Türkçe | Kurdî    yazarlar
Bir ekmeğe muhtaç insanların yok oluşunu seyrettik'

2025-11-15

Dilovası parfüm fabrikası yangını

Mahmut Hamsici - Aynur Tekin

Dilovası'na tepeden bakan mezarlıkta üç çocuk yan yana yatıyor.

Toprağın üstüne çiçekler, rüzgar gülleri ve paket kekler konmuş.

Yeni kazılmış bu mezarlar; 17 yaşındaki Tuğba Taşdemir, 15 yaşındaki Nisanur Taşdemir ve yine 15'indeki Cansu Esteoğlu'na ait.

Görgü tanıklarına göre parfüm fabrikası yangınından sonra cansız bedenleri, birbirlerine sarılmış halde bulunmuş.

Aileleri, aralarında akrabalık ilişkileri de olan çocukların yan yana gömülmesini istemiş.

8 Kasım'daki yangında hayatını kaybeden 59 yaşındaki Şengül Yılmaz, 52 yaşındaki Hanım Gülek ve 31 yaşındaki Esma Dikan‘ın naaşları da başka mezarlıklarda.

Günlerce yoğun bakımda kaldıktan sonra yaşamını yitiren 48 yaşındaki Tuncay Yılmaz ise bugünlerde toprağa verilecek.

Dilovası'nda konuştuğumuz herkes fabrika yangınına karşı tepkili.

Ama tepkileri en çok da, kendi tabirleriyle, "facianın göz göre göre gelmesine".

Kocaeli'ne bağlı Dilovası, sanayi tesislerinin yoğun olduğu bir yer.

E-5 karayolu ilçenin ortasından geçiyor.

Yolda sağlı sollu fabrikalar ve büyük bacalar dikkat çekiyor.

Bir dönem hava kirliliği haberleriyle gündeme gelen ilçeye yaklaşırken hava renk değiştiriyor.

Harabeye dönen Ravive Kozmetik parfüm dolum fabrikasının çevresinde güvenlik önlemleri alınmış.

Çevredeki binalar dikkat çekiyor.

Birkaç adım ileride Türkiye İş Kurumu'nun (İŞKUR) hizmet binası var.

Fabrikanın karşısında bir kağıt geri dönüşüm firması, biraz daha ilerisinde bir akaryakıt istasyonu bulunuyor.

Dört bir yanda, önemli bir bölümü işçi olan mahallelinin yaşadığı binalar yükseliyor.

'Bina şikayet edilmiş ama yıkılmamış'

Mahalleli, fabrikanın konumu ve çalışma düzenine tepkili.

Yıllar içinde burayla ilgili farklı şikayetler yapılmış.

Mahalle sakini Mehmet Düzgüner, binayı kaçak olduğu gerekçesiyle şikayet ettiğini, gelen cevapta bina için yıkım kararı verildiğinin belirtildiğini ancak hiçbir adım atılmadığını savunuyor.

Dilovası'nda yaşayanların önemli bir bölümü, yakınlardaki fabrikalarda çalışıyor.

Yangından sonra ortaya çıkan haberler de Dilovası Belediyesi'nin bina hakkında geçmişte yıkım kararı çıkardığına ama harekete geçilmediğine işaret ediyor.

Hem yıkım kararı hem de işletme ruhsatıyla ilgili sorularımızı sormak için Dilovası Belediyesi'ne ulaştık ve bir söyleşi talebinde bulunduk.

Ancak olayla ilgili soruşturmanın devam etmesi nedeniyle şu an için kimsenin görüş veremeyeceği cevabını aldık.

CİMER'e çocuk işçi şikayeti

Sadece bina değil çalışma şartları da şikayet konusu olmuş.

Şikayeti yapanlardan biri de mahalle sakini ve yangında bir yakınını kaybeden Özkan Aras.

CİMER'e gönderdiği mesajı ve kendisine verilen cevabı bizimle paylaşıyor.

Aras şikayetinde; işyerindeki insanların sigortasız çalıştırıldığını, bunların bir bölümünün çocuk olduğunu, iş güvenliğinin bulunmadığını, yemek ücretlerinin de yeterli şekilde ödenmediğini aktarmış.

Kendisine CİMER üzerinden gelen cevapta "alınmayan tedbirlerin ne olduğuna, işyerinin hangi kısmında ve ne zamandan beri alınmadığına, işyerinin tam unvanı, tam adresi ve iletişim bilgilerine dair" sorular sorulmuş.

Çocuk işçilikle ilgili ise "Çocuk işçilerin yaşları ve kimlik bilgilerini paylaşmanız gerekmektedir" ifadesi kullanılmış.

Aras bu cevaba isyan ediyor.

