Türkçe | Kurdî    yazarlar
2025’te Kürt sorunu

2025-12-31

Çözüm mü, düğüm mü?

Özgecan Özgenç

2025, Kürt sorununda çözüme en çok yaklaşılan ancak sık sık yerinde sayan gelişmelere sahne oldu. Öcalan’ın fesih çağrısından PKK’nın silah yakmasına, Suriye’deki kaostan Meclis’teki komisyon faaliyetlerine bütün bir yılın çözüm süreci karnesini, tüm detaylarıyla Medyascope derledi.

2025 yılında siyaset sahnesine damgasını vuran gelişmelerden önde geleni yeni çözüm sürecinde atılan adımlardı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim 2024’te TBMM’de DEM Parti sıralarına giderek tokalaşmasıyla kamuoyuna yansıyan süreç bu yıl hızlandı.

2025’te Kürt sorunu: Her şey Bahçeli’nin DEM Partililer ile tokalaşması ile başladı.

PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat çağrısı, Suriye’de halen tartışmalara konu olan 10 Mart Mutabakatı, temsili törenle silahların yakılması ve Meclis’te kurulan komisyon bu sürecin dönüm noktaları oldu.

2025’te çözüm süreci: İmralı Heyeti’nin temasları

Bahçeli’nin 22 Ekim 2024’te Abdullah Öcalan’ın Meclis’te örgütün lağvedildiğini ilan etmesi ve umut hakkından yararlanmasının önünün açılması sözlerinin hemen ardından, 23 Ekim’de DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan amcası olan Abdullah Öcalan’ı ziyaret etti.

 

Süreci inşa eden temaslar ise Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan’ın 28 Aralık 2024’te Öcalan’ı ziyaretiyle başladı. Bu ziyaretin ardından Önder ve Buldan, yerine kayyum atanan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk ile birlikte siyasi parti turlarına başladı. 2 Ocak 2025’te heyet, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve Devlet Bahçeli’yi ziyaret etti, Önder “Umutluyuz” mesajı verdi.

İmralı Heyeti, 6 Ocak’ta AKP, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi’ni; 7 Ocak’ta CHP, DEVA Partisi ve Yeniden Refah Partisi’ni ziyaret etti. Sürecin başından bu yana İYİ Parti, İmralı Heyeti’ne kapılarını kapadı.

Hakan Fidan’dan “Suriye’ye harekât” uyarısı

Suriye’deki gelişmeler, Türkiye’deki süreci yakından etkiledi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan 7 Ocak’ta katıldığı programda “PKK/YPG terör örgütü Suriye’den çıkmazsa askeri harekât yaparız” diye konuştu. PKK’nin tüm kadrosu ile Suriye’yi terk etmesi gerektiğini söyleyen Fidan “Buna yönelik hazırlık veya niyet görmüyoruz” dedi.

Suriye Demokratik Güçleri (SDG), bir haftada iki İHA düşürdü, Suriye Milli Ordusu (SMO) ile aralarında çatışmalar yaşandı.

Heyet Tahrir eş-Şam’ın (HTŞ) lideriyken Colani adıyla tanınan, 8 Aralık 2024’te Suriye’de yönetimi ele geçirdikten sonra kullandığı ismiyle Ahmet eş-Şara 13 Ocak’ta silahlı grupların devlet yönetiminde yeri olmayacağı, tüm silahlı grupların düzenli orduya katılması gerektiği yönünde açıklamalar yaptı.

Bu ne süreç, bu ne kayyum?

Bir yandan “yeni çözüm süreci” için adımlar atılırken, bir yandan da terör suçlamasıyla belediye başkanları görevden alınıp yerine kayyum atandı. 2025’in ilk kayyumu 13 Ocak’ta DEM Parti’li Mersin Akdeniz Belediyesi’ne atandı. Daha sonra 29 Ocak Siirt Belediyesi’ne, 15 Şubat’ta Van Büyükşehir Belediyesi’ne, 24 Şubat’ta Kars Kağızman Belediyesi’ne de kayyum atandı.

31 Mart 2024 seçimlerinde DEM Parti’nin kazandığı 10 belediye sürece rağmen kayyumla yönetiliyor. Ayrıca CHP’li üç belediye de kayyumlardan nasibini aldı. Tunceli Ovacık Belediyesi ve Esenyurt Belediyesi’nin ardından 23 Mart 2025’te Şişli Belediyesi’ne kayyum atandı.

Belediye başkanları terör suçlamasıyla tutuklanmasa ya da tahliye edilse dahi kayyumların görevine son verilmedi. DEM Parti “Kayyum ısrarını çözüm ve barış ihtimalini sabote etmek” olarak değerlendirdi. CHP ise iktidarın sürece dair samimiyetini sorgularken sıklıkla kayyumların göreve devam ettiğini hatırlattı, uygulamaya son verilmesi çağrısı yaptı.

KDP-SDG görüştü, Abdi “Şam ile anlaştık” dedi

Süreçte Türkiye’de olduğu kadar bölgedeki gelişmeler de önem kazandı. Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesud Barzani ile SDG komutanı Mazlum Abdi, 16 Ocak’ta Erbil’de görüştü. Görüşme, Esad rejiminin yıkılmasının ardından Suriye’deki geçiş sürecinde önemli bir adım olarak değerlendirildi. Mazlum Abdi “Suriye’de Kürtlerin tutumlarının bir olması gerektiği ve Şam ile diyaloğun Kürt halkının haklarını barışçıl bir şekilde koruması gerektiği konusunda anlaştık” açıklamasını yaptı.

28 Ocak’ta Mazlum Abdi, Şam ile temel konularda anlaştıklarını açıkladı. Abdi, Şam’da Ahmed eş-Şara ile yaptığı görüşmelerde ordunun yeniden yapılandırılması ve ülkenin toprak bütünlüğü konularında mutabakat sağladıklarını ifade etti. Abdi, 10 yıldır bölgede faaliyet gösteren SDG’nin, Suriye ordusunun parçası olacağını belirtti.

AKP “Pazarlık yok” dedi, tasfiye çağrısı istedi

Sırrı Süreyya Önder ile Pervin Buldan’ın İmralı’ya ikinci ziyareti 22 Ocak’ta oldu. Heyetin yazılı açıklamasında “Bu süreç herkesi, hepimizi birlikte ve özgürce yaşatacaktır. Bunun gerçekleşmesi umuduyla tüm toplumsal kesimlerin kıymetli katkılarını bekliyoruz” denildi.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, MKYK’sını 28 Ocak’ta topladı. AKP Sözcüsü Ömer Çelik toplantının ardından yaptığı açıklamada, İmralı’daki ziyaret trafiğinin tamamlandığını ve sürecin bir pazarlık olmadığını söyledi. Çelik “Bundan sonra beklenen terör örgütünün tasfiye edilmesiyle ilgili çağrının ortaya çıkması” dedi.

Devlet Bahçeli 28 Ocak’ta “Eğer silah bırakmazlarsa o silahları kafalarında kırarız” derken silah bırakma çağrısının bir an önce açıklanmasının samimi dileği olduğunu söyledi. Erdoğan ise 29 Ocak’taki grup toplantısında “Terörsüz Türkiye” hedefine ulaşacaklarını vurguladı.

Şara’nın devlet başkanı olarak ikinci ziyareti Türkiye’ye

29 Ocak’ta Şara, Esad’ı deviren silahlı birçok grubun katıldığı kapalı toplantıda “geçiş döneminin devlet başkanı” ilan edildi. Toplantıda Kürtler, Aleviler, Dürziler ve Güney Operasyon Merkezi yer almadı. SDG bu toplantının Suriye halklarını temsil etmediğini söyledi, “Suriye halkının kanı elinde olan bazı teröristlerin toplantıda olmasını” kabul etmediklerini duyurdu.

Şara 3 Şubat’ta The Economist’e konuştu. Donald Trump için “bölgede barış arayan lider” derken, ABD’nin Suriye’deki varlığının “yasadışı” olduğunu söyledi. Kuzeydeki Kürt yönetimini tanımayı reddettiğini belirten eş-Şara, federal bir düzenleme seçeneğini de masadan kaldırdı. Kürtlerle müzakerelerin gidişatını değerlendirirken “O kadar iyimser değilim” dedi. Ayrıca “Suriye’nin PKK için bir üs olmayacağını taahhüt ettik” diyerek Türkiye’ye de mesaj verdi.

“Geçiş döneminin devlet başkanı” sıfatıyla ilk yurtdışı ziyaretini Suudi Arabistan’a yapan Şara’nın ikinci adresi Türkiye oldu. 4 Şubat’ta Şara, Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı uçağıyla davet edildiği Ankara’ya geldi. Erdoğan ile görüşmesinin ardından yaptıkları ortak basın toplantısında Şara “Suriye’nin kuzeydoğusunu işgal altında tutan bölücü terör örgütü ve yandaşlarına karşı atılacak adımları mütalaa ettik” dedi. Erdoğan ise IŞİD kamplarının kontrolü de dahil, Suriye’ye her türlü desteği vereceklerini söyledi.

