Türkçe | Kurdî    yazarlar
Hassasiyet hattı: Mabel Matiz'den Leman'a müdahale zinciri

2025-09-26

Pelin Ünker

Mabel Matiz'in şarkısı, Soğuk Savaş, Kızılcık Şerbeti… Bu farklı örnekler, "aile ve ahlak" vurgusunun kamu otoriteleri ve yargı kararlarında nasıl yankı bulduğunu gösteren ortak bir tablo oluşturuyor.

Kültür-sanat ve çevrimiçi içerik alanında son dönemde peş peşe gelen gözaltı, tutuklama, erişim engeli ve adli kontrol kararları farklı dosyalar olsa da aynı eksende buluşuyor: Aile, genel ahlak ve dini/manevi değerler.

Bu çerçevenin siyasal ayağını Aile Yılı vurgusu, toplumsal ayağını Diyanet İşleri Başkanlığı'nın aile merkezli etkinliği ve dili, hukuki-idari ayağını ise erişim kararlarının gerekçeleri ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve bakanlıkların "aile, gençlerin korunması, kamu düzeni" referansları oluşturuyor. Tartışma, ifade ve sanat özgürlüğünün bu söylem içinde nasıl yeniden tanımlandığı ve yargı kararlarının bu söylemle nasıl kesiştiği noktasında yoğunlaşıyor.

DW Türkçe'ye konuşan Boğaziçi Üniversitesi'nden sosyolog Dr. Feyza Akınerdem'e göre "manevi/ahlaki değerler" söylemi, toplumun giderek daha güvensiz hissettiği bir dönemde güvenlik ihtiyacını besleyen bir araç haline geliyor.

Akınerdem, bu çerçevede "değerlerin tehdit altında olduğu duygusunun yaratıldığını ve aileyi koruma adına cezalandırıcı mekanizmaların devreye sokulduğunu" belirtiyor. "Fakat bu süreçte en çok zedelenen adalet duygusu. İnsanlar artık hangi davranışlarının suç sayılacağını bilemez hale geliyor" diye ekliyor.

Aile söyleminin gölgesinde müzik

Mabel Matiz'in "Perperişan" şarkısına yönelik müdahale, bu hattın müzikteki en görünür halkalarından biri oldu.

Söz konusu eser, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın talebiyle "kamu düzeni ve genel sağlığa aykırılık" gerekçesiyle sosyal medya platformlarında erişime engellendi. İçişleri Bakanlığı'nın suç duyurusuyla Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) "müstehcenlik" suçunu düzenleyen 226'ncı maddesinden açılan soruşturma kapsamında sanatçı ifadeye çağrıldı, ardından adli kontrol ve yurt dışına çıkış yasağı tedbiri uygulandı.

Mabel Matiz, "Bir şarkıyla kamu düzeni bozulmaz" diyerek itiraz etse de ifadesi "Pişmanım" sözleriyle noktalandı. Avukatı ise yaklaşan yurtdışı konserlerin doğrudan etkilendiğini vurguladı.

Bu çizgi yeni değil: Mabel Matiz'in 2022 yazında iki erkek arasındaki aşkı anlatan "Karakol" klibinin TV müzik kanallarında yayından kaldırılması geniş tartışma yaratmış, görsel-işitsel mecralarda LGBTİ+ temsiline yönelik idari sınırlamanın sembolüne dönüşmüştü. "Perperişan" adımı, Aile Yılı söylemi ve Diyanet'in aile tanımı eşliğinde, LGBTİ+ görünürlüğüne dair müdahale eşiğinin yeniden aşağı çekildiği yorumlarını öne çıkarıyor.

Bu noktada yasama boyutu kendiliğinden gündeme geliyor: Nisan 2025'te Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulan, TCK'nın "hayasızca hareketler" suçu ile ilgili 225'inci maddesini sertleştiren ve "doğuştan gelen biyolojik cinsiyete aykırı tutum ve davranışta bulunma"nın cezalandırılmasını öngören taslak yasalaşmadı. Ancak idari-yargısal pratikte aile/ahlak gerekçeli kararların sıklaşması "metin rafta ama ruhu fiilen işliyor" değerlendirmesini besliyor. Hak örgütleri, TCK 226'da (çocuk istismarı hariç) sanatsal/edebi eser istisnasını hatırlatırken, kararları savunanlar aile yapısının ve gençlerin korunmasını gerekçe gösteriyor.

Sosyolog Feyza Akınerdem ise genç kuşaklar açısından hangi davranışın suç olduğuna ilişkin belirsizliğin daha yıkıcı sonuçlar doğurduğunu vurguluyor. Bu durumun güvenli gelecek beklentisi ve aidiyet duygusu üzerinde kalıcı hasar yaratabileceğini söylüyor.

Mizahın sınırı: Leman

Yaz başında başlayan Leman süreci, Eylül'de iddianamenin kabul edilmesiyle yeni bir aşamaya taşındı.

Derginin "Musa Muhammed" karikatürü nedeniyle TCK'nın "halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" suçuna ilişkin 216'ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında soruşturma açıldı, ilgili sayı toplatıldı, derginin internet sitesi ve sosyal medya hesaplarına erişim kısıtları getirildi, dört çalışan tutuklandı. İddianamede birden fazla isim için hapis cezası talep edildi. Leman yönetimi çizimin peygamber tasviri olmadığını, siyasal eleştiri içerdiğini savunuyor.

