Türkçe | Kurdî    yazarlar
Murat Sabuncu: Kürt siyaseti çözüm arayışının başındaki aşırı temkini bıraktı

2025-06-19

İmamoğlu görüşmesi kritik önemde

Bugüne kadar demokrasi-hukuk anlamında pek çok mesaj verildi ama bugünkü İmamoğlu görüşmesi ve öncesinde verilen mesajlar kritik önemde. Erdoğan’ın en rahatsız olduğu siyasi figürle yan yana gelmek başka bir anlam ifade ediyor. ‘İktidarla Kürt hareketi ortak hareket ediyor-edecek, demokrasi-hukuk çok önemli değil’ eleştirileri de bugünün öncesi ve sonrası olarak şekil değiştirecek

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dünkü grup toplantısında CHP’ye ‘etkin pişmanlık’ çağrısı yaptı. İma ettiği Ekrem İmamoğlu özelinde yürütülen soruşturmaydı. Toplantının ardından sosyal medya hesabından da şöyle bir paylaşımda bulundu: "Sayın Özel ve CHP yönetiminin yanlışta ısrar etmekten bir an önce vazgeçip etkin pişmanlıktan faydalanması gerektiğine inanıyoruz. Bunun vakti çoktan gelmiştir. Sadece CHP’nin değil Türk demokrasisinin de buna ihtiyacı vardır. İstanbul’a çöreklenmiş bir avuç haraminin güdümünden çıkamayan ana muhalefetin durumu demokrasimize de Türk siyasetine de asla yakışmamaktadır."

Erdoğan’ın uzun süredir ‘CHP’nin içi ile yakından ilgilendiğini’ biliyoruz. Özellikle mart 2024 seçimleri sonrası, yani CHP’nin birinci parti haline gelişiyle ‘içerideki hatları hareketlendirmek’ için gösterilen bir çaba bu. Bazen sözel bazen yargısal bir atak var ana muhalefete. Şurası da bir gerçek; İmamoğlu’nu yalnızlaştırmaya çalışıyor iktidar. Ancak CHP Lideri Özgür Özel başta olmak üzere partinin neredeyse tamamı İmamoğlu’nun yanında yer alıyor. Anket sonuçlarına göre iktidar tabanın da dahil olduğu yüzde 60’ın üzerindeki bir kesimin sürece-iddialara dair inancı zayıf, yaşananları ‘politik hamle’ olarak okuyor. 

İktidar ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından ekim 2024’te kamuoyuna duyurulan ve kendisinin hiç peşini bırakmadan pozitif anlamda sonuca ulaştrımaya çalıştığı Kürt sorununun çözümüne dair sürecin  belki de en büyük handikapı İmamoğlu ve pek çok CHP’li belediye başkanının, bürokratın tutuklandığı süreç. İsrail’in İran’a saldırısı ile Türkiye’nin etrafındaki var olan kaosun büyümesi içeride ve dışarıda birlik arayışının önemini iyice ortaya çıkardı. İktidarın ‘iç cepheyi tahkim’ diye formüle ettiği, muhalefetin bu tanım etrafında konuşmanın ötesinde başta hukuk-demokrasi arayışını gündemde tuttuğu bir süreç. (Türkiye’de akademinin kimi saygın isimleri ‘iç cephe tanımının’ kullanımını iktidarın araçsallaştırmak istediği kavramları muhalefete de benimsetmesi olarak okuyarak karşı çıkıyor.)   

Ekim 2024’te başlayan, CHP operasyonlarıyla yara alan, İsrail’in İran saldırısıyla yeniden önemi öne çıkan bir süreçten bahsediyoruz Kürt sorununun çözümü derken. Günlük siyasetin, oy hesabının ötesinde bir durum. Süreç başladığı andan itibaren ‘Kürt siyasetinin demokrasi bu kadar hasarlıyken’ iktidar ile yaptığı görüşmeler nedeniyle ağır eleştirildiği bir tartışma alanı gördük. Başta DEM Parti eş başkanları demokrasi-hukuk konusunda konuştular ama kamuoyunun büyük kesiminde bunu ‘duyan’ az oldu. ‘Kulak’ ile ilgili problem kadar ‘ses’ ile ilgili de bir problem vardı. Bugün Silivri’de hem görsel hem sözel anlamda önemli bir yeni durum gelişecek. DEM Parti eş başkanları hapiste Ekrem İmamoğlu’nu ziyaret edecekler. Bu ziyaret öncesinde üç önemli açıklama-bilgi kamuoyunda paylaşıldı-konuşuldu.

