Türkçe | Kurdî    yazarlar
Iraklı Kürt Liderler Barış Süreci Girişiminin Neresinde?

2025-02-19

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi, PKK’nın varlık gösterdiği alanlar arasında olması hasebiyle İmralı sürecinin de en önemli muhatapları arasında yer alıyor. Sürecin nasıl ilerleyeceği belirsizliğini korusa da örgütün silah bırakmasıyla Kürt gruplar hem kendi aralarındaki ilişkileri hem de Ankara ile ilişkilerini yeniden kurgulayabilir.

MEHMET ALACA

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim’de partisinin grup toplantısında PKK’nın tasfiyesi çağrısıyla başlayan sürecin ardından oluşturulan DEM Parti İmralı heyetinin 28 Aralık ve 22 Ocak tarihlerinde PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmeleri ve açıklamaları, Türkiye’nin olduğu gibi Ortadoğu’daki Kürt coğrafyasının da yakın takibinde.

Öcalan’ın örgüte silah bırakma çağrısı yapması yönünde beklentiler sürerken, DEM Parti milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan’ın beraberindeki heyetle 16-18 Şubat tarihlerinde Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne (IKBY) giderek, Erbil’de Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesut Barzani ve IKBY Başkanı Neçirvan Barzani ile, daha sonra ise Süleymaniye’de Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) lideri Bafel Talabani ve IKBY Başbakan Yardımcısı Kubat Talabani ile bir araya gelmesi, Iraklı Kürt liderlerin Türkiye’de Kürt sorununun çözümü konusundaki rolüne işaret. Zira IKBY, PKK’nın varlık gösterdiği alanlar arasında olması hasebiyle İmralı sürecinin de en önemli muhatapları arasında yer alıyor. Sürecin nasıl ilerleyeceği belirsizliğini korusa da örgütün silah bırakmasıyla Kürt gruplar hem kendi aralarındaki ilişkileri hem de Ankara ile ilişkilerini yeniden kurgulayabilir.

KDP Süreçte Rol Almaya Hevesli

Türkiye’nin yanı sıra Irak, Suriye ve İran’da varlık gösteren PKK’nın, diğer Kürt gruplarla çatışma ve rekabet sarmalındaki ilişkisinin yanı sıra örgütün bu grupların iç rekabetinde de taraf tutması, Kürtler arası gerilimlere çarpan etkisi yapıyor. PKK dahil Kürtler arası çatışmalı ilişkilerin en yoğun yaşandığı alan ise IKBY olarak öne çıkıyor. Türkiye 2019’dan bu yana “terörü yerinde yok etme” doktrini çerçevesinde Irak’ın kuzeyinde üs ve hava operasyonlarını artırırken KDP, PKK’nın IKBY’nin egemenliğini tanımadığını belirtiyor ve Ankara ile PKK’ya karşı işbirliği yapıyor. KYB ise ideolojiye yakınlık, KDP ile gerilim ve İran etkisi gibi faktörlerle PKK ile ilişkilerini sürdürürken, Süleymaniye’nin PKK konusundaki tutumu Ankara ile arasının da açılmasına yol açtı.

KDP, IKBY’de PKK’nın işgali altındaki köyleri terk etmesi çağrısında bulunurken, Peşmerge güçleri ile PKK arasında Erbil ve Duhok’ta zaman zaman silahlı çatışmalar yaşıyor. Buna karşılık, PKK’nın uzantıları da Suriye’nin kuzeyinde KDP’ye yakın siyasi partileri baskılıyor. Türkiye’nin Ortadoğu’daki Kürt gruplar arasında en iyi ilişkilere sahip olduğu Barzaniler, 2015’te akamete uğrayan çözüm sürecini büyük hevesle desteklemişti. Öyle ki dönemin IKBY lideri Mesut Barzani 2013 yılında Diyarbakır’daki bir mitingde “Yaşasın Kürt ve Türklerin kardeşliği, yaşasın barış, yaşasın özgürlük” sözleriyle sürece desteğini göstermişti. Nitekim yeni İmralı sürecine de KDP’li liderler ilk günden itibaren desteğini açıkladı. Neçirvan Barzani’nin MHP liderinin açıklamalarından hemen önce, 16 Ekim’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın ile Ankara’da bir araya gelmesi de Irak Kürtlerinin yeni süreçte rol alabileceği şeklinde okunmuştu.

