihlerinde bu konu ile ilgili yazdığım yazıları okuyabilirler.

O gün Suudi Arabistan ve İsrail “İran’ı etkisizleştirmek ve Türkiye’nin yayılmacı fikirlerini engelleyebilmek için” bir Kürt Devleti konusunda anlaştıklarını hiç saklamaya gerek duymadan duyuruyorlardı.

Bugün Suriye’de olan bitende İsrail’in ve Suudi Arabistan’ın etkisi ortaya çıkması Türkiye için iyi haber değildir.

Hele hele PKK’nın kendini ortadan kaldırarak, YPG’nin PKK’nın devamı olduğu yolundaki tezin de işlerliğini kaybetmesi de ABD destekli Suudi-İsrail planının bir parçası gibi duruyorsa, tedirginliğimiz iyiden iyiye artmalıdır.

TK tahtakurusunun kısaltması mı!

Türk vatandaşlarına pahalı hizmet vermesi ile ünlü bayrak taşıyıcımız THY için “hiç değilse iyi ve kaliteli havayolu” diyoruz ve kazık yememize rağmen gurur duyuyoruz ya.

Galiba bu konuda da artık son günlerimizi yaşıyoruz.

THY giderek sahip olduğu imajı bozacak gibi duruyor.

Aralık ayının son günlerinde ABD’nin ve hatta dünyanın en önemli gazetelerinden biri olan New York Times’da THY ile ilgili bir başlık yayınlandı.

“Yolcular Türk Hava Yolları uçuşlarında istenmeyen misafirlerle karşılaştıklarını söylüyorlar: Tahtakuruları”

Başlığın altında ise “Şirketin farklı uçuşlarındaki yolcular koltuklarda, battaniyelerde ve baş üstü dolaplarında böcekler olduğunu ve firmanın buna karşı bir önlem almadığını söylüyorlar” diye yazıyordu.

Johannesburg’dan İstanbul’a uçan Bayan Titcombe adlı bir yolcunun çektiği söylenen bir fotoğraf da habere iliştirilmişti ve “Şirket bu konuda bir şey yapmayınca bu fotoğrafı sosyal medyada paylaşan Titcombe başka yolculardan da çok sayıda benzer şikayet aldığını söylüyor” diye devam ediyordu.

Kristin Bougeois adlı bir başka yolcunun da THY uçuşunda böcekler tarafından ısırılan bacaklarının fotoğrafı da haberin içinde yer alıyordu.

Bu haberler, hele hele New York Times gibi bir gazetede yayınlanınca, THY gibi “dünyanın en iyilerinden biri’ olma iddiasındaki bir havayoluna zarar veriyor.

Elbette bu bir karalama kampanyası, rakiplerin güçlerini kullanarak yaptırdıkları abartılı bir haber de olabilir.

Ancak itibar denilen şey, böyle böyle yok olur.

THY önce tahtakurusu ve böceklerle sonra da bu gibi haberlerle mücadele etmek zorundadır.

Çünkü bazen bir pire yüzünden yorgan yanar.

Lafla peynir gemisi yürürmüş

Cumhurbaşkanı Erdoğan “İsrail ile ticari ilişkileri durduran tek ülkeyiz” dedi.

Tebessüm ettik.

Öyle olmadığını hepimiz biliyoruz.

İsrail ile ticari ilişkileri kestiğimizi söylediğimiz günün ertesi, Filistin ile ticari ilişkilerimiz misli misli artınca, yani İsrail’le ticareti Filistinliler üzerinden yapmaya başlayınca İsrail ile ticaretimizi kesmiş olmuyoruz.

Kasap bana kızıp et vermiyor ama eşim gidip alıyor ve aldığı eti ben yiyorsam kasap beni cezalandırmış mı oluyor, yoksa dostlar alışverişte beni görmediği için kasap yemin etse başı ağrımaz mı oluyor!

Hadi burada “kılıfına uydurulmuş” bir durum var demeye çalışalım ama olmuyor.

Ama kılıfı İsrail’in açıklamaları yırtıyor.

Ne mızrak çuvala, ne de minare kılıfa sığmıyor.

İsrail Devleti’nin resmî istatistik kurumu sadece 2024 eylül ayı içinde Türkiye’den 116,1 milyon dolarlık ithalat yaptıklarını açıklıyor. Türkiye’den 9 ayda yaptıkları ithalat miktarının 1 milyar 809 milyon dolar olduğunu da saklamıyor.

Ama sorarsan biz İsrail ile ticareti kesmişiz.

Ayrıca Portekiz’de veya İspanya’da İsrail’e karşı yüksek sesle bağıran bir iktidar yok ama bu ülkelerin halkları İsrail’in Gazze’deki soykırımı aleyhine serbestçe protesto yapabiliyor ve daha önemlisi sivil toplum olarak İsrail’e mal taşıyan ZIM gibi şirketlerin gemilerinin İspanya limanlarına girmesini protesto edebiliyor hatta engelleyebiliyor.

Türkiye’de ise Gazze için düzenlenen bir mitingde bile İsrail’e mal taşıyan şirketlerin protesto edilmesi polis zoruyla engelleniyor ve protestocular gözaltına alınıp, Emniyet’e götürülüyor.

AKP yöneticileri Rize’de garibanların protesto ettiği bir markanın açılışını yapıyor.

Lafla peynir gemisi yürümez diye bir söz vardır ya.

Yalanmış.

Türkiye’de yıllardır lafla peynir gemisi yürüyor.

Hem de İsrail’e mal taşıyor.

NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

Palavra bir tarih bilinci ile strateji geliştirilemeyeceğini anladığımız zaman.

fatihaltayli.com.tr

BASINDAN