Adresin net olduğunu söylüyor. Çocuk işçilerin kimlik talebi ile ilgiliyse "Bunu benim mi yapmam lazım, senin mi araştırman lazım?" diye soruyor.

BBC Türkçe'nin görüştüğü bir CİMER yetkilisi, şikayetlerin CİMER'in ilgili illerdeki temsilcilerine gittiğini, o temsilcilerin şikayeti ilgili kuruma yönlendirdiğini, kurumdan gelen yanıtı da en geç bir ay içinde vatandaşa yönlendirdiğini belirtti.

Yetkili kişi, CİMER'in vatandaşla ilgili kurum arasında bir nevi köprü vazifesi gördüğünü vurguladı.

'Ülkemiz adına utanç verici'

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Kocaeli Şube Başkanı Mehmet Ali Elma, BBC Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede fabrikanın İŞKUR binasından birkaç adım ötede olmasına dikkat çekiyor:

"Bütün bunların, çocuk işçi çalıştırılmaması ve güvenceli çalışma için baskı uygulaması gerektiğini düşündüğümüz kurumun yanında yaşanması ülkemiz adına utanç verici."

BBC Türkçe'nin görüştüğü, isminin yazılmaması koşuluyla konuşan bir hükümet kaynağı eleştirilere şöyle yanıt veriyor:

"Konu, yargıya intikal etmiş durumda. Ama bizim bu olaydaki tavrımız çok net. Bu olay olur olmaz biz yedi kamu görevlisini açığa aldık.

"Yapılan inceleme süreci sonunda eğer kusuru olan varsa bunlarla ilgili gerekenler yapılacak."

Olayın ardından açığa alınan kamu görevlileri arasında Dilovası Belediye Başkan Yardımcısı ve zabıta yetkililerinin yanı sıra SGK Kocaeli İl Müdürü ve yardımcısı, İŞKUR Kocaeli İl Müdürü ve İŞKUR'un CİMER'den sorumlu şube müdürü de var.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan da yangının ardından yaptığı açıklamada "kusuru ve ihmali olanların hesap vermesi için" konunun takipçisi olacaklarını söyledi.

'12 yaşına kadar inen çocuk işçiler' iddiası

Hem mahalleli hem de geçmişte bu fabrikada çalışmış kişiler, çalışanlar arasında 18 yaş altındakilerin önemli bir yer tuttuğunu söylüyor.

Hatta işçilerin yaşının 12'ye kadar inebildiğini öne sürüyorlar.

Fabrikada daha önce kısa dönem çalıştıklarını söyleyen 15 yaşında iki çocukla konuşuyoruz.

Erkek çocuk yazın kısa bir süre fabrikada çalıştığını, zaman zaman ağır demirleri taşımak zorunda kaldığını anlatıyor.

Çok yorulduğunu, patronun maaşları geciktirdiğini ve ödemelerden kesinti yaptığını iddia ediyor. Fabrikadan bu nedenle ayrıldığını söylüyor.

Arkadaşı da kısa bir süre fabrikada çalıştığını, yazın çalışan sayısının arttığını, içeride çok fazla çocuk gördüğünü anlatıyor.

'Sigorta yoktu, yemeği yerde yiyorduk'

Mahalleli, fabrikada çalışanların çoğunun sigortasız olduğunu savunuyor.

Günlük 600 ila 1000 TL civarında yevmiye verildiğini, ödemelerin genellikle elden yapıldığını söylüyorlar.

Yangından sağ kurtulan Ayten Aras, fabrikada masa olmadığını, evden getirdikleri yemekleri yerde yediklerini anlatıyor.

Görüştüğümüz kişiler çalışanlara iş güvenliği açısından hiçbir eğitim verilmediğini, işçilerin herhangi bir koruyucu ekipman olmadan çalıştığını öne sürüyor.

Çalışma saatlerinin uzun olduğu, sık sık işten atma tehditleri yapıldığı, Suriyeli ve Afgan göçmenlerin de zaman zaman fabrikada çalıştığı da iddialar arasında.

BBC Türkçe, çalışanlar ve çalışma koşulları ile ilgili benzer iddiaları Dilovası'nda birçok kişiden dinledi, bağımsız olarak ise doğrulayamadı.

Yangında yakınını kaybeden Murat Aras, olaya tepki gösterirken ağzından şu sözler dökülüyor:

"Aslında insanları bir ekmeğe muhtaç eden zihniyet de suçlu.

"22 bin lira asgari ücretle çalışıp 15 bin lira kira veren bir ev reisinin, karısının 500 yüz lira yevmiye ile çalışmak zorunda kalmasıyla ilgili, 'Ben de çaresizim. Göndermek zorundayım' demesi karşısında ne söylenebilir ki?

"Yani bir ekmeğe muhtaç insanların yok oluşunu seyrettik."

