6/8/2024 10:47:19 AM
“Kendimi kimseye inandıramadım” diyen cinsel istismar mağduru çocuk yaşamına son verdi
Gülseven Özkan
7 yaşından 13 yaşına kadar cinsel istismara uğrayan C.E.B., kendisini istismar edenlerin serbest bırakılmasının ardından yaşamına son verdi. Başından geçenler nedeniyle geceleri “Yapmayın ” diyerek uykudan uyanan mağdur çocuk, babasına “Adalet yok. Hani ‘devlet baba’ diye bir şey vardı. Bak baba, devlet korumadı beni. Kendimi kimseye inandıramadım” dedi.
Babasıyla İzmir’de kalan 16 yaşındaki C.E.B. kendisine 7 yaşından 13 yaşına kadar cinsel istismarda bulunanların serbest bırakılmasına dayanamayarak yaşamına son verdi. Mağdur C.E.B.’nin Çocuk İzlem Merkezi’nde (ÇİM) verdiği ifadeye göre büyükannesine yük olmamak için 7 yaşındayken amcasının berber dükkanında çalıştığı sırada kendisini lavaboya götüren E.A. kendisine yıllarca cinsel istismarda bulundu. Yaşadıklarını o dönem kendisi gibi çocuk yaşta olan kuzeni M.B.’ye de anlatan mağdur C.E.B., kuzeni tarafından da aynı şekilde tehdit ve şiddetle istismar edildi. Yıllarca iki kişinin cinsel istismarına maruz kalan C.E.B., bu süreçte yaşadıklarına dayanamayarak birçok kez yaşamına son vermek istedi. Durumu babasına anlattığında onun katil olacağını düşündüğü için başından geçenleri yıllarca babasıyla paylaşamadı.
Geceleri “Yapmayın, etmeyin” diyerek bağırıyordu
İzmir 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosyada yer alan ifadelere göre baba Mehmet Beydemir, bir gün eve geldiğinde çocuğunun kendinden geçmiş şekilde yerde yattığını gördü. Babanın ısrarlı sorularının ardından C.E.B., yıllar sonra yaşadıklarını anlattı ve hukuk mücadelesi başlatıldı. Dosyada çocuğun istismara uğradığı süreçte gece korkarak uyandığı, “Yapmayın, etmeyin” şeklinde bağırdığı, içine kapandığı, suskunlaştığı, aynada kendi kendine konuştuğu yönünde bilgiler de yer aldı.
Mahkeme çocuğun beyanına inanmadı
Dosyada Adli Görüşme Değerlendirme Raporu‘nda çocuğun verdiği ifadenin güvenilir olduğu kayıt altına alındı ancak İzmir 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, geçen yıl verdiği beraat kararını şu sözlerle gerekçelendirdi:
“Her ne kadar suça sürüklenen çocuklar M.B. ve E.A. hakkında mağdura karşı cebir ve tehdit kullanarak organ sokmak sureti ile çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve çocuğu cinsel amaçla hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit suçlarından cezalandırılmaları için kamu davası açılmışsa da yapılan yargılama ve toplanan delillere göre suça sürüklenen çocukların isnat edilen suçları işlediklerine dair mahkumiyetlerine yeterli, her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediğinden atılı suçlardan beraatına karar verilmiştir.”
Mağdur çocuğun avukatı Barış Özbay, verilen beraat kararını istinafa taşıdı ve bozulmasını talep etti ancak yaklaşık bir yıldır karar çıkmadı. Mağdur çocuk C.E.B., 28 Nisan’da bir binanın 9. katının balkonundan atlayarak yaşamına son verdi.
Mağdur çocuk “Hani ‘devlet baba’ vardı nerde?” diye sordu
Çocuğunun hayatına son vermesinin ardından ulaştığımız baba Mehmet Beydemir, yaşadıklarını gözyaşları içinde anlattı. Baba Beydemir, oğlunun yaşamına son vermeden önce kendisine, “Babacığım, bu dünyada adalet yok. Bana bu kadar kötülük yaptılar. 6 yıl boyunca bana tecavüz ettiler. Hani ‘devlet baba’ diye bir şey vardı. Devlet baba nerede? Bak baba, devlet korumadı beni. Kendimi kimseye inandıramadım. Bana bu yapanlar, başka çocuklara da yapacak” dediğini aktardı.
