Türkçe | Kurdî    yazarlar
Erdoğan ve TÜSİAD'ın bitmeyen kavgası

2025-02-16

Aram Ekin Duran

Hükümete yönelik eleştirileri sonrasında TÜSİAD YİK Başkanı Ömer Aras hakkında soruşturma başlatılmasıyla neredeyse 25 yıldır süren Erdoğan-TÜSİAD geriliminde yeni bir sayfa açılmış oldu.

Türkiye iş dünyasındaki en güçlü sivil toplum örgütü sayılan TÜSİAD'ın 13 Şubat'ta gerçekleştirdiği Genel Kurul Toplantısı'nda konuşan TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Ömer Aras, gerek ekonomi politikaları gerekse hukuk ve demokrasi alanlarında Erdoğan hükümetine sert eleştiriler yöneltti.

Konuşmaların ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve gerçeğe aykırı bilgiyi alenen yayma" gerekçesiyle, TÜSİAD YİK Başkanı Ömer Aras hakkında soruşturma başlattı.

Böylelikle Türkiye'de uzun yıllar "patronlar kulübü" olarak adlandırılan TÜSİAD ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında neredeyse 25 yıldır devam eden gerilimde yeni bir perde açılmış oldu.

12 Mart sonrası kuruldu, 12 Eylül'de suçlandı

2 Nisan 1971’de aralarında Vehbi Koç, Sakıp Sabancı, Nejat F. Eczacıbaşı ve Osman Boyner gibi Türkiye'nin en büyük sermayedarlarından oluşan 12 kişi tarafından kurulan TÜSİAD (Türk Sanayici ve İşadamları Derneği), o günden beri hem ekonomi dünyasının hem de siyaset dünyasının ana aktörlerinden biri oldu.

12 Mart darbesinin hemen sonrasında liberal politikaları savunmak amacıyla kurulan TÜSİAD, 12 Eylül 1980 döneminde Ecevit hükümetini eleştiren gazete ilanları vererek darbenin yolunu açmakla suçlandı.

Ordu vesayetini ve Kürt sorununu tartışmaya açtı

90'lı yıllardan itibaren sivil toplum çalışmalarına ağırlık veren TÜSİAD’ın 1997’de Prof. Dr. Bülent Tanör'e hazırlattığı "Türkiye'de Demokratikleşme Perspektifleri" adlı rapor, Milli Güvenlik Kurulu'nun statüsünü ve Kürt sorununu tartışmaya açarak büyük bir etki yaratmıştı.

2002’de başlayan AKP iktidarı boyunca meydana gelen pek çok toplumsal, ekonomik ve siyasal kırılmada iktidar ile ters düşen TÜSİAD’ın Erdoğan ile yıldızı hiç barışmadı. Taraflar özellikle Cumhuriyet mitingleri, Gezi olayları, 17/25 Aralık operasyonları, ekonomi politikaları ve AB ile ilişkiler konusunda pek çok kez karşı karşıya geldi.  

Aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Türkiye'nin "patronlar kulübü" diye anılan TÜSİAD arasındaki gerilim, AKP’nin kuruluşu öncesine, Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı zamanlara dayanıyor.

İlk polemik Rahmi Koç ile başladı

TÜSİAD’ın kurucularından Vehbi Koç'un oğlu ve TÜSİAD’ın onursal başkanlarından olan Rahmi Koç, AKP'nin kurulduğu Ağustos 2001’de çıktığı bir TV programında, Necmettin Erbakan'ın liderlik ettiği Milli Görüş çizgisinden koparak daha sonra AKP'nin kurulmasıyla sonuçlanacak "Yenilikçiler" hareketini başlatan Erdoğan ve arkadaşlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunmuştu.

"1 milyar doları var"

O dönemde Rahmi Koç'un, "Tayyip Erdoğan'da çok para olduğunu radyolardan dinledik, 1 milyar dolar para biriktirmişler, nasıl biriktirdilerse... Dolayısıyla onun mali derdi olacağını zannetmiyorum. Tayyip Bey, kendini yenilediğini söylüyor, ben kendisini çok yenilediğine inanmıyorum. Bunlar bir misyon yürütüyorlar" sözleri çok tartışılmıştı.

Yıllar içerisinde TÜSİAD’ın en büyük güçlerinden olan Koç ailesi ile Erdoğan arasındaki gerilim zaman zaman sertleşti, zaman zaman ise yumuşadı. Ancak Erdoğan iktidarı döneminde, Koç ailesinden hiçbir isim TÜSİAD Başkanı olarak görev almadı. Yalnızca Rahmi Koç'un 2016 yılında vefat eden oğlu Mustafa Koç, 2005-2010 yılları arasında YİK Başkanlığı görevini yürüttü.

