2025-02-01
Kürt illeri hep geride
TÜİK’in Coğrafi İstatistik Portalı’nda paylaşılan birbirinin neredeyse aynısı olan haritalar, bölgesel eşitsizlikleri ortaya koyuyor. Aynı harita, eğitimde, sağlıkta ve ekonomide hiç değişmiyor.
Kadir Cesur
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) Coğrafi İstatistik Portalı'nda yer alan haritalar, ülkenin farklı bölgelerindeki sosyo-ekonomik eşitsizlikleri net bir şekilde ortaya koyuyor. Özellikle Kürt nüfusunun yoğun olarak yaşadığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki kentler, eğitim, sağlık, ekonomi, işgücü ve istihdam gibi temel alanlarda en fazla geride kalan şehirler olarak dikkat çekiyor.
DEM Parti Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, TÜİK'in verilerine dayanarak hazırlanan bu haritaların, Türkiye'deki Kürt sorununu açık bir şekilde gözler önüne serdiğini belirtiyor.
TÜİK'in Coğrafi İstatistik Portalı'nda yer alan haritalar, Türkiye'nin farklı bölgelerindeki gelişmişlik düzeylerini karşılaştırmalı olarak sunuyor. Eğitimde okullaşma oranları, sağlık hizmetlerine erişim, işsizlik oranları, kişi başına düşen gelir gibi göstergelerde, özellikle Van, Hakkari, Şırnak, Mardin, Diyarbakır gibi iller, neredeyse tüm alanlarda en alt sıralarda yer alıyor.
'HARİTALAR POLİTİK TERCİHLERLE ŞEKİLLENİYOR'
Genel ve yerel seçim sonuçlarına bakıldığında, DEM Parti’nin oy çoğunluğunun haritada ‘mor’ renkle gösterildiği şehirlerin, TÜİK’in yayımladığı hemen her harita ile benzer olmasının nedenini Sayyiğit, şöyle değerlendiriyor: “Bunun sebebi, haritaların tek elden çıkması. Çünkü Kürt coğrafyasının geri kalmışlığının müsebbibi bizzat devlettir. Her ne kadar coğrafya ‘kader’ denilse de payımıza düşen haritaların kaderle bir ilgisi yok. Yüz yıldır Kürtlere karşı yürütülen politikaların sonuçları var karşımızda. Haritalar, politik tercihlerle şekilleniyor. Bugün kayyım atanan kentleri yan yana getirdiğimizde de tarihi Kürt coğrafyası çıkıyor karşımıza.”
'KÜRT KENTLERİNİN MİLLİ GELİRDEN ALDIĞI PAY ÇOK AZ'
TÜİK’in 2023 yılına ilişkin paylaşmış olduğu haritaya bakıldığında, yine aynı kentlerin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’da (GSYH) son sıralarda yer aldığı görülüyor. TÜİK’in bu verileri, Türkiye’nin en yoksul kentlerini de böylelikle ortaya koyuyor.
Sayyiğit, bunu şekillendiren temel nedenin ‘Kürt sorunu’ olduğunu söylüyor: “Özellikle gelir dağılımı istatistikleri çok şey söylüyor. Aralık 2024 verilerine bakalım, orada TRB2 bölgesinin yaklaşık 92 bin lira ile en düşük gelire sahip olduğunu görüyoruz. Burada yer alan kentler; Van, Bitlis, Muş, Hakkâri gibi Kürt kentleri. Türkiye ortalamasının yaklaşık 188 bin lira olduğunu düşündüğümüzde 92 bin liralık tutarın ne kadar az olduğu da kolaylıkla anlaşılabilir. Maalesef aynı sonuçları, ulusal hesaplara da baktığımızda Kürt kentlerinin milli gelirden aldığı payın da çok az olduğu çıkıyor karşımıza.”
Bir diğer harita ise işsizlik oranlarını gösteriyor. TÜİK’in 2023 verilerine göre işsizlik oranının en yüksek olduğu bölge yine Kürt kentleri iken, liste başında Van ve Hakkari bulunuyor. Bu şehirleri Ağrı ve Iğdır takip ediyor.
Sayyiğit, “Bunlar, bir tesadüfle açıklanamaz, bunların kötü bir yönetim eseri olduğu söylenemez. Çünkü bilinçli bir geri bıraktırma var, bunun beslendiği politik bir arka plan var” diyor.
'BİLİNÇLİ BİR GERİ BIRAKMA POLİTİKASI YÜRÜTÜLÜYOR'
Aynı yıl paylaşılan ‘İşgücüne Katılım Oranları’ haritası da diğer haritalarla neredeyse aynı. Buna göre, işgücüne katılımın en düşük olduğu şehirler Diyarbakır ve Siirt. Listenin geri kalanında ise yine Kürt kentleri öne çıkıyor. Urfa, Mardin, Şırnak, Batman ve Van, işgücüne katılımın en düşük olduğu iller arasında yer alıyor.