Kandil el yükseltti: “Gelişmeler mecbur bıraktı”

PKK yöneticisi Murat Karayılan 7 Şubat’ta, tüm dünyanın “artık bir çözümün gelişmesi gerektiğini” anladığını savunarak, yaşanan gelişmelerin devleti bir kez daha Öcalan’a başvurmaya mecbur bıraktığını belirten açıklamalar yaptı. Karayılan “Tek çağrıyla bu iş biter mi? Biz on binlerce silahlı gücü bulunan bir hareketiz. Ve bu güç öyle para için gelmiş, maaşını kesip ‘Evine git’ denilince hemen onu yapacak bir güç değil” diye konuştu. Öncelikli adımlardan birinin ateşkes olduğuna işaret eden Karayılan “Sonra dil değiştirilerek barış dili kullanılabilir” dedi.

Aynı gün Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, Suriye’nin talebi üzerine “ordunun kapasitesinin geliştirilmesi” adına iş birliği yapılacağını bildirdi. “Türkiye’nin Suriye’ye iki yeni askeri üs kuracağı” iddialarına ilişkin ise “Türkiye olarak önceliğimiz, Suriye’nin toprak bütünlüğünün muhafaza edilmesi, Suriye’de istikrarın sağlanması ve terörist unsurların, özellikle PYD/YPG’nin Suriye’nin kuzeyindeki faaliyetlerinin engellenmesidir” açıklamasını yaptı.

DEM Parti 8 Şubat’ta Diyarbakır’da “Barış için Özgürlük” mitingi düzenledi. Mitingde, Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması ve müzakerenin başlaması talep edildi. Tuncer Bakırhan “Türkiye’de barış tartışmaları Rojava’da savaş planları olmaz. Türkiye’de barış olacaksa Rojava da bu kapsama alınmalı” dedi.

PKK’dan süreç bildirisi: “Darbesel müdahale” uyarısı

Abdullah Öcalan’ın “tarihi bir çağrı” yapmaya hazırlandığı ifade edilirken, PKK 12 Şubat’ta bildiri yayımladı. Bildiride, sürecin hem örgütü hem de Türkiye’nin demokratik yapısını dönüştüreceği belirtildi. Açıklamada “devletin korkmaması gerektiği, devletin yıkılmayacağı, demokratik temelde yeniden yapılandırılacağı” vurgulandı.

“Öcalan’ın yapacağı açıklama herkes için bir değişim ve dönüşüm süreci başlatacaktır” ifadelerinin yer aldığı bildiride, başarı için tüm tarafların “bilinçli, örgütlü ve katılımcı çaba” göstermesi gerektiği kaydedildi. Açıklamada “sürecin ancak ciddi bir karşıtlık ve darbesel müdahale olmazsa başarıya ulaşabileceği” şeklinde uyarı yapılması dikkat çekti.

PKK kendini feshettiğini duyurdu

Bu bildiriden hemen sonra, 13 Şubat’ta Cemil Bayık, kendilerine PKK lideri Abdullah Öcalan’dan bir mektup ulaştığını söyledi. PKK’nın Abdullah Öcalan’dan sonra gelen ismi Bayık, mektubun içeriğinden bahsetmedi ancak Öcalan’ın özgür kalması gerektiğini söyleyerek “Eğer savaşın ortadan kalkmasını istiyorsanız, o zaman şartları değiştirin” dedi.

SDG’den Suriye ordusuna katılma kararı

Erdoğan 14 Şubat’ta Güneydoğu Asya gezisi dönüşünde uçakta konuştu, Şara ile görüşmesinde önemli kararlar alındığını hatırlattı. 911 kilometrelik sınırın hem Türkiye hem de Suriye tarafından korunması gerektiğini vurgulayan Erdoğan “Terör örgütleri, Suriye’de kendilerine yer olmadığını anlamalılar. Meseleyi çözecek adımları atmaya başladığımızda kimsenin bizi oyalamasına, zaman kazanmaya çalışmasına da fırsat vermeyiz” dedi.

17 Şubat’ta ise SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi, Suriye’nin yeni devlet başkanı Ahmed eş-Şara’ya tebrik mesajı göndererek kontrol ettikleri bölgeye davet etti. Abdi, Şam yönetimiyle bazı konularda anlaşma sağlandığını ve müzakerelerin sürdüğünü açıkladı. Ulusal birlik ve istikrar çabalarını desteklediklerini vurgulayan Abdi, ülkenin bu hassas döneminde yapıcı adımlar atmaya hazır olduklarını ifade etti.

18 Şubat’ta SDG, Demokratik Suriye Meclisi (SDM) ve Rojava Yönetimi arasında yapılan toplantıda, SDG’nin Suriye ordusuna katılması kararı alındı. Kararda merkezi devlet kurumlarının yeniden faaliyete geçirilmesi ve yabancı savaşçıların bölgeden çekilmesi de yer aldı. SDG komutanlarından Ebu Ömer el-İdlib, Şarku’l Avsat gazetesine SDG’nin Şam yönetiminin Savunma Bakanlığı’na tek blok halinde bağlanacağını bildirdi.

16-18 Şubat tarihlerinde, DEM Parti İmralı Heyeti de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ndeki (IKBY) temasları kapsamında KDP Başkanı Mesud Barzani ve Neçirvan Barzani; Süleymaniye’de Bafıl ve Kubad Talabani ile görüştü. Bu temaslarda “Öcalan’ın çağrısıyla bütün Kürtlerin önemli kazanımlar elde edeceği” mesajları verildi.

27 Şubat’ta tarihi çağrı

Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” paylaşıldı. DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder, Ahmet Türk, Cengiz Çiçek, Faik Özgür Erol’dan oluşan yedi kişilik DEM Parti heyeti, İmralı Adası’nda Öcalan ile görüşmelerinin ardından basın toplantısı düzenledi.

Sürecin dönüm noktası olarak görülen 27 Şubat’ta Öcalan mesajında “Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” dedi.

Sırrı Süreyya Önder, Abdullah Öcalan’ın ilettiği “Bu perspektifi ortaya koyarken şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK’nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir” notunu ise sözlü olarak paylaştı.

Erdoğan “Yeni safha” dedi, Bahçeli Demirtaş’ı aradı

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, Öcalan’ın çağrısına dair ilk değerlendirmesinde sürecin Bahçeli’nin cesur inisiyatifiyle başladığını söyleyerek “Artık yeni bir safhaya geçilmiştir” dedi. Bahçeli ise Öcalan’ın açıklamasının “baştan sona değerli ve önemli” olduğunu söyledi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bir yılı aşkın süredir müzakerelerin yürütüldüğünü öne sürerek “Milletin aklıyla alay edilmesin” dedi.

Ayrıca 28 Ocak’taki grup toplantısından sonra uzun süre rahatsızlığı nedeniyle fiziken görünmeyen Bahçeli, Öcalan’ın çağrısının hemen ardından Tuncer Bakırhan, Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’i arayarak teşekkür etti. Bahçeli “Rahat olun, bu ülkeyi birlikte demokratikleştireceğiz” dedi. Bahçeli’nin daha sonra, 2016’dan bu yana tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı da arayarak teşekkür ettiği öğrenildi.

PKK ateşkes ilan etti

1 Mart’ta PKK, Öcalan’ın çağrısının hayata geçmesinin önünü açmak için ateşkes ilan ettiğini duyurdu. PKK Yürütme Komitesi, kongreyi toplamak için hazır olduklarını belirterek, “Üzerine saldırı olmadıkça hiçbir gücümüz silahlı eylem yapmayacaktır. Bundan öte silah bırakma gibi hususların pratikleşmesini ancak Önder Apo’nun pratik öncülüğü gerçekleştirebilir” açıklamasını yaptı.

SDG ile Şam arasında 10 Mart Mutabakatı

2025’te çözüm süreci için dönüm noktalarından biri geride kaldıktan sonra DEM Parti siyasi partileri ziyaret ederken, gözler yeniden Suriye’ye çevrildi.

SDG Komutanı Mazlum Abdi ile Suriye’nin geçici Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, SDG’nin Suriye devlet güvenlik kurumlarına entegrasyonunu öngören anlaşmaya imza attı. 10 Mart Mutabakatı olarak anılan anlaşmada, Suriye’nin toprak bütünlüğü, çatışmaların sonlandırılması ve sığınmacıların geri dönüşüne yönelik maddeler yer aldı.