'1800'lerden kalma üretim ilişkileri ile karşılaştık'

Konuştuğumuz kişiler fabrikada pencere olmadığını, binada giriş çıkış için sadece tek bir kapı kullanıldığını söylüyor:

"En azından ikinci bir kapı, bir iki pencere olsaydı facia bu kadar büyük olmazdı."

Aynı kişiler fabrikada yangın söndürme sistemi ve hatta yangın tüpü dahi olmadığını savunuyor.

BBC Türkçe bu iddiaları da sormak için yetkililere ulaştı ancak yanıt alamadı.

Yangından sonra işletmenin ruhsatı da tartışma konusu oldu. Ancak Kocaeli Valisi İlhami Aktaş işyerinin ruhsatı olduğunu açıkladı.

TMMOB'dan Mehmet Ali Elma, Kocaeli'nde yerleşim yerleri arasında kalan, kimyasal malzemelerin kullanıldığı bu tür birçok tesis olduğunu söylüyor.

Elma, bunun kent için büyük risk yarattığını, benzer tesislerde denetimlerin artırılması gerektiğini vurguluyor.

Fabrika yakınında İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) uzmanlarından Selçuk Karstarlı ile konuşuyoruz.

Karstarlı fabrika ile ilgili "Belki 1800'lü yıllarda karşılaşabileceğimiz türden bir üretim alanı ve üretim ilişkilerinin olduğu bir tabloyla karşılaştık" diyor.

Fabrikanın fotoğraflarını gördüğünü söyleyen Karstarlı "Burada yanıcı, parlayıcı madde kullanılıyor. ... IBC dediğimiz bir metreküplük plastik depolama tankları var. Duvarlar boyunca raflar var ve ambalajlanmış ürünler dizilmiş" diyor.

'Bir ateş topu oluştu, çığlıklar sona erdi'

Ayten Aras, olay günü paketleme yaptığını, bir anda sanki fabrikanın ortasına bomba atıldığını söylüyor.

Yangın başladıktan kısa süre sonra kendini dışarı atabilmiş.

Mehmet Düzgüner, yangını görünce üçüncü kattaki evinden aşağı indiğini, bahçede üzerinde alevler olan bir adam gördüğünü ve hortumla ona su tuttuğunu aktarıyor.

O sırada dönüp fabrikaya baktığını, içeride çığlık atan kadın ve çocuklar olduğunu söylüyor ve devam ediyor:

"O sırada yeni bir patlama oldu, bir ateş topu oluştu, çığlıklar sona erdi."

İSİG'den Karstarlı, binadaki poliüretan malzeme nedeniyle yangının binayı da hızlıca sardığını düşünüyor.

Karstarlı, yönetmeliğe göre bu büyüklükteki bir işyerinde yağmurlama sistemi kurulması gerektiğini söylüyor.

Soruşturma kapsamında yangının çıkış sebebiyle ilgili hazırlanan ön raporda, "etil alkol ve esans karışımı yaparak parfüm üretilen işletmede, üretim süreci sırasında alkolün kazana aktarımı sırasında statik elektrik boşalması veya elektriksel kontak kaynaklı tutuşma neticesinde patlama ve yangın çıktığı" belirtildi.

Olayın ardından gözaltına alınan 11 şüpheliden, işyeri sahibi dahil yedisi tutuklandı.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Adli soruşturma çok yönlü ve titizlikle devam edecektir" dedi.

Ailelerin adalet talebi: 'Bizi yalnız bırakmayın'

İstanbul Gayrettepe'de 29 kişinin öldüğü Masquerade Kulübü yangınından, Sakarya Hendek'teki yedi kişinin yaşamını yitirdiği havai fişek fabrikasındaki patlamaya kadar çeşitli iş kazalarına dair dava süreçleri devam ediyor.

Şimdi bunlara Dilovası'ndaki parfüm fabrikası yangını da eklenecek.

Olayda yakını Esma Dikan'ı kaybeden, Ayten Aras'ın da eşi olan Münir Aras, şu sıralar ilçeye birçok yetkilinin geldiğini ve "adalet" sözü verdiğini söylüyor.

Sonra ekliyor: "Bizi yalnız bırakmayın."

Taziye evinde Nisanur'un annesi Altun Taşdemir ile görüşüyoruz.

Gözü yaşlı bir şekilde kızını anlatırken sık sık aynı şeyi vurguluyor:

"Hayatı çok seven bir çocuktu. Hayatı yaşamak istiyordu. Ölmek istemiyordu."

"Nisa gitti başka Nisalar gitmesin."

Nisanur'un babası Vedat Taşdemir ise aynı cümleyi tekrarlıyor:

"Adalet yerini bulsun istiyorum. Adalet istiyorum."

BBC Türkçe

TÜRKIYE