"TÜSİAD başkanlığı ateşten gömlek"

1999-2000 yılları arasındaki kısa dönemde TÜSİAD başkanlığı yapan Erkut Yücaoğlu, yıllar sonra verdiği bir röportajda, iktidar ile TÜSİAD arasındaki gerilim nedeniyle TÜSİAD başkanlığının "ateşten gömlek" olduğunu söylemişti.

Yücaoğlu, "TÜSİAD Başkanlığı ateşten bir gömlek... Bazı iş adamlarının 'Hükümetle ters düşeriz' gibi bir endişesi olabilir. Bunu anlamak lazım. Çünkü TÜSİAD başkanları Türkiye'nin doğrularını ortaya koyuyor. Bazen bu doğrular hükümetleri rahatsız ediyor ama doğruları söylemek kimseyi rencide etmemeli" diye konuşmuştu.

Boyner: Uludere ve Afyon'da ne oldu?

Erdoğan ile TÜSİAD arasındaki gerilim, 2010'lu yılların başından itibaren şiddetlenmeye başladı.

Eylül 2012'de dönemin TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, derneğin Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısında Şırnak-Uludere’de 34 sivilin öldürülmesi ve Afyon'da askeri mühimmat deposundaki patlamada 25 askerin hayatını kaybetmesine değinmişti.

Boyner, "Uludere'de ne olduğunu anlamak, Afyon'daki patlamanın sebeplerini öğrenmek, sorumlularını bilmek ister vatandaş... Susmak da istemez. Ne darbe dönemlerindeki gibi atanmışların ne de kendi oyuyla seçilenlerin onu susturmasını hiç istemez" ifadelerini kullanmıştı.

Konuşmasında Erdoğan’ın üslubunu eleştiren Ümit Boyner, "Buyurganlığın bir kez daha ülkemizdeki idare anlayışına hakim olmasından ürküyoruz. Vatandaşların taleplerinin sindirilmesi kabul edilemez. Demokrasilerde işler böyle yürümez, yürüyemez. Biz bunu kabul edemeyiz" diye konuşmuştu.

Erdoğan: Ümit Boyner işine baksın

O dönem başbakanlık koltuğunda oturan Erdoğan, Boyner’in eleştirilerine sert çıkmış, "Öğrenmek hakkımızdır falan… Kimin hakkı nedir, nereye kadardır? Onun ölçüsünü Ümit Boyner belirlemeyecek. O, işine baksın" yanıtını vermişti.

Erdoğan’ın bu sözleri sonrasında Ümit Boyner, kendisine sorulan bir soru üzerine, "Başbakandan korkmuyorum, korkulacak bir insan olduğunu düşünmüyorum" demiş; bunun üzerine Erdoğan, "Benim de TÜSİAD’ın başındaki bir hanımefendiyi korkutma derdim yok, böyle bir seviyesizliğin içine girmem. Ama kurumsal olarak bir yanlış içine girdikleri zaman gerekli yanıtı veririm. Nedir bu? O kurumu boykot ederim" diye konuşmuştu.

Erdoğan 'vatan haini' dedi, başkan istifa etti

Ümit Boyner sonrasında, 2013 yılında TÜSİAD Başkanı seçilen Muharrem Yılmaz döneminde de, Erdoğan ile TÜSİAD arasındaki gerilim devam etti. Basına verdiği bir röportajda başkanlığı döneminde çözüm süreci, Gezi olayları ve 17-25 Aralık operasyonları yaşandığını dile getiren Yılmaz, "TÜSİAD başkanlığı bu dönemde ateşten gömlek değil, ateşten palto oldu" demişti.

Zira bu dönemde Muharrem Yılmaz’ın 17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarına ilişkin olarak söylediği "Böyle bir ülkeye yabancı sermayenin gelmesi mümkün değildir" sözlerine, Erdoğan, "TÜSİAD Başkanı bu cümleyi kullanıyorsa, bu vatana ihanettir" sözleri ile karşılık vermişti.

Kısa bir süre sonra ise Muharrem Yılmaz, sürpriz bir biçimde TÜSİAD başkanlığından istifa etti.

Başkanlar değişti, gerilim değişmedi

Haziran 2014’te TÜSİAD Başkanı seçilen Haluk Dinçer'in dönemi, Erdoğan’ın TÜSİAD’a karşı sertlik dozunu artırdığı bir dönem oldu. 10 Ağustos 2014’te ilk kez halk oyu ile cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan, seçildikten 1 ay sonra, Eylül 2014'te gerçekleştirilen TÜSİAD Yüksek İstişare Toplantısı'na katıldı ve burada TÜSİAD yönetimine yönelik sert bir konuşma yaptı.