Ayrıca SDG ile Şam hükümeti “Kürt toplumu, Suriye devletinin resmi bir parçası olarak tanınacak ve vatandaşlık hakları güvence altına alınacak. Rojava’daki (Kuzeydoğu Suriye) tüm sivil ve askeri kurumlar, devlet yönetimi altında birleştirilecek. Sınır kapıları, havaalanları ve petrol sahaları devlet kontrolüne geçecek” maddelerine de imza attı.

DEM Parti’den 19 Mart operasyonlarına tepki: “Sürecin ruhuyla uyumsuz”

19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması üzerine DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu’nu (MYK) olağanüstü topladı. MYK’nın yazılı açıklamasında “Bu gözaltılar, demokratik siyasetin askıya alındığının, yargının siyasete alet edildiğinin ve sivil bir darbenin hayata geçirildiğinin açık göstergesidir” denildi.

Öcalan’ın 27 Şubat çağrısının “85 milyon vatandaşın barış ve demokrasiyle buluşmasının manifestosu” olduğu belirtilen açıklamada “Asrın Çağrısıyla toplumu, devleti ve cumhuriyeti gerçek anlamda demokrasiyle buluşturmanın yolları ortaya çıkmışken, bu türden siyasi operasyonlara girişmek sürecin ruhuyla uyumsuzdur” ifadelerine yer verildi.

Bahçeli’den PKK’ya Malazgirt kongre toplama çağrısı

Devlet Bahçeli, 20 Mart’ta Nevruz mesajı yayınlayarak PKK’nın 27 Şubat çağrısına uymasını ve kendini feshetme kararı alması için kongresini toplamasını istedi. Fesih kararı gecikirse provokasyonlar olabileceği uyarısı yapan Bahçeli, PKK’ya yer ve tarih de önererek “Bizim teklifimiz Hıdırellez’in arifesinde, mesela 4 Mayıs 2025 Pazar günü Muş’un Malazgirt ilçesinde DEM Partili belediye başkanının destek, katkı ve yardımıyla PKK’nın kongresini toplayarak fesih tartışmalarına son noktayı koyması ve bu işi bitirmesidir” dedi.

Bahçeli’nin Türkiye sınırları içinde PKK’nın kongresini toplaması çağrısı ve “Türklere Anadolu’nun kapılarını açan son muharebenin yapıldığı” Malazgirt’i önermesi çok tartışıldı.

 

Bahçeli’nin çağrısından önce PKK yöneticileri Duran Kalkan ve Murat Karayılan açıklamalarında kongrenin toplanması sürecinin Öcalan tarafından yönetilmesi, devletin adım atması gerektiği yönünde açıklamalar yaptı.

Türkiye İmamoğlu’nun gözaltı sürecine kilitlenmişken 21 Mart’ta Diyarbakır’da yüzbinlerce kişinin katıldığı Nevroz mitingi yapıldı. İmralı Heyeti’nin başvurusuna yanıt verilmediği için Öcalan’dan beklenen mesaj gelmedi.

Saraçhane nöbetinde olan Özgür Özel ise Diyarbakır’a “Bir yandan zalim Dehak’larla mücadele ederken, bir yandan da baharın müjdecisi Nevroz’u kutluyoruz. Bu topraklar, farklı kültürlerin, dillerin ve inançların bir arada kardeşçe yaşadığı, dayanışmanın ve umudun yeşerdiği kadim topraklardır. Hiçbir zalim, hiçbir Dehak kardeşliğimizi bozamadı, bozamayacak” mesajını gönderdi.

Tuncer Bakırhan, İBB’ye dönük operasyonu “27 Şubat rotasından çıkaracak adım” olarak görürken “Bu yanlıştan iktidarı vazgeçmeye çağırıyoruz. Barış ve demokratik toplum, halkları ayrıştırarak olmaz. İBB Başkanı’nı gözaltına alarak, kent uzlaşısını kriminalize ederek, kayyum atayarak, Rojava’ya saldırarak barışı ve demokratik toplumu oluşturamayız” diye konuştu.

Erdoğan ile ilk görüşme

DEM Parti İmralı Heyeti, ilk defa AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüştü. Erdoğan, İmralı heyetinde yer alan Pervin Buldan ile Sırrı Süreyya Önder’i 10 Nisan’da kabul etti. Basına kapalı görüşmede, AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala ile MİT Başkanı İbrahim Kalın da yer aldı.

Görüşmenin ardından Sırrı Süreyya Önder “Çok pozitif bir görüşme oldu. Çok daha umutluyuz. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanı oldukça önemli bir yerde duruyor. Amacımız barışı sağlamak” dedi. Bu görüşme, 13 yıl sonra yapılan ilk görüşme olarak tarihe geçti.

Sağlık sorunları nedeniyle fiziken görünmeyen, 66 gün sonra ilk kez 4 Nisan’da Alparslan Türkeş’in kabrini ziyaret eden Bahçeli ise yaptığı yazılı açıklamayla bu görüşme için “Hem içerik, hem ilerleyiş, hem de simgesel ifade bakımından takdire şayan” dedi.

Sırrı Süreyya Önder hayatını kaybetti

TBMM Başkanvekili ve İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder, 15 Nisan’da kalp krizi geçirerek hastaneye kaldırıldı. Bypass ameliyatı sonrası hayati tehlikesi süren Önder yoğun bakıma alındı.

21 Nisan’da İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan ve Asrın Hukuk Bürosu avukatı Faik Özgür Erol, Abdullah Öcalan ile dördüncü görüşme için İmralı’ya gitti. 27 Şubat çağrısından sonraki ilk buluşmadan heyet, Öcalan’ın “süreçle ilgili umutlu olduğu” mesajıyla döndü.

Önder’in rahatsızlığı nedeniyle İmralı Heyeti’nin 18 Nisan’da planlanan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile görüşmesi ertelenmişti. 24 Nisan’da DEM Parti Grup Başkanvekilleri Tunç ile süreç kapsamında ilk görüşmeyi gerçekleştirdi. Görüşmeden sonra Gülistan Kılıç Koçyiğit, tecritte Öcalan’ın sürece katkı sunamayacağını ve koşullarının düzeltilmesinin en ön önemli başlık olduğunu Tunç’a ilettiklerini açıkladı.

Sırrı Süreyya Önder, 18 gündür yoğun bakımda tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. 3 Mayıs’ta hayatını kaybeden Önder’in ardından DEM Parti “Onun canı pahasına sürdürdüğü barış mücadelesini başarıya ulaştırmak, anısına bağlılığın gereğidir” açıklaması yaptı.

PKK kongresini topladı, fesih kararını duyurdu

PKK, fesih ve silah bırakma kararı için kongrenin 5-7 Mayıs tarihlerinde toplandığını duyurdu. 9 Mayıs’ta yapılan açıklamada PKK lideri Öcalan’ın çağrısı temelinde “tarihi öneme sahip kararlar alındığı” belirtildi.

Beklenen açıklama ise 12 Mayıs’ta geldi. Sürecin en önemli eşiklerinden biri olarak, PKK 12. Kongresi’nin sonuç bildirgesini paylaştı. Açıklamada “PKK’nin örgütsel yapısının feshedilmesi ve silahlı mücadele yöntemini sonlandırması kararlarını alarak PKK adıyla yürütülen çalışmaları sonlandırdı” denildi.

Tuncer Bakırhan’ın ilk yorumu “Türkiye’ye hayırlı olsun” olurken, Pervin Buldan “Sırrı Süreyya görebilseydi keşke” dedi. Özgür Özel ise “Toplumun barış ve demokrasi taleplerinin kişisel siyasi hedefler doğrultusunda istismar edilmesine izin vermeyeceğiz” diyerek Ekrem İmamoğlu, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve tüm siyasi tutsaklar için özgürlük istedi.

Bahçeli fesih kararını “Barış tohumları umutla sulanmış, çiçek açmıştır. Tarihsel sorumluluğu üzerine alan PKK’nın kurucu önderi Abdullah Öcalan’a, İmralı-DEM heyetlerine ve DEM Parti’nin eş genel başkanlarına şükranlarımı sunuyorum” diye değerlendirdi. Erdoğan da “Alınan kararı ülkemizin güvenliğinin, milletimizin ebedi kardeşliğinin perçinlenmesi adına önemli buluyoruz” dedi.

Bahçeli’den Meclis’te komisyon çağrısı

PKK’nın fesih kararının ardından Pervin Buldan ve Faik Özgür Erol’dan oluşan İmralı Heyeti, 18 Mayıs’ta beşinci kez Abdullah Öcalan ile görüştü. Öcalan Sırrı Süreyya Önder’i andığı mesajında “Kardeşlik hukuku üzerinde bir yeni sözleşmeye ihtiyaç var. Yaptığımız şeyler büyük bir paradigma değişikliğini ifade ediyor. Türk-Kürt ilişkisinin mahiyeti bambaşkadır, bozulan şey kardeş ilişkisidir. Kardeşler kavga eder ama biri diğerisiz olmaz. Bu ilişkiyi bozan tuzakları, mayınları tek tek temizliyoruz, bozulan yolları, köprüleri onarıyoruz” ifadelerine yer verdi.