Birincisi sosyal medyada yer alan Abdullah Öcalan ile İmralı’daki görüşme notlarında yer alan bir kısım. Şöyle diyordu:

"Bizim derdimiz Cumhur İttifakı’na ya da Türkiye ittifakına kazandırmak değil. Türkiye demokrasisini güçlendirmek."

Bir diğer cümle:

"CHP içindeki durum için yolsuzluk dendi ama ben tatmin olmadım. Tam bu döneme denk gelmesi alevlenmesi bana Gezi’yi hatırlattı."

Bir diğer isim, bugün görüşecek isimlerden DEM Parti eş başkanı Tülay Hatimoğulları: (Kaynak DW söyleşisi)

"Biz muhalefete dönük, Ekrem İmamoğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi nezdinde ana muhalefet partisine dönük gerçekleşen baskıları doğru bulmuyoruz. Perşembe günü Sayın İmamoğlu'nun yanı sıra tüm gün diğer tutsaklarla da görüşmelerimiz olacak. Kendi başımıza gelenleri, belediyelerimize nasıl yüklenildiğini herkes biliyor. Kayyım atamaları, gözaltılar, tutuklamalar, mesnetsiz iddialar, yalan yanlış iftiralar.  Düşünün Türkiye'de aydın, yazar, gazeteci, siyasetçi, seçilmiş belediye başkanı, meclis üyesi, kent uzlaşısı üyeleri birçok insan hapishanede. Dışarıda da bir tweet atarsam gözaltına alınır mıyım duygusunun yaşandığı yerde demokratik anayasa yapım sürecinden bahsetmek ucube kaçar. Dolayısıyla Türkiye'nin önce rahatlamaya ihtiyacı var. Askeri vesayet rejiminin yerine başka vesayetleri ikame ederek demokratik bir anayasa yapılamaz."

Ve uzun süredir sessiz kalan, 19 Mart operasyonları sonrası da suskunluğunu koruyan Selahattin Demirtaş. O da kısa bir süre önce şöyle bir not paylaştı:

"İç cepheyi güçlendirme amacına da adalet duygusunun gelişmesine de hizmet etmediği açık olan siyasi görünümlü yargı tacizlerine kesinlikle son verilmelidir. Ortada bir suç isnadı varsa bunun, tarafsızlığı ve bağımsızlığı sorgulanmayacak başsavcılar, savcılar ve yargıçlar eliyle yürütülmesi için gerekli adımlar atılmalıdır.

Seçilmiş belediye başkanları ve bürokratların tutuksuz yargılanmaları iç hukukumuzun da gereğidir ve bu konuda artık somut mesafe kat edilmeli, tahliyeler sağlanmalı, adil bir yargı süreciyle de davalar en hızlı şekilde sonuçlandırılmalıdır. Orta Doğu’daki ateş devasa bir yangına dönüşürken toplumu dışlayacak böylesi tutumlarda ısrar edilmemelidir."

Erdoğan’ın son dönemde kullandığı (ilk kullanan tutuklu Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer) soyadımız Türkiye’ye de atıf yaptı Demirtaş:

"Madem soyadımız Türkiye’dir, o halde herkesi soyadımız etrafında birleşmeye ve bunun için sorumluluk almaya davet ediyorum."

Demirtaş sadece Kürtler arasında değil Türkiye’de yaşayan pek çok kişi için önemli bir siyasetçi. 8.5 yıldır hapiste olmasına rağmen son derece etkili. Adını vermese de İmamoğlu göndermesi önemli.

Bitirirken…

Kürt siyasi hareketi çözüm arayışının başındaki aşırı temkini bıraktı. Elbette bugüne kadar demokrasi-hukuk anlamında pek çok mesaj verildi ama bugünkü İmamoğlu görüşmesi ve öncesinde verilen mesajlar kritik önemde. Erdoğan’ın en rahatsız olduğu siyasi figürle yan yana gelmek başka bir anlam ifade ediyor. ‘İktidarla Kürt hareketi ortak hareket ediyor-edecek, demokrasi-hukuk çok önemli değil’ eleştirileri de bugünün öncesi ve sonrası olarak şekil değiştirecek. Tabii Ekrem İmamoğlu’nun Kürt sorunu ve süreç ile ilgili vereceği mesaj da önemli olacak.

T24

BASıNDAN