2025-02-22
Pelin Ünker
HDK soruşturmasındaki tutuklamaları değerlendiren hukukçular, "FETÖ/PDY"den hüküm giyen hâkim ve savcılar tarafından alınan tape kayıtları üzerinden yapılan suçlamaların hukuka aykırı olduğunu belirtiyor.
Halkların Demokratik Kongresi'ne (HDK) yönelik yürütülen soruşturma kapsamında 18 Şubat'ta gözaltına alınıp dört gün sonra adliyeye sevk edilen gazeteci, siyasetçi, sanatçı, mimar, öğretmen ve kadın hakları savunucularının aralarında bulunduğu 50 kişiden 30'u "örgüt üyeliği" iddiasıyla tutuklandı.
İstanbul 5'inci, 6'ncı ve 8'inci sulh ceza hâkimlikleri tarafından yapılan ve yaklaşık sekiz saat süren hakimlik sorguları sonrası gazeteciler Elif Akgül, Yıldız Tar, Ercüment Akdeniz, sanatçı Pınar Aydınlar, senarist Ayşe Bengi, kadın hakları savunucusu İlknur Melengeç, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) MYK üyeleri Semiha Şahin ve Mehmet Saltoğlu, Emek Partisi (EMEP) İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) PM üyeleri Halit Elçi ile Ahmet Saymadi'nin de aralarında yer aldığı 30 kişi tutuklanırken 13 kişiye ev hapsi uygulandı. Yedi kişi ise adli kontrol ile serbest bırakıldı.
Gözaltındakilere; HDK etkinliklerine katılımları ve 2012-2013 yıllarına ait tape kayıtlarının yanı sıra Gezi ve 1 Mayıs gibi takip edilen haber konuları soruldu. Tutukluluk kararlarına gerekçe olarak "kaçma, saklanma, delil karartma ve tanıklar üzerinde baskı kurma" şüphesi gösterildi.
Savcılığın tutukluluğa sevk yazısında gözaltına alınan kişilerin "HDK'nın Abdullah Öcalan talimatı doğrultusunda sol siyasi gruplar ile ittifak kurulabileceği yönündeki açıklamaları sonrasında kurulduğu, batı illerinde sol örgütlenmeleri ve marjinal grupların siyasi gücü ve kitle potansiyelini PKK/KCK terör örgütüne kanalize etmeyi hedefleyen HDK'nin listelelerinde bulunduğu" savunuldu. Savcılık, HDK'nın Yargıtay 16'ncı Ceza Dairesi'nin 2019 tarihli kararıyla "terör örgütü" olarak kabul edilen Demokratik Toplum Kongresi'nin (DTK) devamı olduğunu öne sürüyor.
Hukuka aykırılıklar
Ancak 2011 yılından bu yana siyasi faaliyet yürüten kuruma ilişkin 14 yıl sonra soruşturma açılması soru işaret işaretlerine neden oluyor. HDK'nın illegal örgüt olduğunu gösteren bir mahkeme belgesi bulunmuyor.
Soruşturma tarihinden 12-13 yıl öncesine dayanan tape kayıtları da dosyada delil olarak yer aldı. Söz konusu telefon dinlemelerini yapan hâkim ve savcılar "Selam Tevhid" soruşturması kapsamında yargılanarak "FETÖ/PDY" adı verilen örgütün üyesi olmak suçundan ceza almış, bu cezalar da Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından Mart 2024'te onanmıştı. Suçlamaya dayanak yapılan fiillerin Anayasal haklar kapsamında kalan ifade özgürlüğü, basın, toplantı ve örgütlenme kapsamında olduğuna işaret eden avukatlar, eski tarihli tapelerden hareketle soruşturma açılmasının da hukuka aykırı olduğunu vurguladı. Ayrıca savunmalarda, HDK'nın savcılığın iddialarının aksine birçok sivil toplum örgütü gibi kamuya açık legal bir platform olarak tüm etkinliklerinin yasal olduğu, bir terör örgütü tanımına uymadığı, bunun Yargıtay kararlarıyla ortaya konulduğu da belirtildi.
Akgül: Tapeler, mesleğimle ile ilgili konuşmalar
Gazeteci Elif Akgül, ifadesinde, hak odaklı haberler yapan bir gazeteci olarak hem Gezi hem de 1 Mayıs eylemlerinde sahada olduğunu, hukuksuz bir şekilde alınan tape kayıtlarının günlük ve haber niteliği taşıyan mesleği ile ilgili konuşmalar olduğunu söyledi.
Akgül, 2015 yılında üniversitede yüksek lisans yaparken sivil toplum örgütlerinin çağrısı üzerine bağımsız feminist bir kadın olarak Ankara'daki toplantıya gittiğini ve delege olarak seçildiğini belirterek "Siyasi bir bağlantım yok, genel meclise bir kere gittim. Ben sadece meslek örgütlerine üyeyim, diğer örgütlerle bağım yoktur" dedi.