MHP lideri Bahçeli “Terörsüz Türkiye” olarak adlandırdıkları süreçle ilgili TBMM’de komisyon kurulması çağrısı yaptı. DEM Parti “Terörsüz Türkiye” adına itiraz ederken komisyon için adımlar yavaş yavaş atılmaya başlandı.

27 Mayıs’ta DEM Parti Eş Genel Başkanları ve Grup Başkanvekilleri, MHP’yi ziyaret etti. Görüşmede PKK’nın silah bırakma süreci, Bahçeli’nin TBMM bünyesinde tam yetkili bir komisyon kurulması önerisi, ceza infaz düzenlemeleri gibi konular ele alındı. DEM Parti’nin temasları diğer siyasi partilerle devam etti.

Süreçte bayramlaşmalar

Ramazan Bayramı DEM Parti ile MHP’nin ilk kez bayramlaşmasına sahne olurken, Kurban Bayramı sırasında da süreci besleyen adımlar devam etti. 6 Haziran’da Tuncer Bakırhan, Barış Anneleri, Cumartesi Anneleri, Gezi ailelerinden Berkin Elvan’ın ailesini ve Eren Bülbül’ün annesi Ayşe Bülbül’ü arayarak bayramlarını kutladı. Trabzon’daki çatışmada 15 yaşındaki oğlu öldürülen Ayşe Bülbül’ün “Artık anneler ağlamasın” dediği ifade edildi.

Mithat Sancar İmralı Heyeti üyesi oldu

Sırrı Süreyya Önder’in vefatının ardından, 18 Haziran’da DEM Parti Milletvekili Mithat Sancar İmralı Heyeti’nin üyesi oldu. Medyascope’un ulaştığı kaynaklar, heyete Sancar’ın dahil olmasının bizzat Öcalan’ın isteği olduğunu söyledi. Öcalan’ın nisan ayında İmralı heyeti ile yaptığı görüşme ve basına sızan notlarında da “Sırrı Süreyya Önder’in sağlığına kavuşamaması halinde Mithat Hoca ile çalışmaya niyetimiz var” dediği ortaya çıktı.

Numan Kurtulmuş’la görüşmeler

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Meclis’te kurulması planlanan süreç komisyonuyla ilgili 24 Haziran’da partilerin grup başkan ve başkanvekilleriyle bir araya geldi.

26 Haziran’da ise Kurtulmuş, İmralı Heyeti üyeleri Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile görüştü. Sancar, sürecin hukuksal güvenceye alınması için Meclis’in hayati rol oynayacağını söyledi.

Demirtaş için tahliye beklerken binlerce sayfalık gerekçeli karar

Süreç ilerlerken kamuoyunda başta Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ olmak üzere, siyasetçilerin ve hasta tutukluların serbest bırakılması beklentisi de güçlendi. İnfaz Kanunu’nda düzenlemeler yapılması beklenen 10. Yargı Paketi’nde konuyla ilgili adım olmaması tepki çekti.

Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 16 Mayıs 2024’te sonuçlanan Kobani Davası’nın gerekçeli kararı ise 13 ay sonra açıklandı. 36 siyasetçi hakkındaki mahkumiyet kararlarının gerekçeli kararı 32 bin 630 sayfadan oluştu.

“Süreci baltalayan operasyonlara” karşı CHP’ye destek

CHP’li belediyelere dönük operasyonlar kapsamında Adana Büyükşehir Belediyesi Başkanı Zeydan Karalar, Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere ve Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in aralarında olduğu pek çok kişi  5 Temmuz’da gözaltına alındı.

Tülay Hatimoğulları, Özgür Özel’i ziyaret etti ve operasyonların siyasi olduğunu, kayyum anlayışının devamı olarak gördüklerini söyledi. Hatimoğulları “Bu operasyonlar barış sürecini baltalamaktadır” dedi.

Erdoğan ile karşılıklı irade beyanı

İmralı heyeti Öcalan’ı altıncı ziyaretini 6 Temmuz’da gerçekleştirmesinin hemen ardından Erdoğan ile görüştü. Erdoğan ile sürece dair ikinci görüşmesini 7 Temmuz’da yapan heyet yazılı açıklamasında “Heyetimiz, sürecin geldiği yeni aşama ve bundan sonra yapılacaklar konusunda görüş ve önerilerini aktardı. Görüşmede, sürecin ilerlemesi konusunda karşılıklı iradenin devam ettiği vurgulandı” denildi.

26 yıl sonra Öcalan’dan ilk video

Öcalan’ın video mesajı 9 Temmuz’da yayımlandı. Bu, Öcalan’ın 1999 yılından beri ilk videolu görüntüsü oldu.

İmralı adasındaki diğer hükümlülerin de yer aldığı videoda Öcalan “Varılan aşama, yeni adımlarla pratiğe geçmeyi gerekli kılmaktadır. “Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır. Silah bırakmaya ilişkin detaylar belirlenecek ve hızlıca hayata geçirilecektir. Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum” dedi.

PKK silahları yaktı

11 Temmuz’da “Barış ve Demokratik Toplum Grubu” adıyla 30 PKK’lı, Süleymaniye’de Casena Mağarası önünde düzenlenen temsili törenle silahlarını yaktı. Türkiye’den pek çok gazetecinin, DEM Parti’li siyasetçilerin de takip ettiği törende PKK’nın üst düzey yöneticilerinden Bese Hozat da silahını yaktı.

Yapılan açıklamada, “Bundan sonra özgürlük, demokrasi ve sosyalizm mücadelemizi, demokratik siyaset ve hukuk yöntemiyle yürütmek amacıyla ve demokratik entegrasyon yasalarının çıkarılması temelinde silahlarımızı özgür irademizle imha ediyoruz” ifadeleri kullanıldı. Böylece süreçte ikinci aşamaya geçildi.

Erdoğan, silahların yakılmasıyla ilgili ilk kez 12 Temmuz’da konuştu, “47 yıllık terör belası sona erme sürecine girmiştir” dedi. TBMM’de kurulacak komisyona işaret eden Erdoğan “Sürecin yasal ihtiyaçlarını Meclis çatısı altında konuşmaya başlayacağız. Cumhur İttifakı olarak, DEM heyeti ile de birlikte pişirerek, bu süreci geleceğe taşıyacağız” diye konuştu.

Erdoğan’ın “AKP-MHP-DEM olarak bu yolda beraber yürümeye karar verdik” sözleri ise yankı uyandırdı.

Bu sözler sorulan Pervin Buldan “Yanlış bir yere çekilmesin. Bu ittifak süreç ittifakıdır, başka bir ittifak olarak algılanmamalı kesinlikle. Herkesin çizgisi ve gittiği yol bellidir. Elbette ki biz DEM Parti olarak bu sürecin tam merkezindeyiz ama çözmesi gereken de Cumhur İttifakı’dır. Dolayısıyla böyle bir birliktelik, ortaklaşma anlamlı olacaktır” diyerek konuya açıklık getirdi.

İbrahim Kalın’dan partilere süreç bilgilendirmesi

Silahların yakılmasının ardından İmralı Heyeti siyasi partileri bir kez daha ziyaret etti, Meclis’te kurulacak komisyon için temaslar hız kazandı. Numan Kurtulmuş da siyasi parti liderlerini komisyon gündemiyle ziyaret etti.

Bu süreçte Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın da süreçteki gelişmeler ve risklere işaret etmek için siyasi partileri ziyaret etti. 21 Temmuz’da Kalın’ın Meclis’te ilk adresleri MHP, AKP ve DEM Parti oldu. Kalın 22 Temmuz’da İYİ Parti ve Yeni Yol Grubu’nu, 24 Temmuz’da ise CHP’yi ziyaret etti. Özgür Özel ve Kalın önce baş başa görüştü, ardından Kalın, CHP heyetine sunum yaptı. Kalın’ın CHP mesaisi, 1 saat 45 dakika ile siyasi parti ziyaretleri arasındaki en uzun görüşme oldu.

31 yıllık İmralı hükümlüsüne tahliye

İmralı Heyeti’nin Öcalan ile yedinci görüşmesini yaptığı 25 Temmuz’da İmralı’da bulunan PKK hükümlüsü Veysi Aktaş 31 yıl 3 ay tutukluluğun ardından tahliye edildi. Aktaş’ın 30 yıllık infaz süresi dolmasına rağmen tahliyesi bir yıl 3 ay ertelenmişti. Aktaş, 2015’te çözüm süreci kapsamında “sekretarya” görevi için İmralı’ya sevk edilenler arasındaydı.

