1.11.2023
Pandemi döneminde yazdığı kadın öykülerinde, insanların kendi içinde saklanan gizli duyguları, yamadıklarını, tercihlerini; sanatçı Sumru Yılmaz, tek kişilik anlatı ve performans oyununu Mordem Sanat’ta sergiledi.
Mümin Ağcakaya
“Yalanlarınız hatalarınız başarılarınız ve doğrularınız vardır. Tercih
ettikleriniz ve edemedikleriniz, çirkinlikleriniz ve güzellikleriniz. Peki
kaçını kabul edebildiniz? Kendinizi üzeri kapalı bir biçimde toplumdan soyutlamaya, ya da bu toplumda var olmaya çalışırken nasıl bir yol tercih ettiniz? Kimsiniz? Ya da sen kimsin? Kimsin sen?” diye sorgulamaya başlayan sanatçı Sumru Yılmaz Pandemi döneminde yazdığı 32 kadın öyküsünden beş karakteri anlatı ve performans oyununu seyirciyle buluşturdu.
Mordem Sanat Merkezinin düzenlediği Solo Fest4 Uluslar arası kültür etkinlikleri kapsamında sergilenen bu oyununu yazıp oynayan sanatçı Sumru Yılmaz Çukurova Üniversitesi Devlet Konsevatuvarından on yıl önce mezun oluyor.
Kadın hikâyelerini ne zaman yazdınız. Bu kadar hikâye ne zaman ortaya çıktı?
Pandemi zamanında çok fazla vaktim vardı. Kadın hikâyeleri yazmaya karar verdim. Tanıdığım, sokakta gördüğüm ya da her hangi bir arkadaşımdı. Hepsini derlemeye almak istemiştim. Pandemi de 32 kadın hikâyesi yazdım. Önce roman olarak çıkarmayı düşünüyordum. Sonra yazdığım otuz iki hikâyeden beş karakteri aldım. Bunlardan bir tiyatro oyunu yaptım. Kadınların oynadığı sekiz kişilik bir oyundu.
Bu sene de Solo Fest 4’de solo oynamam gerekiyordu. Ben de bunu soloya çevirerek, beş kadından beş karakterden oluşan oyunu performans şeklinde göstermek istedim. Oyunumun hazırlanması provalarla birlikte yaklaşık bir buçuk ay sürdü. Bugün de seyirciyle buluştu.
Öykülerde kadının hangi yönlerini ortaya çıkarmak istediniz?
Her insanın içinde olan, sakladığı gizli duyguları, yapabildikleri, yapamadıkları, yaşadıkları, tercih ettikleri, edemedikleri gibi birçok yönünü ortaya çıkartmak istedim. Ben de, bu şekilde performe ederek ortaya koymak istedim. Umarım neye ve nelere dikkat çekmek istediğim seyirciye de geçmiştir.
‘İnsanların kendileriyle yüzleşmelerini istedim’
Bunları performans olarak hazırlamamdaki neden; fazla açık olmayan toplumlarda bunlar hep gizli kalıyor. Her şeyi gizli saklı yapmak zorunda kalıyorlar. İnsanlar kendileriyle yüzleşemiyorlar. Ben de oyunumla insanların kendileriyle yüzleşmelerini istedim. Kendilerini kabul etmelerini, hatalarını sevmelerini, başarılarını da gerçekten tebrik etmelerini, ama maalesef ki toplumda böyle şeyler olmuyor.
Çünkü hata ya da yanlış olarak görülen tercihlerin kime göre neye göre olduğu sorgulanamıyor. Ben her insanı insan olarak kabul etmekteyim. Oyunumuz kimlik arayışı üzerine ama kişinin kendi içindeki kimliği de açığa çıkarması gerekiyor. Kişi kendini toplumdan soyutlamaya çalışırken kendini yeniden ben kimim diye sorgulaması gerekiyor. Burada şu soruyu soruyorum? Sen kimsin?
‘Monologlar hikâyeye dönüştü’
Bu öyküleri yazarken amacım erkek egemenlikte olan bir toplum içinde kadının, yaşadığı durumları dile getirmekti. Bunu monologlar üzerinde nasıl performe edip nasıl karşıya anlatabilirim diye düşündüm. Hem anlatı hem de performans olarak sergilemek istedim. Monologların birleşmesinden ortaya çıkan hikâyelerden bir oyun oldu. İnsanların kendi içinde yaşadığı, toplumda hala yaşanan ve insanların rahatlıkla dile getiremediği, saklı kalması gerekir diye düşündüklerini, açığa çıkartıp seyirciyle buluşturmak istedim.
Tigris
- Sanatçıların 'kötülükleri' iyi eserlerini sevmeye engel mi?
- Diyarbakır Surları'na dair
- Tara Mamedova’nın hüznü, Lîlav
- Moskova Kürt Film Festivali başladı
- Karın altında bereketli bir toprak: Zazaca (Kırmancki)
- Zazaca yayıncılık yok mu oluyor?
- Rojhılatlı Kürt yönetmen BKM'ye açtığı davayı kazandı
- İki “boran” arasında
- Deng dergisi'nin 135. Sayısı Çıktı
- Leyla Bedirhan'ın sanat yaşamının 100. yılı