Türkçe | Kurdî    yazarlar
Bayram Bozyel: Kürdistan Federe Bölgesi

2025-03-09

Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bölgede barış ve istikrarın inşasında oynağı rol gösteriyor ki: Kürtler bir bütün olarak özgürleştiğinde Ortadoğu’da kalıcı barış ve istikrarın kapısı aralanacak.

Ortadoğu’yu yeniden şekillendiren gelişmelerin en çok hissedildiği ve etkilediği coğrafyaların başında Kürdistan Federe Bölgesi geliyor. Küresel, daha çok da bölgesel gelişmelerle bağlantılı olarak Kürdistan Federe Bölgesi son dönemde yoğun bir siyasi ve diplomatik trafiğin odağına dönüşmüş durumda. Suriye’nin yeniden yapılandırılması, Rojava’da Kürtlerin geleceği, Türkiye’de son süreç ve Irak’ta düzenin sağlanmasıyla ilgili diplomasi trafiğinin kesiştiği Erbil, bugünlerde tarihi buluşmalara tanıklık ediyor. Ortadoğu’da istikrarın inşasında Kürdistan Bölgesi’nin güven duyulan bir aktör olduğu genel bir kabul görüyor.

Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) heyeti olarak bir önceki haftayı geçirdiğimiz Kürdistan Federe Bölgesi’nde söz konusu gerçeği yerinde gözlemleme imkânımız oldu. Benzer temayı işleyen Kürdistan Sol Partiler Platformu Konferans ile Rudaw Center’in organize ettiği üç günlük Erbil Forumu bölgedeki gelişmeleri farklı açılardan anlamak bakımından oldukça aydınlatıcıydı. Özellikler Erbil Forumu, ele alınan konuların çeşitliliği ve katılımcıların düşüncelerini özgürce ifade etmeleri açısından bölge ülkelerinde benzeri olmayan bir beyin fırtınasına dönüştü.

Eş zamanlı olarak Kürdistan’ın dört parçasından siyasi parti, aydın, gazeteci ve akademisyenlerle gerçekleştirdiğimiz yüz yüze görüşmeler ve son olarak Sayın Mesut Barzani ile üç Kürt Partisi olarak buluşmamız Ortadoğu’yu sarsan siyasi tsunamiyi ve Kürdistan Bölgesi’nin pozisyonunu anlamamıza önemli katkıda bulundu.

Bir süre önce gerçekleşen Münih Güvenlik Konferansı’nda Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani’nin sergilediği performans haklı olarak ilgi odağına dönüştü. Sayın Neçirvan Barzani Münih’te NATO Genel sekreteri ile Avrupa Komisyonu Başkanı dahil, beş ülkenin devlet başkanı ile ABD, İngiltere, Almanya, İtalya ve Fransa olmak üzere on bir ülkenin dışişleri ve savunma bakanıyla ikili görüşmeler gerçekleştirirken, aynı konferansa katılan Irak Başbakanı Sudani’nin tek bir ülkenin bakanıyla görüşmemesi bize çok şey söylüyor.

Kürdistan Bölgesi’nin artan stratejik konumunun iki nedeninden söz edilebilir. Birincisi Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı ve özgürlük talebinde bulunduğu Irak, Suriye, Türkiye ve İran ile olan tarihi ve coğrafi ilişkisi. İkincisi, bölgenin demokrasi ve çok kültürlü yaşamının telkin ettiği güven unsuru…

KÜRDİSTAN FEDERE BÖLGESİ’NİN ÜSTLENDİĞİ MİSYON

Kürdistan Bölgesel Yönetimi, bölgedeki kriz odaklarının yönetilmesinde ilk kez rol üstlenmiş değil. İki yıl önce Doğu Kürdistan partilerine bağlı peşmergelerin iki ülke sınırından uzaklaştırılması ile ilgili İran ile Irak arasında ulaşılan mutabakattan kaynaklı krizden İranlı Kürtlerin en az zararla çıkması için Erbil olağanüstü bir çaba gösterdi. Söz konusu mutabakatın yıkıcı etkisinin yumuşatılması ve sorunun zamana yayılarak soğuması yönünde zekice bir diplomasi yürüttü. KYB’nin üstlendiği söz konusu yapıcı misyon, onu bir çok kez İran’ın füze saldırılarının hedefi yapsa da, O Kürt kardeşlerine kol kanat germe politikasından vazgeçmedi.

Kürdistan Bölgesi, gelinen aşamada Suriye’nin yeniden yapılandırılması ve Rojava’da Kürtlerin temel haklarına kavuşması için ABD, Batılı ülkeler ve Türkiye ile eşgüdüm içinde çalışıyor. KYB Başkanı Neçirvan Barzani Suriye Kürtlerinin olası saldırılarından korunması ve temel haklarının güvence altına alınması için hem Batılı ülkeleri nezdinde hem Türkiye ile yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyor. Son dönemde Suriye Kürt Bölgesi kapsamlı bir askeri saldırıya hedef olmadıysa bunda Kürdistan Bölgesi’nin yürüttüğü diplomasinin payı büyük.