Meclis’te komisyon 5 Ağustos’ta çalışmaya başladı

Silahların yakılmasının ardından yeni aşamada hukuki düzenlemeler ve sürecin toplumsallaşması adına gözler Meclis’te kurulacak komisyona çevrildi. Partiler üyelerin isimlerini bildirdi, nitelikli çoğunlukla karar alınması talebinin kabul edilmesiyle CHP de komisyona üye verdi. Komisyon ismini ve çalışma usullerini 5 Ağustos’ta yaptığı ilk toplantıda belirledi.

Böylece TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu çalışmalarına başladı. 51 üyelik komisyonda AKP’den 22, CHP’den 11, DEM Parti’den 5, MHP’den 4, Yeni Yol Grubu’ndan 3, HÜDA PAR’dan 1, Yeniden Refah Partisi’nden 1, TİP’ten 1, EMEP’ten 1, Demokratik Sol Parti’den 1 ve Demokrat Parti’den 1 milletvekili yer aldı. Komisyonun ilk dört aylık çalışması dinleme faaliyetleriyle sınırlı kaldı.

Mazlum Abdi’den “Suriye tek elden yönetilemez” çıkışı

Türkiye’deki sürecin önemli dinamiklerinden biri de Suriye oldu. 5 Ağustos’taki röportajında SDG Komutanı Mazlum Abdi “Suriye’nin tek elden yönetilemeyeceğinin anlaşıldığını” belirterek, adem-i merkeziyetçi yapıda yeniden örgütlenmesi gerektiğini söyledi. Abdi, Suriye Arap Cumhuriyeti’nin adının da değişmesini gerektiğini belirtti.

Abdi “Biz Suriyeliyiz. Kendi sorunlarımızı kendimiz çözmek istiyoruz” diyerek, Türkiye’nin olumlu rol oynayabileceğini vurguladı. 10 Mart Mutabakatı’nın iki aşamalı gerçekleşeceğini söylerken, anlaşmaya uygun olarak Kürt halkının haklarının Suriye Anayasası’nda tanınması gerektiğine dikkat çekti.

Suriye’de Şam hükümeti, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nde (Rojava) düzenlenen ve adem-i merkeziyetçi anayasa çağrısı yapılan konferansa tepki gösterdi ve Fransa’nın başkenti Paris’te yapılması beklenen konferansa katılmayacağını 9 Ağustos’ta açıkladı.

Barrack’tan Suriye değerlendirmeleri

Washington Post’un 23 Ağustos’taki haberine göre, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, Suriye’de binlerce kişinin öldüğü azınlık katliamları sonrası politika değişikliği sinyali verdi. Trump yönetiminin Suriye temsilcisi, daha önce desteklediği Ahmed eş-Şara’nın merkezi devlet vizyonuna karşı “herkesin kültürünü ve dilini koruduğu bir yapı” önerisi getirdi.

Ayrıca Rudaw’ın 30 Ağustos’ta aktardığına göre Barrack, YPG ve SDG’nin artık “PKK ile ilişkili olmadığını” savundu. Suriye’de merkezi bir hükümetin kurulma olasılığının zayıf olduğunu dile getiren Barrack, Suriye’nin geçici devlet başkanı Ahmed eş-Şara’ya da güvendiğini ifade etti.

Öcalan’dan “Ortadoğu’nun kaderi değişecek” mesajı

İmralı Heyeti Öcalan ile sekizinci görüşmesini 28 Ağustos’ta yaparak yazılı açıklama yayımladı. Sürece dair kapsamlı değerlendirmelerin yapıldığı ve yeni aşamanın gereğinine vurgu yapıldığı kaydedilen açıklamada Öcalan’ın “Yaşadığımız sorunun özel bir cerrahi müdahaleyi gerektirecek derecede kangren olduğunu, süreci bu hassasiyetle yürüterek bugüne getirdiklerini; demokratik toplum, barış ve entegrasyonun, bu sürecin üç kilit kavramı olduğunu” ifade ettiği belirtildi.

Ayrıca Öcalan, Rûdaw Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen konferansa gönderdiği mesajda “Türkiye’deki bu süreç başarıya ulaşırsa bütün Ortadoğu’nun kaderi değişecek. Bütün Kürtleri demokratik zeminde buluşmaya ve birlik olmaya çağırıyorum” dedi.

Salih Müslim’de bağımsızlık çıkışı

Eski Demokratik Birlik Partisi (PYD/ Eş Başkanı ve Başkanlık Konseyi üyesi Salih Müslim, 2 Eylül’deki röportajında “Yeni Suriye hükümeti ademi merkeziyetçiliği tanımayı reddederse, bağımsızlık talep etmek zorunda kalacağız” dedi.

SDG’nin dağıtılmasının da kabul edilemeyeceğini vurgulayan Müslim, “Bölgemizin kendi kuvvetlerimiz tarafından korunması gerekiyor; SDG’nin kuruluş amacı da budur” ifadelerini kullandı. Merkeziyetçi bir sisteme geri dönmeyeceklerini belirten Müslim, özerklik, federalizm ya da konfederasyon gibi modellerin tek geçerli yol olduğunu ifade etti.

Müslim, Türkiye’ye de mesaj vererek, “Türkiye, hem kendi ülkesinde barış talep edip hem de Batı Kürdistan’daki Kürtleri tehdit edemez. Biz Kürtler Türkiye’ye düşman olmadık, Türkiye ile sorunumuz yok” dedi.

Bahçeli’den SDG’ye “askeri müdahale” tehdidi

Devlet Bahçeli yazılı açıklama yaparak, PKK’nın silah yakması için “Temkinli iyimserliğimizi günlendirdi” dedi. Bahçeli, SDG ve YPG’nin Öcalan’ın çağrısından muaf olmadığını vurgulayarak “SDG/YPG’nin Suriye yönetimi ile 10 Mart 2025 tarihinde imzaladığı mutabakat zaptına riayet ve gereğini harfiyen yapması, aksi halde Ankara ile Şam’ın ortak iradesiyle askeri müdahalenin kaçınılmaz hale geleceği herkesçe bilinmelidir” ifadelerini kullandı.

Bahçeli, 12 Eylül’deki açıklamalarında da Öcalan’ın 27 Şubat çağrısını sahiplenerek “Barış tek kanatlı bir kuş değildir. Barışı uçurabilmek için ikinci kanadının da olması gerekiyor. Barışın tek kanadı Öcalan tarafından gerçekleştirilmiştir. Şimdi beraberce yaşayabilmenin şartlarının neler olması gerektiği aşamasına gelinmiştir” dedi. Ayrıca Bahçeli, yerlerine kayyum atanan belediye başkanları Ahmet Türk ve Ahmet Özer’in görevine dönmesi gerektiğini söyledi.

Umut hakkı Avrupa Konseyi’nin gündeminde

Altı yıl aradan sonra ilk kez 15 Eylül’de Öcalan avukatlarıyla görüştü. Bahçeli’nin 22 Ekim 2024’te dillendirmesiyle süreçte tartışılan “umut hakkı”nı Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 17 Eylül’de gündemine aldı. Türkiye’nin daha önce Komite’ye “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile ilgili sunduğu eylem planında” Öcalan’ı umut hakkından muaf tuttuğuna tekrarlamasına rağmen, Türkiye’ye Haziran 2026’ya kadar süre tanındı. Komite, Milli Birlik, Dayanışma ve Kardeşlik Komisyonu’na da atıfta bulunarak, düzenleme yapılmasını istedi.

Şara’ya göre adem-i merkeziyetçilik, bölünme girişimi

Suriye’nin geçici Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara “adem-i merkeziyetçilik” tartışmalarına 23 Eylül’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kapsamında düzenlenen Concordia Zirvesi’nde yanıt verdi. Şara, SDG’nin öne sürdüğü adem-i merkeziyetçilik projesini “bölünme girişimi” olarak nitelendirdi ve “Suriye’nin kuzeydoğusunda SDG benzeri bir yapının sürdürülmesi Irak ve Türkiye’yi de risklere maruz bırakacaktır” dedi.

10 Mart’ta anlaşmaya varılan konularda da gecikmeler yaşandığını söyleyen Şara, “örgütün bazı üyelerinin kontrol edilemediğini” söyleyerek, “Adem-i merkeziyetçilik, aslında bölünme anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.

“Komisyon Öcalan’ı dinlesin” tartışması başladı

DEM Parti’nin komisyondaki üyeleri, sürecin başarıyla sonuçlanması için komisyonun Öcalan’ı dinlemesinin şart olduğu yönünde açıklama yaptı. 25 Eylül’deki yazılı açıklamada sürecin birinci aşamasının bittiği, ikinci aşamanın gereği olarak yeni yasama yılında yasal düzenlemelerle somut adımlar atılması için de çağrı yapıldı.