KDP, PKK’nın IKBY’deki karşıt tutumunun zayıflaması beklentisi, Türkiye’nin PKK karşıtı operasyonlarının büyük ölçüde IKBY’de gerçekleşmesi ve İran’ın örgüt üzerindeki etkisinin hafifleyeceği saikiyle süreci destekliyor. Örgütün Sincar’daki etkisinin de azalması KDP’nin bölgeye dönüşünü kolaylaştıracak. Ayrıca, KDP-PKK arasındaki güç mücadelesinin Irak ve Suriye’de sürmesine rağmen Barzanilerin muhtemel barış sürecine desteğinin bir başka nedeni ise Suriye’de örgütün baskısı altındaki KDP yanlısı Kürtlerin yerel yönetime dahil olabilme ihtimali.

KYB’nin Desteği İlişkilere Olumlu Yansır

PKK ve müzahir yapılarıyla ilişkileri nedeniyle Ankara’nın sert tepki verdiği KYB için de örgütle temas artık taşıması ağır bir yük. Gerek Türkiye’nin uzun süredir Süleymaniye hava sahasını kapatması gerek Süleymaniye bölgesindeki hava saldırıları ve örgüt üyelerine nokta operasyonları gerekse de Bağdat hükümetinin Ankara’nın diplomatik çabalarıyla PKK’yı ‘yasaklı örgüt’ ilan etmesiyle KYB’nin hareket alanı daralıyor. Aynı zamanda Süleymaniye merkezli partinin örgüte stratejik destekler sunan İran ile tarihi, siyasi ve jeopolitik ilişkileri de hem Türkiye hem de Tahran’ın kıskaca almaya çalıştığı KDP ile ilişkilerinde de gerilim nedeni.

Öcalan’ın mesajlarını IKBY’deki muhataplarına götüren DEM heyetinin temasları, Mesut Barzani’nin Kürtler ve Ankara nazarındaki öneminin farkındalığını gösterdiği gibi Ankara’nın çatışmalı ilişkilere sahip olduğu Bafel Talabani’yi de dışlamaması da dikkate değer. Zira KYB’nin örgütle yakın ilişkilerinin yanı sıra Süleymaniye ile Haseke arasında temaslar da Ankara’nın radarında. Ancak Bafel Talabani’nin “PKK konusunda çözüm için de kendilerine yardım edebiliriz. Unutmayalım, KDP ile Türkiye arasındaki ilişkiyi kuran Celal Talabani’ydi” yönündeki mesajları hatırlandığında, KYB gibi etkin aktörlerin sürece dahil edilmesi söz konusu çabaları güçlendirebilir. Ankara KYB’li aktörlerle temasını sürdürürken görüşmekten kaçındığı Bafel Talabani’nin İmralı heyetiyle bir araya gelmesini teşvik etmiş olabilir. Zira PKK ile yakalanan uygun bir zemin KYB ile ilişkilerdeki gerilim perdesini kaldırma potansiyeli taşıyor.

Türkiye’nin böylesi bir dinamikte KYB ile de uzlaşması, son dönemde KDP ile buzlarını eritmeye çalışan ve KYB’yi kolay manipüle eden İran’a karşı da Ankara’nın bölgede elini güçlendirebilecek. Dahası, Talabaniler PKK’nın Suriye kolu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile ilişkilerini muhtemel barış sürecinde kolaylaştırıcı faktör olarak Ankara için son raddede seçenek olabilir. KYB’nin PKK yükünün hafiflemesi ise Ankara ile siyasi ve ekonomik ilişkileri normalleştirip ivmelendireceği gibi KDP ile de sorunlarının çözümünü kolaylaştırır.

