yazarlar makaleler
Dicle’nin Sümerlerden bu yana adları!
1/3/2024

Dicle nehrinin ismi, Sümerce ‘İdigna’, Akadca ‘İdiklat’, İbranice ‘Hiddekel’, Farsça ‘Tigra’, Arapca ‘Dijla’, Latince ‘Tigris’ olarak adlandırılmıştır. Dicle nehrinin uzunluğu kaynağından itibaren yaklaşık 1900 km.dir.

Tigris’ten Dicle’ye

Sümerce İdigna veya İdigina Hurrice Aranzah, Akadca İdaqlat, Arapça Dijlah, Süryanice Deqlat, Ermenice Tigris veya daha eski ismiyle Dglat, İbranice Hideqqel HEDDEKEL, Kürtçe Dicle veya Dijla

Kİ-EN-GİR

Eski Sümerliler; topraklarına Ki-En-Gir demiştir. Yani ''Büyük Tanrıların Ülkesi''. Ve tarihte bildiğimiz ilk tanrı panteonunu oluşturmuşlardır.

Mezopotamya ismi; daha sonradan konulmuştur. İki kelimeden oluşmaktadır. Meso ve Potamos kelimelerinden. Antik Yunanca '' İki Nehir Arasında'' anlamına gelmektedir. İsim; Türkçe ve İngilizce'ye buradan geçmiştir.

Mezopotamya için Süryanice, Farsça ve Arapça'da '' iki ırmak arasında'' anlamına gelen kelimeler kullanılmıştır. Bu nehirler; Fırat ve Dicle nehirleridir.

Antik Yunanca: Μεσοποταμία

İngilizce: Mesopotamia

Süryanice: Beyt Nahrin

Farsça: Miyān Rudān

Arapça: Beynel NahreynAnatolia'daki Nehirlerin İsimleri :... Irak'da " Râfideyn " derler Mezopotomya'ya " Irmağın İki Kolu "

Kızılırmak- Ermenice ve Yunanca Alis, Fransızca Halys

Yeşilırmak- Yunanca ve Ermenice İris

Meriç - Yunanca Evros, Ermenice ve Bulgarca Maritsa

Fırat- Ermenice Yeprat , Yunanca Effratis

Murat- Ermenice Aradzani

Dicle- Süryanice Deqlath, Ermenice Dikris/Tigris, Hurrice Aranzah

Aras- Ermenice Araks

Seyhan- Yunanca Saros

Menderes - Yunanca Maindros

Dicle nehrinin ismi, Sümerce ‘İdigna’, Akadca ‘İdiklat’, İbranice ‘Hiddekel’, Farsça ‘Tigra’, Arapca ‘Dijla’, Latince ‘Tigris’ olarak adlandırılmıştır. Dicle nehrinin uzunluğu kaynağından itibaren yaklaşık 1900 km.dir. Dicle, yapısı gereği ve birçok kolları olması nedeniyle Fırat’tan daha çok sele neden olmuştur.

Yıl içinde su seviyesi iki katına kadar artmaktadır. 1954 yılında su seviyesi normalin 5 katına kadar çıkmıştır. Su miktarlarında bu kadar değişiklik olması nedeniyle yaz aylarında Dicle nehri üzerinde diğer nehirlerde pek görülmeyen adacıklar oluşur. Yukarı Mezopotamya’da Dicle, Fırat’tan daha yüksek rakımda olmasına rağmen, güney Irak’ta Dicle’nin yatağı Fırat’tan daha aşağıdır ve iki nehir arasındaki kanallarla su batıdan doğuya doğru akmaktadır.

Dicle, Ongözlü köprü ve kelek

Kelek; keçi ve koyun tulumları nefesle şişirilip yan yana bağlandıktan sonra, üzerine sırıklardan yaklaşık 75’er cm ara ile sağlı sollu kirişler konularak, onun da üstüne ince çubuklar dizerek oluşturulan dört köşe sala verilen isimdir. Kelekin tarihçesi 2500 yıl öncesine, Asurlular’a uzanmaktadır. Kelek Mezopotamya’da özellikle Dicle’de kullanılmıştır....

Asur kabartmanlarında kelek desenleri bulunmaktadır. Aşağı ve Yukarı Mezopotamya’da bulunan şehirlerarasındaki ticari ilişkiler çoğunlukla kelekler sayesinde sağlanmıştır. Kelek sayesinde insanlar Diyarbakır’dan Bağdat’a kadar uzanan nehir yatağında taşımacılık ağı kurmuştur. Türkçe, Arapça ve Kürtçe’de kullanılan Kelek ismi, Aramice ‘kalak’, Asur yazıtlarında ‘kaluka’, Akadlarca ‘kalakku’ olarak adlandırılmıştır.

Kelekin büyüklüğü nehir suyunun azlığına çokluğuna göre değişmektedir. Özellikle bahar mevsiminde suların yükseldiği zamanlarda, Diyarbakır’dan Musul’a kadar 300 tuluma kadar kelek yapılmıştır. Musul’dan aşağı kısımlarda 800-1000 tulumluğa kadar kelek yapılmıştır. Tulumların su üzerinde ancak bir karışlık kadar kısmı suya batar. Suların az olduğu mevsimlerde 150 tulumluk bir keleke 2000-2500 kiloya kadar yük yüklenebilmiştir.

Dicle suyunun bol olduğu mevsimlerde kelek ulaşımı kolay olur. Kelek, suyun hızlı aktığı derin yerlerde kendi etrafında yavaş yavaş dönerek ilerler. Rüzgâr kıyıya doğru iterse yolcular uygun şartları bekler. Uygun hava şartlarında Diyarbakır-Musul arası seyahat 12–15 gün, Bağdat-Musul arasındaki seyahat 3–4 gün sürer.

Kelek üzerinde mal taşındığı için yolcular kereste, hububat ve zahire çuvallarının üstünde yatıp kalkarlar. İhtiyaca göre kamış ve sazlardan kalın bir yatak, bazen bir veya iki oda da yerleştirilmiştir. Keleki idare etmek için, büyüklüğüne göre 2-6 adam gerekir. Kelekin iki küreği vardır. Bu kürekler keleki yürütmek için değil, dümen yerine kullanılmıştır. Kelekler, yolcu ve eşya çıktığı zaman sipariş üzerine yapılmıştır. Bunun başlıca nedeni kelekin su üstünde uzun süre duramamasıdır. Çünkü su seviyesinin üstünde kalan bölümü, güneşin etkisine dayanamaz ve çatlar. Bu nedenle devamlı sulayıp bakmak gerekir. Diğer neden ise, kelek yalnız suyun akıntısıyla akıp gittiği için gittiği yerden geri dönemez. Varılan yerde kelekin ahşap kısmı ucuz bir fiyata satılır; tulumlar çözülür boşaltılır, kurutulur ve böylece kelek, bir iki yıl korunur. Kelekçi bunları bir hayvanla geldiği yere karadan götürür.

Kelek ile yapılan ve asırlar boyu süren kullanım hakkında Osmanlı belgelerinde önemli bilgiler bulunmaktadır. Pek çok batılı seyyah da bu duruma işaret eder. Bu taşımacılık bölge ekonomisi bakımından oldukça önem arz etmişti.

Kaynak: Bilhan Akkaya

Tigris



İÇERİK BAŞLIKLARI
×
 MAKALELER   yazarlar