Komisyonun Öcalan’ı dinlemesi tartışmaları iki ay boyunca sürerken MHP destekledi, AKP renk vermedi, CHP ise karşı çıktı.

Sürecin yıldönümünde Erdoğan’dan Bahçeli ve DEM Parti’ye teşekkür

Sürecin kamuoyuna yansıyan adımlarının atıldığı 1 Ekim’in yıldönümünde siyasiler arasında yine gündem olan temaslar yaşandı. 1 Ekim 2025’te yeni yasama yılı açılışında TBMM Genel Kurulu’nda konuşan Erdoğan, Bahçeli’ye ve DEM Parti’ye teşekkür etti. Sıkılı yumruklarla çözüm olmayacağını söyleyen Erdoğan “En başından itibaren olumlu bakıyoruz, olumlu bakmak için çaba sarf ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hiçbir dünyevi güç karşısında diz çökmez, boyun eğmez, taviz vermez ve egemenliğini asla pazarlık konusu yapmaz” dedi.

CHP’nin Erdoğan’ı protesto ederek katılmadığı Meclis açılışında, DEM Partililer ile Erdoğan’ın aynı karede yer aldığı anlar çok tartışıldı. Özgür Özel, 3 Ekim’de miting kürsüsünden muhalefete sahip çıktı. Özel “Birileri kendini gayrimeşru görüp, yıllardır elini sıkmadıklarına şimdi çeşitli umutlarla el uzattı diye esas kızılacak dururken, kimse hiçbir günahı olmayan kişilere, partilere, seçmenlerine ağır gelecek sözler, laflar söylemesin” dedi.

MHP ve DEM Parti’den İmralı çağrısı

3 Ekim’de İmralı Heyeti ile dokuzuncu görüşmesinin ardından Öcalan’ın “27 Şubat açıklamasında belirttiğimiz, sürecin gelişmesinin siyasi ve hukuki gerekliliklere bağlı olduğu cümlemizin arkasındayız” dediği aktarıldı.

Yeni yasama yılının ilk grup toplantılarında, 7 Ekim’de MHP ve DEM Parti, komisyon üyelerinin İmralı’ya giderek Öcalan ile görüşmesi için çağrı yaptı. Bahçeli “Mesajlar ilk ağızdan alınmalı ve kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Bunda çekinilecek bir husus görmüyorum” dedi. Tülay Hatimoğulları ise Öcalan’ın “Komisyon gelirse demokratik müzakere sürecini başlatacağım” dediğini aktardı.

Ayrıca Bahçeli, SDG ve YPG’nin Öcalan’ın fesih çağrısına uymadığını söyleyerek “PKK’nın kurucu önderliği SDG/YPG’ye direkt aynı mahiyet ve muhtevada bir çağrıda bulunarak, Şam yönetimiyle imzalanan 10 Mart tarihli mutabakata uyulmasını istemelidir” dedi.

SDG’nin entegrasyonu için temaslar

7 Ekim’de SDG Komutanı Mazlum Abdi ve Suriye’nin geçici Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara üçüncü kez görüştü ve ateşkes, askeri güçlerin birleştirilmesi, anayasa değişikliği, göçmenlerin dönüşü başlıklarını ele aldı. ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın da toplantıya katıldığı belirtildi. Görüşmenin, 10 Mart’ta imzalanan ve SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyonunu öngören anlaşmanın uygulanma sürecini hızlandırma amacı taşıdığı ifade edildi.

16 Ekim’de SDG Komutanı Mazlum Abdi, Kürt güçlerinin Suriye ordusuna “örgütlü biçimde” katılmasını öngören bir mekanizma üzerinde Şam ile prensip anlaşmasına vardıklarını açıkladı. Entegrasyon sürecini yürütmek üzere bir ortak komite kurulduğunu söyleyen Abdi, SDG üye ve komutanlarının Suriye ordusu içinde “saygıdeğer pozisyonlar” alacağını belirtti.

Öcalan “umut hakkı” istedi

Öcalan 13 Ekim’de bir kez daha avukatlarıyla görüştü. Asrın Hukuk Bürosu görüşmeye dair açıklamayı 17 Ekim’de yaptı. Öcalan’ın umut ilkesinin çok önemli olduğunu vurguladığı belirtilen açıklamada, “Devamında doğrudan; ‘Umut ilkesi devletin atması gereken bir adımdır. Bu bagajı kaldırması lazım. Bu, binlerce insanı etkileyen bir meseledir. Nereden bakarsanız bakın bunun kaldırılması gerekir. Hukuk açısından bunun yapılması gerekir. Politika da adalet de bunu gerektiriyor’ diyerek hukukun gereğini öne çıkarmıştır.” ifadelerine yer verildi.

21 Ekim’de DEM Parti, “umut hakkına” dair yasal düzenleme için TBMM’ye kanun teklifi sundu. DEM Parti Milletvekili Nevroz Uysal Aslan imzasıyla sunulan teklifte AİHM kararlarına atıf yapılarak “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasında koşullu salıverme yasağının kaldırılması ve 25. yılda koşullu salıverme imkanının sağlanması” talep edildi.

Beraat kararına rağmen kayyum görevde

Ahmet Türk “örgüt propagandası” iddiasıyla yargılandığı ve Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atanmasına gerekçe yapılan davadan 23 Ekim’de beraat etti. Ancak kayyumun görevine son verilmedi, İçişleri Bakanlığı 5 Kasım’da kayyumun görev süresini iki ay daha uzattı.

PKK Türkiye’den çekilme kararı aldı

Sürecin en önemli eşiklerinden biri 26 Ekim 2025’te ilan edildi. PKK, Barış ve Demokratik Toplum sürecini ikinci aşamaya taşımak için Türkiye’deki tüm güçlerini Irak’ın kuzeyindeki Medya Savunma Alanları’na çektiklerini duyurdu.

25 PKK’lının katıldığı açıklamada 12. Kongre kararlarına bağlılık vurgulanırken “Sürecin gerektirdiği hukuki ve siyasi yaklaşımlar gecikmeden gösterilmelidir” denildi.

Ayrıca “12. Kongre Kararları temelinde planladığı Türkiye sınırları içinde çatışma riski oluşturan ve olası provokasyonlara açık olan Türkiye’deki tüm güçlerimizi Medya Savunma Alanlarına geri çekme işlemini önder Abdullah Öcalan’ın da onayı temelinde gerçekleştirmekteyiz” ifadelerine yer verildi.

Öcalan’dan “Kürt olgusunun Cumhuriyet’in yasallığına dahil edilmesi” çağrısı

30 Ekim’de Erdoğan ile üçüncü kez görüşen İmralı Heyeti “Karşılıklı anlayış ve fikir birliği içinde olduğumuzu memnuniyetle belirtmek isteriz” açıklamasını yaptı. Heyet, 3 Kasım’da ise Öcalan ile 10. görüşmesini gerçekleştirdi.

Görüşmenin ardından Öcalan’ın “Türk-Kürt ilişkisinin bin yıllık iki sütun olarak bugüne geldiğinin tespit edilmesi önemlidir. Kürt olgusunun tüm boyutlarıyla Cumhuriyet’in yasallığına dahil edilmesi ve bunun için güçlü bir geçiş süreci temel alınmalıdır. Bütünsel bir olgu olarak yasallığa geçiş, demokratik Cumhuriyet’in hukuksal temellerini sağlamlaştıracaktır” değerlendirmesini yaptığı paylaşıldı.

AİHM’in Demirtaş kararı kesinleşti

AİHM’in Selahattin Demirtaş hakkındaki ihlal kararı 3 Kasım’da kesinleşti. AİHM, 8 Temmuz 2025’te açıkladığı kararında Demirtaş’ın “Kobani davasındaki tutukluluğunun siyasi saiklerle sürdüğüne” hükmetmiş ve derhal serbest bırakılması gerektiğini belirtmişti. Adalet Bakanlığı ise bu karara 8 Ekim’de, sürenin dolmasına bir gün kala itiraz etmişti.

AİHM Paneli, bu itirazı reddetti. Böylece, Demirtaş hakkındaki AİHM kararı kesin hüküm haline geldi. Avukatları dokuz yıldır Edirne Cezaevi’nde tutulan Demirtaş’ın tahliyesi için başvurdu.

Devlet Bahçeli, 4 Kasım’da grup toplantısının ardından AİHM’in Demirtaş kararının sorulması üzerine “Hukuki yollardan sonuca ulaşmıştır. Tahliyesi Türkiye için hayırlara vesile olacaktır” dedi.