Top, PKK Sahasında mı?

Türkiye, İmralı sürecinde Suriye dinamiklerine dair açıklama yapmasa da çözüm ihtimalinde SDG etkeninin görmezden gelinemeyeceğinin farkında. Öcalan’ın Suriye Kürtleri üzerinde güçlü etkisi olacağı kanaati de yaygın. Bu anlamda SDG lideri Mazlum Abdi’nin 16 Ocak’ta Erbil’de Mesut Barzani ile bir araya gelmesi, KDP’nin meselenin Suriye ayağında da kolaylaştırıcı olmak istediğini ve bu adımında Ankara’dan habersiz olmadığını gösteriyor. Öte yandan, Ankara’nın PKK’sız bir SDG dinamiğine kapı kapatmayacağı düşünülürken, Neçirvan Barzani’nin de Suriye Kürtlerine “Şam’a birlik içinde gitmeleri” gerektiğini tavsiye ettiklerini belirterek, “Kürdistan Bölgesi’nde Bağdat’a birlikte gittiğimiz deneyimimiz, 2003’ten sonra çok başarılı oldu. Kendinizi yeni Suriye’nin sahibi olarak görün” demesi de Ankara’nın politikalarıyla örtüşüyor. SDG’nin bu anlamda alacağı pozisyon yeni sürecin başarısında kritik. PKK’nın Suriye’nin kuzeyindeki varlığının, 2015’te sonlanan çözüm sürecinin inkıtaa uğramasında önemli etken olduğu dikkate alındığında yeni bir barış sürecinde nirengi noktası Suriye.

Öcalan 2015’teki çözüm sürecinde KYB lideri Celal Talabani ve Mesut Barzani’ye mektup göndermişti. Öcalan’ın beklenen çağrısının sınırlarının ne olacağını kestirmek zor olsa da örgütün silah bırakma uygulamasında Barzaniler ve Talabanilerin önemi daha da iyi anlaşılacak. Neçirvan Barzani, Münih’te Türkiye’nin bu barış sürecini çok ciddiye aldığını hissettiğini söyleyerek, “Öcalan’dan bir barış çağrısı duymayı ve PKK’nın da bu çağrıya olumlu yanıt vermesini umuyoruz” ifadelerini kullanması, topun Öcalan-PKK dinamiğinde olduğunu gösteriyor. Ancak örgütün silah bırakması ihtimalinde Irak’ın kuzeyindeki kampların kaderinin ne olacağı, Türkiye’de PKK’lılara yönelik genel af uygulanıp uygulanmayacağı ve sonrası, IKBY’de görüştüğüm aktörlerin merakla beklediği gündemler. Öcalan’ın yeni süreçte PKK, PYD ile IKBY’ye birer mektup gönderdiği yönündeki açıklamalar ve İmralı heyetinin, IKBY dönüşü Öcalan’la üçüncü kez görüşme talebinde bulunacak olması, Irak Kürtlerinin barış ihtimalindeki yerine işaret ediyor.

7 Ekim 2023’te başlayan bölgesel savaş dinamikleri ve Beşşar Esad rejiminin düşmesi, ardından İran’ın bölgedeki etkinliğinin sorgulandığı bir jeopolitikte PKK ve uzantılarının Suriye ve bölgede benimseyeceği tutum, olası barış sürecinin gidişatı kadar Iraklı Kürtleri ilgilendiren bir gerçeklik. Türkiye’de İmralı sürecinin başarısı ve PKK’nın silah bırakma ihtimali bölgedeki Kürtlerin hem kendi aralarında hem de Ankara ile ilişkileri bakımından parlak bir gelecek sunabilir. Aksi seçenek ise mevcut bölgesel belirsizliğin, meseleyi daha da içinden çıkılmaz hale getireceği ve bunun en fazla Iraklı Kürtlere yansıyacağı bir tablo doğurabilir.

Perspektif

POLITIKA