Sayın Mesud Barzani’nin 16 Ocak’ta Mazlum Abdi ile Erbil’de görüşmesi, Rojava’da Kürtlerin yakınlaşması ve ortak bir heyet olarak Şam ile muhatap olması bakımından tarihi bir eşiğe dönüştü. Kürt kamuoyunun beklentilerine denk düşen Barzani-Abdi görüşmesi Rojava’da ENKS, PYNK ve diğer partilerin birlik görüşmelerine yeni bir ivme kazandırdı. Sayın Barzani, HTŞ’den gelebilecek bir saldırıya karşı Suriye Kürtlerine her türlü desteği vermeye hazır olduğunu söyleyerek bu konuya verdiği önemi ortaya koymuş oldu.

Kürdistan Bölgesi geçmişteki çözüm arayışlarında olduğu gibi şimdi de Bahçeli’nin geçen Ekim’de işaret fişeğini yaktığı Türkiye’deki yeni sürecin merkezinde bulunuyor. Erbil Forumu’ndaki söyleşisinde KYB Başkanı Neçirvan Barzani sürecin bu noktaya gelmesinde Ankara ile uzun bir zamandır çalıştıklarını açıkça ifade etti. Bahçeli’nin Ekim ayındaki çıkışından bu yana KYB Başbakanı Masrur Barzani’nin Ankara’ya gerçekleştirdiği iki ziyaretin de söz konusu süreçle ilgili olduğuna şüphe yok.

İmralı Heyeti’nin Kürdistan Bölgesi’ne gerçekleştirdiği ziyaret, Öcalan’ın da sürecin başarıya ulaşmasında Sayın Mesud Barzani ve diğer Kürt aktörlerine biçtiği rolün bir başka göstergesi.

Öcalan’ın 27 Şubat’ta PKK’ye yaptığı silahları bırakma ve kendini feshetme çağrısına Kürdistan Bölgesi’nden tam destek geldi. Bölgenin iki güçlü aktörü Kürdistan Demokrat Partisi (PDK) ile Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) olmak üzere bütün siyasi partiler Öcalan’ın silah bırakma çağrısını ve PKK’nin bu çağrıya uyacağı yönündeki açıklamasını memnuniyetle karşıladı.

RASYONEL NEDENLER

Kürdistan Federe Bölgesi’nin üstlendiği söz konusu misyonun rasyonel nedenleri var.

Kürdistan Bölgesi salt ulusal ve tarihsel saiklerle diğer ülkelerdeki Kürt sorununun çözüm çabalarına destek vermiyor. Türkiye, İran ve Suriye’de Kürt meselesinin barışçıl ve demokratik çözümünde Kürdistan Bölgesi’nin kazanacağı çok şey var. Çevre ülkelerinde barış ve istikrar Kürdistan Bölgesi’ni zincirlerinden kurtaracak. Barış herkese kazandıracak.

Geçmişte Türkiye ile PKK arasında yaşanan çatışmalardan dolayı Kürdistan Bölgesi’nde 600’den fazla köy boşaldı, on binlerce insan yerinden yurdundan edildi. PKK silah bıraktığında o insanlar yerlerine dönecek, ekonomiye katkı sunacak, bölgeye huzur gelecek. Bundan böyle yüzlerce sivilin ölümüne ve bölgenin yakılıp yanmasına neden olan Türkiye’nin askeri operasyonları için gerekçe kalmayacak. Bu tek başına Kürdistan bölgesinin soluk alması ve geleceğini güvenle inşa etmesi için önemli bir fırsat.

Kürdistan Bölgesi Yönetimi Suriye iç savaşından ve Rojava’daki istikrarsızlıktan kaçıp gelen 250 bin dolayında mülteciye yıllardır ev sahipliği yapıyor. Söz konusu mültecilerin barınma, beslenme, sağlık ve eğitiminden kaynaklı giderlerin KYB bütçesine ciddi bir maliyet yüklediği sır değil. Rojava’da istikrarın sağlanması ve Kürtlerin statüye kavuşması Kürdistan Bölgesi’ni söz konusu yükten kurtarıp rahatlatacak.

Eğer bir aksilik olmazsa PKK’nin silahsızlanma ve tasfiye süreci de esas olarak Kürdistan Bölgesi’nde realize edilecek. Bunun da ekonomik, sosyal ve siyasal bir maliyetinin olacağı muhakkak. Dağdaki PKK’lilerin ilk planda toplanabilecekleri, gerekli planlamaların ve acil insani müdahalenin yapılacağı ilk durak Kürdistan Bölgesi olacak.

Gerçek şu ki KYB, ilgili ülkelerde Kürt meselesinden kaynaklı çatışma ortamının son bulması ve sorunun hal yoluna girmesi yönünde gücünü aşan bir rol üstlenmiş durumda.

Bütün kısıtlı imkânlara, içinde bulunduğu kuşatma çemberi ve yaşadığı iç sorunlarına rağmen Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bölgede barış ve istikrarın inşasında oynağı rolün gösterdiği bir gerçek var: Kürtler bir bütün olarak özgürleştiğinde Ortadoğu’da kalıcı barış ve istikrarın kapısı aralanacak.

Kürtlerin özgürlüğü bölge halklarını karanlık ve kölelikten kurtaracak.

07.03.2025

Bayram Bozyel

PSK Genel Başkanı

Rudaw

BASINDAN