Özgür Özel ise “Dün Selahattin Demirtaş‘ı, Figen Yüksekdağ’ı içeri atmakla övünenlere, Osman Kavala’yı AİHM kararına rağmen içeride tutmakla övünenlere soruyorum. Bugün ‘Hayırlısı bu’ diyorsanız, dönüp de bir özür borcunuz yok mu acaba? Açık söyleyeyim. Bizim de var” diye konuştu. Demirtaş iki lidere de teşekkür ederken “Kimseye özel bir kırgınlığım da küskünlüğüm de yoktur” dedi.

Erdoğan ise 5 Kasım’daki grup toplantısının ardından gazetecilerin Demirtaş sorusunu “Bu ülke yargı ülkesidir. Yargı ne derse ona her zaman uyarız” diye yanıtladı. Erdoğan ayrıca süreçte yeni bir kavşağa ulaşıldığını belirtti ve “Bütün tarafların dinlenmesini, aykırı da olsa farklı fikirlerin dile getirilmesini çok kıymetli buluyoruz” diyerek komisyonun İmralı ziyaretine yeşil ışık yaktı.

PKK Zap’tan çekildi

PKK yöneticisi Duran Kalkan, 12 Kasım’da bir röportajında PKK’nın attığı adımların sürecin ikinci aşaması için gerekli zemini oluşturduğunu söyledi. Kalkan, Öcalan’ın ikinci aşamayı “Kürt sorununun çözümü için gerekli hukuki adımların atılması, demokratik entegrasyon yasalarının, özgürlük yasalarının çıkarılması” olarak tanımladığını hatırlattı. Devam eden süreci “olmazsa olmaz” olarak nitelendiren Kalkan, “Yani bu sürecin başarısı dışında Kürtlerin, Türkiye’nin özgür ve demokratik bir geleceği yok” dedi.

16 Kasım’da ise PKK, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi sınırlarında yer alan Zap kampından çekildiklerini duyurdu. Yapılan açıklamada “Bu yeni adımımızın, Kürt sorununun çözümüne ve Türkiye’nin barışı ve demokratikleşmesine hizmet edeceği inancındayız” denildi.

Bahçeli el yükseltti

MHP lideri Bahçeli, 18 Kasım’daki grup toplantısında yine herkesi şaşırttı, İmralı’ya gitme çağrısını bir adım öteye taşıdı. Abdullah Öcalan’ın sürecin asıl muhataplarından biri olduğunu söyleyen Bahçeli, Meclis’teki komisyona çağrı yaparak “Açık açık söylüyorum, alırım yanıma üç arkadaşımı, kendi imkanlarımızla İmralı’ya gitmekten gocunmam, çekinmem, bir masa etrafında yüz yüze gelmekten de imtina etmem” dedi.

Tuncer Bakırhan, Bahçeli’nin açıklaması için “takdire şayan” diyerek komisyonu cesur olmaya çağırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise “Komisyonun sonraki oturum dahil bundan sonraki süreci de aynı yapıcı, uzlaşmacı temelinde sürdürüleceğine inanıyorum” sözleriyle İmralı ziyareti konusunda topu komisyona attı.

Komisyonun 18 Kasım’daki 17. toplantısında, DEM Parti ve MHP’nin ısrarına rağmen İmralı ziyareti gündeme alınmadı.

Komisyonda İmralı vizesi çıktı

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 21 Kasım’da 18. kez toplanarak komisyon üyelerinden oluşacak bir heyetin PKK lideri Öcalan ile görüşmek üzere İmralı’ya gitmesi kararını nitelikli çoğunluk oyuyla aldı.

CHP İmralı’ya gidilmesini doğru bulmadıkları yönündeki kararını toplantıda açıkladı, heyete üye vermedi. CHP’nin İmralı’ya gitmemesini, eski genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu “Milletimizin CHP’den beklentisi kardeşlik sürecinde öncü olması ve sürece istikamet çizmesidir. Tarihin doğru tarafında yer almak çoğu zaman cesaret ve kararlılık gerektirir” diyerek eleştirdi.

23 Mart’tan bu yana Silivri’de tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu ise “Sürecin iktidar tarafından ciddiye alındığını gösteren demokratikleşme adımları atılmadıkça ve millet sürecin parçası kılınmadıkça, CHP sürece ihtiyatlı tutumunu sürdürerek katkıda bulunmaya devam edecektir” diyerek partisinin kararını destekledi.

DEM Parti’ye yakın çevrelerde CHP’nin kararı eleştirilirken KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat “CHP söylem olarak iktidarın çok önünde, İmralı’ya gitmeme hatasından dönebilir” dedi.

Komisyon üyeleri 24 Kasım’da Öcalan ile görüştü

Komisyon üyeleri DEM Parti’li Gülistan Kılıç Koçyiğit, MHP’li Feti Yıldız ve AKP’li Hüseyin Yayman’dan oluşan heyet 24 Kasım’da İmralı Adası’na gitti. Öcalan ile 2 saat 50 dakikalık bir görüşme tamamlanıp heyet adadan dönene kadar, ziyaret teyit edilmedi, gün boyunca heyetle ilgili haberler yalanlandı. TBMM Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada “Görüşme neticesinde; toplumsal bütünleşme, kardeşliğin pekiştirilmesi ve bölgesel perspektife yönelik sürecin pozitif ilerletilmesi açısından olumlu sonuçlar alınmıştır” denildi.

Rojava’dan İmralı’ya ziyaret talebi

SDG Komutanı Mazlum Abdi, 23 Kasım’daki açıklamalarında, Şam ile askeri konularla ilgili mutabakatın sağlandığını ancak Suriye’nin yönetim şekli ve anayasal haklar konusunda ilerleme sağlanması gerektiğini belirtti. Abdi “Kürtlerin hakları ve diğer bileşenlerin anayasada nasıl yer alacağı henüz kalmış. Bunlar olmadan da genel bir anlaşmanın olması mümkün değil” dedi.

SDG’nin Suriye’deki en büyük örgütlü güç olduğunu ifade eden Abdi, “Bu nedenle Suriye ordusuna da düzenli bir şekilde katılması gerekiyor. SDG’nin katılımının Suriye ordusunu güçlendireceğini ve huzur getireceğine inanıyorum. Kimse bundan korkmamalı. Aksine bunu olumlu görmeli” diye konuştu.

Abdi, Türkiye’deki ilerleyen sürece dair de konuştu. Türkiye ile ilişkileri ve aralarında açık kanallar olduğunu söyleyen Abdi, Türkiye’nin endişelerini çözmek istediklerini ve görüşmelerin seviyesinin artmasını istediklerini kaydetti. Kuzey ve Doğu Suriye’nin Türkiye için tehdit olduğu görüşüne katılmayan Abdi, mektup yoluyla Öcalan’ın görüşlerini aldıklarını belirtti. Abdi “Bazı sorunların çözümü noktasında Rojava ve İmralı arasında görüşmeler olmalı. Bu, hem sürece hem de Kuzey ve Doğu Suriye’deki sorunlarının çözümüne olumlu katkı sunacaktır. Türkiye bundan korkmamalı. Bu Türkiye’nin çıkarına olacaktır” dedi.

Erdoğan ve Bahçeli sürece sahip çıkıyor

Erdoğan 29 Kasım’da Numan Kurtulmuş ile bir araya gelerek süreç ve İmralı ziyareti hakkında görüştü. Katıldığı törende Erdoğan, “Hedefe yaklaştıkça süreci rotasından saptırmaya dönük sabotajlar artıyor. Üstesinden geliyoruz” dedi.

1 Aralık’ta kabine toplantısının ardından ise Erdoğan terörün her türüyle mücadelede tarihi başarılar elde ettiklerini söyleyerek “Şimdi bu mücadeleyi taçlandırmak amacıyla hassas bir süreç yönetiyoruz” ifadesini kullandı. 

Devlet Bahçeli de 2 Aralık’taki röportajında Besê Hozat’ın “barış sürecinin başarıya gitmemesi halinde Türkiye’nin karanlık bir gelecekle karşılaşacağı” sözlerini provokasyon olarak değerlendirdi. Sürecin dönüşü olmayan bir aşamaya geldiğini vurgulayan Bahçeli, “Ok yaydan çıkmıştır, gemiler yakılmıştır, kararlığımız aşınmaz ve tartışılmaz düzeydedir” dedi. SDG/YPG’nin 10 Mart mutabakatına uyması çağrısını yineleyen Bahçeli, Kürtlerin terörle bağı olmadığını belirterek suça karışmayan herkesin ailesiyle kucaklaşması gerektiğini söyledi

Öcalan’dan “güçlü irade ve kararlı duruş” vurgusu

İmralı Heyeti’nin Öcalan ile 11. görüşmesi, komisyon üyelerinin ziyaretinden sonra gerçekleşti. 2 Aralık’taki görüşmenin ardından yayımlanan açıklamaya göre Öcalan “İçinde bulunduğumuz geçiş sürecinde özgün ve bütüncül hukuka dayalı bir barış yasasının gerçekleşmesi ile siyasi şiddet ve demokrasi dışı müdahale olgusu Türkiye gündeminden çıkacaktır. Bu süreç, Kürtlerin cumhuriyete hukuk yoluyla katılımını sağlama ve demokratik cumhuriyeti en geniş toplumsal birliktelikle inşa sürecidir. Bu yönde ilerlemekte olan sürece dönük güçlü iradeye ve kararlı duruşa sahip olduğumuzu bir kez daha belirtmek isterim” sözleriyle gelişmeleri değerlendirdi.