Bilinçli bir geri bırakma politikasının yürütüldüğünü belirten Sayyiğit, “Ahmed Arif’in de ‘Az gelişmiş değil, sömürülmek için kasıtlı olarak geri bırakılmış’ dediği olgusal bir sorun var. Oysaki Cumhuriyetin ilk yıllarında İstanbul ve Bursa’dan sonra başta gelen istihdam bölgeleri Diyarbakır ve Mardin’dir. İlk Cumhuriyet’in teorisyenleri, ekonomi ile uluslaşma ilişkisini çok önceden tahlil etmişlerdi. Çünkü Mardin ve Diyarbakır’da ekonomik şartlar iyi oldukça ticaretin dili de Kürtçe veya Arapça olmaktaydı. Daha o yıllarda, Kürtlerin ekonomik olarak geriletilmesiyle Türk ekonomisiyle rekabet güçlerinin kırılacağını, Türkçe’nin hâkim dil olacağını söyleyen teorisyenler bulunmaktaydı. Çünkü sonraki yıllarda Kürt coğrafyasına yatırım yapılması gerektiğini ifade edenlere, ‘İlerde ne olacağını bilmediğimiz yerlere neden yatırım yapalım ki?’ diyen devlet yöneticileri de oldu” diyor.
Harita, eğitimde de değişmiyor. Yine aynı kentler, ilkokul, ortaokul ve liselerde görev yapan öğretmen başına düşen öğrencisi sayısının da en yüksek olduğu yerler arasında yer alıyor.
Türkiye’de son 22 yılda 9 bakanın değiştiğini, eğitimin bir yapboza dönüştürüldüğünü belirten Sayyiğit, sorunun Kürt kentlerinde daha vahim boyutlara ulaştığının altını çiziyor: “Geçmişteki yatılı bölge okulları, Kürtlerin hafızasında kötü bir sicile sahip. Bugün de çocuklar, yaşadıkları yerde eğitim alamıyor. Servislerle farklı yere taşınıyorlar ama bunu da sınırlandırdılar. Çünkü tasarruf tedbirleri adı altında birçok köyde okul servislerini kaldırdılar. Öğretmen ve fiziksel ihtiyaçlar bir tarafa, anadilde eğitim yok. Çocukların Kürtçe anadilinde eğitim almaması, eğitim süreci dahil her şeyi etkiliyor.”
HASTANE YATAK SIRALAMASINDA DA SONUNCULAR
TÜİK’in en son 2022 yılına ilişkin yayımladığı, ‘Bin kişi başına düşen toplam hekim sayısı’ ve ‘100 bin kişi başına düşen toplam hastane yatak sayısı’ verileri de yine aynı haritayı bir kez daha ortaya koyuyor. Haritalara göre; Hakkari, Şırnak, Siirt, Bitlis, Mardin, Batman, Urfa, Bingöl, Muş, Ağrı ve Iğdır, bin kişi başına düşen toplam hekim sayısında son sırada yer alıyor. Yine Hakkari, Şırnak, Mardin, Ağrı, Iğdır ve Dersim, 100 bin kişi başına düşen toplam hastane yatak sayısında da son sırada yer alıyor.
Kaba doğum hızı ve kaba ölüm hızında da harita aynı kentleri gösteriyor. Buna göre kaba doğum hızının en yüksek olduğu şehir Urfa iken, listeyi Van, Bitlis, Mardin, Ağrı ve Diyarbakır takip ediyor. Kaba ölüm hızında ise harita daha belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor.
Sağlık konusunda da ciddi bir bölgesel eşitsizliğin söz konusu olduğunu vurgulayan Sayyiğit, “Öyle ki neredeyse Kürt illerinin tamamında bin kişiye düşen hekim sayısı, diğer bölgelerin yarısı kadar, sadece bir hekim. Aynı şekilde hastane ve yatak kapasitesi açısından durum iç açıcı değil. Bölgemize atanan hekimlerin, sağlık personelinin uzun süreli kalması için tedbirler alınmalı. Bugün Van’ın merkez ilçelerinde hastane yok. Çocuk ve kadın bölümlerinde ciddi sorunlar var, uzman hekim sayısı çok az. Eşitsizlik bültenlerine bakıyoruz, bebek ölüm hızının yüksek olduğu yerler de Kürt kentleri oluyor” diyor.
HARİTALARDA RENKLER GENELDE DEĞİŞMİYOR
TÜİK’in paylaştığı diğer haritalarda da genellikle renkler hiç değişmiyor. En son 2023 yılına ilişkin paylaşılan haritaya göre, bin kişi başına düşen otomobil sayısının dahi en düşük olduğu kentler, yine aynı. Ancak tam tersi olması gerekirken, paylaşılan bir diğer haritaya göre, bir milyon araç başına düşen toplam yaralı sayısının da en yüksek olduğu iller yine buralar.
Ortalama hane halkı büyüklüğünü içeren verilere bakıldığında da haritanın şekli değişmiyor. Bu veriler, aynı hane içinde birlikte yaşayanların ekonomik sebeplerle ayrılamadığını da gösteriyor. Bir diğer harita da bu durumu doğruluyor. Yine 2023 yılına ilişkin paylaşılan haritaya göre, ‘toplam yaş bağımlılık oranının’ da en yüksek olduğu kentler aynı. Toplam yaş bağımlılık oranı, çalışma çağı nüfusu olan 15-64 yaş grubundaki her 100 kişi başına düşen ‘65 ve daha yukarı’ yaştaki nüfusu ifade ediyor.
Artı Gerçek
POLİTİKA