O dönemde TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer'in eşi olan Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, İngiltere Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nün (Chatham House) bir toplantısında Türkiye'de oluşan kutuplaşmaya değinmiş ve "Son 1,5 yılda seçim ortamından kaynaklanan kutuplaşmalar sebebiyle çıkan hadiselerin Türkiye'nin elde ettiği başarılara gölge düşürdü. Türkiye'nin yurt dışında itibarında zedelenmeler oldu. Ülke içinde ve dışında hukuk sistemi sorgulanmaya başlamıştır" ifadelerini kullanmıştı.

TÜSİAD kürsüsünden suçladı

TÜSİAD toplantısında kürsüye çıkan çiçeği burnunda Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’da gerçekleştirilen ve tüm üst düzey TÜSİAD üyelerinin katıldığı kalabalık toplantıda ağır bir konuşma yaptı. 

Erdoğan, ilk sırada oturan Haluk Dinçer ve eşine bakarak, "Bir bankamızın yönetim kurulu başkanı bir ifade kullanıyor. Neymiş, elde edilen başarılara gölge düşmüş. Türkiye'nin itibarı zedelenmiş, hukuk sistemi sorgulanmaya başlamış. Bu bankayı inceleme yaptırdım. Mevduatları 8 kat aktifleri 6 kat büyümüş. Kusura bakmayın, yan gelip yatan bir cumhurbaşkanı yok. Nerede yanlış var bunu incelettirmek zorundayız. Bu ülke hepimizin. Kastedilen nedir?" diye konuşmuştu.

2015 yılında Haluk Dinçer başkanlık koltuğunu devrederken, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sürecinde TÜSİAD Başkanlığı yapan Cansen Symes Başaran ile Erdoğan arasında da soğuk rüzgarlar esti. Başaran’ın 15 Temmuz sonrası iktidarın ekonomi ve hukuksal alandaki uygulamalarını eleştiren açıklamaları, Erdoğan’ın sert tepkisini çekmişti.

2017-2021 yılları arasında TÜSİAD başkanlığı görevini yürüten Erol Bilecik ve Simone Kaslowski dönemlerinde ise Erdoğan ile TÜSİAD yönetimi arasında nispeten sakin ve gerilimsiz bir süreç yaşandı. 

Turan: Ekonomi politikası yanlış

Mart 2022’de TÜSİAD Başkanlığına seçilen Orhan Turan ise, başkanlık koltuğuna oturduktan kısa bir süre sonra, art arda yaptığı birkaç açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan ve damadı Berat Albayrak’ın yürüttüğü "faiz neden-enflasyon sonuç" politikasını eleştirdi.

"TL'ye değer kaybettirip cari açığı azaltalım, ardından enflasyon düşer denklemi çalışmadı" diyen Turan, "Dünyada da enflasyon var ama yüzde 9-10 civarlarında. Türkiye'de tüketici enflasyonu yüzde 60'ı geçti" sözleri ile AKP iktidarında uygulanan yanlış politikalar nedeniyle enflasyonun rekor kırdığına işaret etmişti.

Bu dönemde Türkiye, yanlış ekonomi politikaları sonucu, dünyanın en yüksek enflasyona sahip beş ülkesinden biri haline geldi.

Erdoğan: Dertleri iktidarı götürmek

TÜSİAD başkanının bu sözlerine, Erdoğan’dan sert yanıt gecikmedi. 30 Nisan’da Suudi Arabistan dönüşü uçaktaki gazetecilere açıklamalarda bulunan Erdoğan, "TÜSİAD'ın 'Acaba ülkenin geleceğine nasıl katkı veririz?' diye bir derdi yok. Tam aksine 'Mevcut iktidarı nasıl götürürüz? Rahat rahat kullanabileceğimiz bir iktidarı nasıl getirebiliriz?' diye bir dertleri var" ifadelerini kullandı.

Dev bir ekonomiyi yönetiyor

Kendi sitesinde yer alan bilgilere göre, bugün itibariyle TÜSİAD üyeleri 4 bin 500'e yakın şirketi temsil ederken, kamu dışı milli gelirin yüzde 50'sini, Türkiye'nin dış ticaretinin yüzde 85'ini, kamu ve tarım hariç kayıtlı istihdamının yüzde 50'sini oluşturuyor ve TÜSİAD üyeleri tüm ülkede toplanan kurumlar vergisinin yüzde 80'ini ödeyen dev bir yapı konumunda.

TÜSİAD cephesinden yapılan son açıklamalar ve YİK Başkanı’na yönelik açılan soruşturma gösteriyor ki, önümüzdeki dönemde de TÜSİAD ile Erdoğan iktidarı arasındaki gerilim inişli çıkışlı da olsa da devam edecek.

DW

TÜRKIYE