Pekin: FETÖ/PDY'nin tavrı da sahiplenilmiş olunuyor
Avukat Tora Pekin de Akgül'ün emniyette alınan ifadesinin hiçbir aşamasında ne eylem ne de şiddet içeren bir davranış sorulduğunu belirterek "Müvekkile 13 yıl önceki şeyler soruluyor ve gittiğini inkâr da etmiyor, kabul ediyor lakin müvekkil feminist kimliğinden ötürü demokrasiyi savunmak için gitmiştir, müvekkil gazetecidir" dedi.
Pekin, savcılık HDK ile DTK'yı özleştirip terör örgütü olarak nitelese de aksi yönde ve beraat içerikli kararlar olduğunu vurguladı ve Yargıtay 3'üncü Ceza Dairesi'nin bu yöndeki Mart 2023 tarihli kararını dosyaya sundu.
Avukat Pekin, 2012-2013 yıllarında bazı hâkim ve savcıların hukuka aykırı teknik takipler yaptıklarını, bazıları 17-25 Aralık olarak bilinen bu soruşturmaların "zehirli ağacın meyesi de zehirli olur" ilkesi nedeniyle takipsizlik kararıyla kapatıldığını hatırlatarak "Biz örgüt üyeliğinden ceza yiyen bir adam ve kadının aldırmış olduğu tapelerden dolayı 13 yıl sonra suçlanıyoruz. FETÖ/PDY'nin sadece işlemleri değil tavrı da sahiplenilmiş olunuyor" diye ekledi.
Tar: Sadece haber için orada olduğum açıkça belli
Gazeteci Yıldız Tar'a da 2012 ve 2013 yıllarında kadın ve LGBTİ hakları savunucularıyla yaptığı görüşmeler suç unsuru olarak gösterildi.
Tar, ifadesinde, 2013 yılından bu yana gazetecilik yaptığını ve aynı zamanda LGBT haklarını savunduğunu belirterek "Tapelerde benim orada sadece haber için olduğum belli, akabinde müdürüme olan biteni aktarıyorum. Bana sorulan sorular 2012 yılına aittir, tape olarak kullanılan ses kayıtları dönemin FETÖ savcıları tarafından elde edilmiştir" dedi.
Akdeniz'in göç ile ilgili kitabı da suç delili sayıldı
Gazeteci Ercüment Akdeniz de ifadesinde barış gazeteciliği yaptığını, yeni süreci de desteklediğini vurguladı.
Akdeniz, hakkında terör eylemiyle ilgili herhangi bir somut delil olmadığını belirterek "Ne ile yargılandığımı anlayamıyorum. En son göç ve belediyelerle ilgili kitap yayınladım. Bu kitap ile ilgili onlarca randevu aldım, imza günleri yaptım, konuşmalar yaptım. Bununla ilişkili şeyler bile delil olarak sunulmuş. Daha önce Emek Partisi üyesiydim, oradaki faaliyetlerim de terör örgütü ile ilişkilendirilmiş" diye ekledi.
"Erdoğan'ın mektubuna da senaryo doktorluğu yaptım"
Senarist Ayşe Bengi ise ifadesinde HDK üyesi olmadığını, mesleği gereği birçok panele ve sergiye katıldığını, özgürlükçü ve barışçı birçok platformun etkinliğinde yer aldığını, HDK'nın da yasal etkinliklerine bu kapsamda katılmış olabileceğini söyledi.
Eski bir belediye başkanıyla ilgili bir belgesel ve senaryo doktorluğu yaptığını ifade eden Bengi, "Bana bir röportaj gönderildi, eski bir belediye başkanı ile ilgiliydi, yerine kayyum atanan veya suçlu bulunan bir belediye başkanıydı. Belgesel yapılacağı belirtildi ve teknik danışmanlığım istendi. Senaryo doktoru olarak bundan sorumluydum. Filmi ben çekmedim, filmin matematik gereklerinin yerine gelmesi için danışmanlık verdim" dedi.
Ayşe Bengi, "Bu arada Ayasofya ibadete açılmadan önce Cumhurbaşkanı'nın bir mektubuna da gene senaryo doktorluğu yaptığımı söylemek isterim" diye ekledi.
Saltoğlu: HDK yasal faaliyetlerine devam ediyor
DEM Parti MYK üyesi Mehmet Saltoğlu da ifadesinde HDK'nın yasal bir oluşum olduğunu, her yıl genel kurulunu yaptığını ve yasal faaliyetlerine devam ettiğini vurguladı.
"Her ne kadar 2013 yılından sonra yapının içerisinde yer almasam da faaliyetlerine devam ettiklerini biliyoruz. 120 kişilik genel meclisi olduğunu biliyoruz, yapılanma faaliyetlerine devam ediyor, barış konferansı yapıyor" diyen Saltoğlu, "2025 yılında yasal olarak faaliyetlerine devam eden bir oluşuma katılan insanların nasıl olur da terör örgütü üyeliği ile suçlanabildiklerini anlayabilmiş değilim. Madem bu HDK illegal bir yapılanma, nasıl olur da adliyenin önünde basın açıklaması yapabiliyorlar" ifadelerini kullandı.
DW
TÜRKIYE