Süreç, TCK 216/1'de aranan "kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde" koşulu bakımından tartışma barındırıyor. Dışarıda ise destek ve protestolar yan yana seyretti. Aile Yılı söylemi ile mizahın özgürlük alanı arasındaki çatışma burada da izlendi.

Sahne üstünde "genel ahlak": Manifest

İstanbul'daki +18 ibareli Manifest konseri sonrasında soruşturma bu kez TCK 225 (hayasızca hareketler/teşhircilik) başlığından yürüdü. Konser görüntülerinin paylaşıldığı sosyal medya gönderilerine sulh ceza hakimliği kararıyla "milli güvenlik ve kamu düzeni" gerekçesiyle erişim engeli getirildi. Grup üyeleri yurt dışına çıkış yasağı ve imza yükümlülüğünden oluşan adli kontrolle serbest bırakıldı.

Performans sanatı ile teşhircilik suçunun sınırlarının nerede çizileceği tartışması alevlenirken, Aile Yılı çerçevesinin "genel ahlak" yorumunu genişlettiği eleştirileri güç kazandı.

Sarinvomit ve Soğuk Savaş

Müziğin sözünden YouTube sohbetine uzanan çizgide TCK 216/1 (halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama) öne çıktı.

Black Metal grubu Sarinvomit'in beş üyesi, şarkı sözleri ve dijital paylaşımlarında dini değerlere hakaret ettikleri gerekçesiyle tutuklandı. Savunmalarda içeriklerin sanatsal ifade kapsamında kaldığı vurgulandı.

"Soğuk Savaş" programında Muhammed Peygamber'in bir hadisine atfen yapılan bir espri/yorumdan sonra sunucu Boğaç Soydemir ve konuk Enes Akgündüz aynı maddeden tutuklandı. Her iki süreçte de hukukçuların odaklandığı yer, TCK 216/1'in gerektirdiği "açık ve yakın tehlike" koşulu. Aile-ahlak çerçevesinin söylem gücü arttıkça, bu tehlike eşiğinin daha kolay aşıldığı eleştirisi duyulur hale geliyor.

Ekranda aile tartışması: Kızılcık Şerbeti

RTÜK, Kızılcık Şerbeti dizisi için "aile değerleri" vurgusuyla inceleme başlattı. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin 14 Eylül 2025'te yaptığı açıklamada 2025'in "Aile Yılı" olduğunu hatırlatıp, "aile yapısına zarar verebilecek içeriklere kayıtsız kalmayacağız" diyerek Kızılcık Şerbeti için işlem başlatılacağını duyurdu.

Aynı hafta dizinin senarist Merve Göntem, geçmiş bir röportajındaki sözler nedeniyle gözaltına alındı, yurt dışına çıkış yasağıyla adli kontrol altına alındı. Yapımcı "toplumsal değerlere hassasiyet" açıklaması yayımladı. Dizi hakkında "Türk aile yapısının aşağılandığı" iddiasıyla yürüyen tartışma, Aile Yılı söylemiyle RTÜK denetimi arasındaki bağlantıyı görünür kıldı.

Diyanet ve "fiili uygulama" tartışması

Aile Yılı sürecinde Diyanet'in merkez ve taşra birimlerinin hutbe ve etkinlik takvimi aile temasına odaklandı. Yereldeki programlar "aileyi güçlendirmek" ve "manevi/kadim değerler" başlıkları etrafında yürütüldü. Aynı dönemde erişim engeli kararlarının gerekçeleriyle RTÜK ve ilgili bakanlık yazışmalarında "aile, genel ahlak, kamu düzeni" vurgusu öne çıktı. Savcılık duyuruları çoğunlukla TCK 216, 225 ve 226 maddelerine atıfla sınırlı kalsa da bu idari metinlerle birlikte okunduğunda ortak bir çerçeve belirginleşiyor.

Söz konusu çerçeve, LGBTİ+ ve kadın gündemine değen içeriklerde daha görünür hale geliyor. Eleştirel değerlendirmeler, bu dilin kültür-sanat ve dijital alanlarda müdahale eşiğini aşağı çektiğini ve özellikle LGBTİ+ ile kadın hakları bakımından dışlayıcı sonuçlara neden olduğunu, destekleyen görüşler ise toplumsal hassasiyet, aile kurumu ve kamu düzenin korunmasına hizmet ettiğini savunuyor.

Nereye gidiyor?

Mabel Matiz'in şarkısı "Perperişan"dan Leman'a, Manifest'ten Sarinvomit ve "Soğuk Savaş"a, oradan Kızılcık Şerbeti'ne uzanan hat, aynı kavramların farklı mecralarda, benzer hukuki araçlarla devreye sokulduğu bir dönemi işaret ediyor. Bu tablo kutuplaşmayı derinleştirirken, "aile-kamu düzeni" gerekçesiyle alınan bu kararların ifade ve sanat özgürlüğü ile orantılılık ilkesi bakımından hukuki karşılığı tartışmalı.

Aile Yılı ve Diyanet merkezli söylem görünürlüğünü korudukça, hukuki ve idari reflekslerin bu söylemi nasıl "uygulama"ya dönüştürdüğü daha fazla tartışılacak gibi görünüyor.

Sosyolog Feyza Akınerdem'e göre "uzun vadede bu fiili yasakların toplumsal ve siyasal sonuçlarını korumacı ya da güvenlikçi söylemlerle telafi etmek mümkün değil."

DW

TÜRKIYE