Komisyonda özet tutanak krizi

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, komisyon üyelerinin Öcalan ile görüşmesinin ardından ilk toplantısını 4 Aralık’ta yaptı. 19. toplantının ilk oturumunda partilerin komisyona sunacağı raporları üzerine görüşülürken, ikinci oturumda İmralı gündemine geçildi.

Toplantıda komisyonun İmralı ziyaretinin özet tutanağı okundu. DEM Parti, Öcalan’ın görüşlerinin bilinmemesinin süreci sakatlayacağını savundu, CHP tutanakların süzgeçten geçirilmesinin doğru olmadığıni, kaygıları büyüteceğini söyleyerek tepki gösterdi. Numan Kurtulmuş “TBMM’den herhangi bir stenograf görüşmede yer almadı. Ziyaret tamamıyla MİT tarafından organize edildi. Görüşme de MİT koordinatörlüğünde yapıldı” açıklamasını yaptı.

İmralı Heyeti’nden “Barış Yasası” için bir tur daha

DEM Parti İmralı Heyeti, yeniden siyasi parti turlarına başlayarak 12 Aralık’ta Devlet Bahçeli’yi ziyaret etti. Görüşmenin ardından Pervin Buldan “İkinci aşama elbette ‘Barış Yasası’ olmalı” dedi. Bahçeli “Pervin Hanım konuları açıklıkla ifade ettiler, her cümlesine imzamı atıyorum” diyerek destek oldu.

Meclis’te temsil edilen partilerin ardından heyet, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile 23 Aralık’ta ziyaretlerini tamamladı. Mithat Sancar çözüm sürecinde Meclis’in çok önemli bir rol oynayacağını vurgularken, Pervin Buldan “Özellikle barış süreciyle ilgili çıkarılacak yasada nasıl bir hazırlık yapıldığına dair görüşmemiz oldu” dedi.

Şam’dan SDG’ye nihai teklif

Türkiye için çözümün mü düğümün mü merkezi olacağı merak edilen Suriye’de Ahmed eş-Şara liderliğindeki geçici yönetim, SDG’nin devlet yapısına entegrasyonu için 13 maddelik “nihai teklif” olarak tanımlanan yol haritasını resmen SDG’ye iletti. 18 Aralık’ta kamuoyuna yansıyan teklif; SDG’nin Suriye ordusu içinde üç tümen olarak yeniden yapılandırılması, savunma bakan yardımcılığı, içişleri bakan yardımcılığı, genelkurmay başkan yardımcılığı görevlerine ve yaklaşık 70 üst düzey pozisyona SDG’lilerin getirilmesi gibi kritik başlıklar içeriyor.

Ayrıca Şam’a bağlı ordu ve güvenlik birimlerinin kuzeydoğu Suriye’ye girmeyeceğine dair taahhüt maddesi de dikkat çekiyor. Bu düzenleme, SDG’nin fiili özerk kontrolünü büyük ölçüde koruması anlamına geliyor.

SDG Komutanı Mazlum Abdi, 20 Aralık’taki demecinde Şam hükümeti ile diyaloğun alt ve üst düzeyde devam ettiğini söyledi. Abdi, SDG’nin Suriye ordusuna “entegre” olmak yerine orduyu birlikte kurmak istediklerini vurguladı. YPJ’nin Suriye ordusu içinde özerk bir yapıda örgütlenmesini önerdiklerini belirten Abdi, “Kadın konusu bizim için kırmızı çizgi, bu kabul edilmezse entegrasyon zor olur” dedi.

Türkiye için Suriye’de entegrasyon bilmecesi

Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, 20 Aralık’ta Suriye’deki gelişmeleri değerlendirirken, SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyonunun ferdi olarak gerçekleşmesi gerektiğini söyledi. Güler “Birlik olarak değil ferdi olarak entegre olmaları lazım. Aksi halde bunun adı entegrasyon olmaz” dedi. Ayrıca Güler, ABD ile görüş farklılığının azaldığını belirterek “Her türlü gelişmeye karşı planlarımız hazırdır” diye konuştu.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın, 22 Aralık’ta Şam’da Suriyeli yetkililerle görüştü. Gazetecilerin entegrasyon sürecine ilişkin sorusunu yanıtlayan Fidan, “Maalesef çok fazla ilerleme kaydetmeye niyetli olmadıklarını görüyoruz” dedi. Fidan, SDG’nin bazı faaliyetlerini İsrail’le koordinasyon içinde yürüttüğünü belirterek, bunun Şam’la yapılan görüşmelerde “büyük bir engel teşkil ettiğini” söyledi.

Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani de 10 Mart Mutabakatı’nın uygulanmasına ilişkin soruya, “Maalesef SDG’den herhangi bir adım görmedik” yanıtını verdi.

Partiler raporlarını komisyona sundu

Komisyonda bulunan partiler, sürece dair hazırladıkları raporlarını TBMM Başkanlığı’na iletti. TBMM’nin web sitesinde bütün raporlar erişime açıldı. Partilerin raporlarında, pek çok konuda keskin görüş ayrılıkları olması dikkat çekti.

DEM Parti “geçiş hukuku mimarisi” tariflerken, sürecin anayasa değişikliği ile taçlanacağını savundu. Süreçte en radikal tutumu sergileyen MHP, Kürt sorununun varlığını kabul etmedi. CHP geniş bir “Demokratikleşme Paketi” sundu ancak Kürt sorununun çözümü noktasında somut öneriler getirmedi. AKP ise örgütün tasfiyesinin teyidiyle “müstakil ve geçici yasa” önerdi ancak geçmiş dönemin faturasını sahiplenmedi.

Komisyon çalışmalarında sona gelindi

24 Aralık’ta komisyon 2025’in son toplantısını yaptı. Dinleme faaliyetlerini, 24 Kasım’da Öcalan ziyaretiyle tamamlayan komisyon, bugüne kadar 20 toplantıyla, toplumun çok farklı kesimlerinden 135 kişi ve kurumu dinledi. 31 Aralık 2025’e kadar çalışacağı karar altına alınan komisyonun çalışma süresi oy birliğiyle iki ay uzatıldı.

Siyasi partilerin kendi raporlarını sunmasının ardından oluşturulan yazım ekibi, yasal düzenlemelere referans olacak nihai rapor için hazırlıklara başladı. Bu raporun yazılmasıyla birlikte sürecin komisyona düşen payı sona erecek.

Numan Kurtulmuş, 24 Aralık’taki toplantıda herkesin, muhalefet şerhi düşmeksizin kabul ettiği bir raporu sunmak istediklerini söyledi. Gazetecilerin sorusu üzerine ortak raporun Ocak 2026’nın ortasında tamamlanmasını beklediklerini ifade eden Kurtulmuş “Bütün meseleyi bu komisyon çözemez. SDG’ye silah bıraktıracak bu komisyon değil” dedi.

SDG “Anlaştık” diyor, Şam reddediyor

Suriye’de Şam yönetimi ile SDG arasında 10 Mart Mutabakatı’nın süresinin dolacağı 31 Aralık’tan önce, heyetler 25 Aralık’ta son kez masaya oturdu. SDG Komutanı Mazlum Abdi, Suriye hükümetiyle yürütülen müzakerelerde askeri güçlerin entegrasyonu, sınır kapıları ve yeraltı kaynaklarının yönetimi gibi başlıklarda ortak bir anlayışa varıldığını açıkladı.

Öte yandan Suriye Enformasyon Bakanlığı, “SDG’nin hükümet için müzakere edilemez ve uygulanamaz taleplerinde ısrar etmesi nedeniyle iki taraf arasında bir anlaşma sağlanamamıştır. Ayın 28’inde nihai yanıtımızı vereceğiz. Suriye hükümeti ile SDG arasındaki temaslar şu anda askıya alınmıştır” açıklamasını yaptı.

Öcalan’dan SDG’ye mesaj

PKK lideri Öcalan 30 Aralık’ta gönderdiği yeni yıl mesajında SDG ile Şam yönetimi arasındaki anlaşmayı hatırlattı. “10 Mart Mutabakatı’nın uygulanması, süreci rahatlatacak ve hızlandıracaktır” diyen Öcalan, Türkiye’nin bu süreçte kolaylaştırıcı olmasının kritik önemde olduğunu vurguladı.

Medyascope

POLITIKA