Çocuğunun aynaya baktığında, “Artık kendimden nefret ediyorum. Yaşamak istemiyorum” sözlerini kullandığını söyleyen baba Beydemir, yıllarca çocuğunu hayata bağlamaya çalıştığını söyledi.
Baba Baydemir, “Hem mahkeme süreciyle uğraştım, hem de evladımın hayata bağlanması için elimden gelen bütün mücadeleyi verdim. Ama sonunda bir hakimin bana şu soruyu sorması zaten her şeyi bitirdi. Orada neyin olacağı belliydi. ‘Mehmet Bey, E.’ye yapılan tecavüzü siz gördünüz mü?’ dedi bana hakim. Orada her şey bitti zaten. Oğlum kalan umudunu da kaybetti. Çocuğum devlete olan inancını kaybetti” diye konuştu.
Dava için saldırıya uğradı
Resmi raporlar olmasına rağmen çocuğunu istismar edenlerin delil yetersizliğinden serbest bırakıldığını vurgulayan Beydemir, bu durumun evladının hayatına son vermesine neden olduğunu belirtti. Çocuğunu istismar edenlerden birinin amcasının oğlu, diğerinin berberde çalışan kalfa olduğunu hatırlatan baba Beydemir, akrabalarının, kardeşlerinin olayı kapatmak için ellerinden geleni yaptığını dile getirdi. İstismarda bulunan şahsın kendisini altı yerinden bıçakladığını anlatan Beydemir, bu kişinin 10 yıl ceza almasına rağmen bir yıl bile cezaevinde kalmadan af kapsamında serbest bırakıldığını söyledi.
“Çocuğum yaşayan bir ölüydü” diyen Beydemir, istismar olayını çocuğu 13 yaşına geldiğinde öğrendiğini ve hukuk süreci başlattığını dile getirdi.
Eşinden ayrı oldukları için bebeklikten itibaren kendisinin C.E.B.’ye baktığını aktaran baba Beydemir, çocuğunun “Babanı öldürürüz” diyerek korkutulduğunu anlattı.
Beydemir, çocuğun ruhsal tedavi de gördüğünü, yanında istismar konusunu açmadıklarını, iyi olması için ellerinden geleni yapmaya çalıştıklarını dile getirdi. Yaşananlardan sonra oğlunun “Baba ben buradan kaçmak istiyorum. Buradaki insanlar sanki bana bakıyor” diyerek Gaziantep’te yaşayan annesinin yanına gittiğini dile getiren Beydemir, “Yaşayan ölü gibiyiz” diye konuştu.
“Benim yavrum yandı, başkaları yanmasın”
Baba Beydemir, tek beklentisinin adaletin sağlanması olduğunu şu sözlerle özetledi:
“Benim oğluma tecavüz eden şahıslar, dışarıda elini kolunu sallayarak geziyor. Bu benim canıma dokunuyor. Bir babayım ben. Kimsenin evladının böyle bir şey yaşamasını istemiyorum. Bu canilerin acilen içeriye alınmasını istiyorum. Ben adalet istiyorum. Benim yavrum yandı, öldü, gitti. Başkaları yanmasın.”
“Artık dolaylı yerine doğrudan delil aranıyor”
Avukat Barış Özbay ise sürece yönelik şöyle konuştu:
“Adaletin tecellisini bekliyoruz. Artık doğrudan delil arıyorlar ama bu tür dosyalarda ne yazık ki dolaylı deliller var. Doğrudan delil olmuyor. Babaya mahkeme başkanı şunu sordu: ‘Sen çocuğunun istismar edildiğini gördün mü?’ Hangi anne, baba bunu görebilir ya da gördüğünde hangi anne, baba tepkisiz kalabilir? Bu tür olaylarda doğrudan delil, görgü tanığı bulmak mümkün olmuyor. Çocuğun mağdur olduğu, bundan kaynaklı psikolojinin bozulduğuna ilişkin raporlar var, heyet raporu da var. Bütün bunların değeri yok. Çocuğun beyanı dışında soyut herhangi bir delil bulunmadığından beraat karar verilmesini kabul etmiyoruz. Adaletin tecelli etmesini istiyoruz.”
Medyascope
TÜRKİYE