Türkçe | Kurdî    yazarlar
'Beni öldürseler daha iyiydi'

2025-11-21

Kadınların yaşamını mahveden unutulmuş savaş

Enat, askerler bir pazar sabahı geldiğinde sekiz yaşındaki yeğeniyle evde olduğunu söylüyor.

Etiyopya ordusu, Fano olarak bilinen yerel milisler tarafından başlatılan ve giderek büyüyen bir isyana karşı mücadele kapsamında bu yıl 5 Ocak'ta Amhara bölgesindeki evlerde arama yapıyordu.

21 yaşındaki Enat, Güney Gondar'daki evine üniforma giymiş üç adamın girdiğini ve kendisine ailesinin geçmişi ve çalıştığı birahaneye Fano savaşçılarının gelip gelmediği hakkında sorular sormaya başladığını anlattı.

"Nasıl yalan söyleyebilirdik ki? Gerçeği nasıl gizleyebiliriz?"

'Fano' Amharca bir kelime ve "gönüllü savaşçılar" anlamına geliyor. Enat, Fano'nun bölge halkından oluştuğunu söylüyor.

Ve sonra olaylar hızla kızışmış.

Enat, ailesinin geçmişi hakkında sorular sorduktan sonra askerlerin kendisine hakaret etmeye başladığını, ardından küçük kız ağlamaya başlayınca yeğenini silahla tehdit ettiklerini anlatıyor.

Enat, askerlerden birinin daha sonra yeğeninin gözleri önünde kendisine tecavüz ettiğini, diğerlerinin ise nöbet tuttuğunu söylüyor.

"Bana zarar vermemeleri için onlara yalvardım. Azizlere dua ettim ve onlara yalvardım. Ama bana acımadılar, tecavüz ettiler."

Binlerce tecavüz ve saldırı

Etiyopya'nın en büyük ikinci etnik grubu Amharalara mensup olan Enat, Etiyopya ordusu ile Fano arasındaki çatışmanın Ağustos 2023'te başlamasından bu yana cinsel saldırıya ve tecavüze uğradığına inanılan binlerce kadından biri.

Bölgedeki cinsel şiddet pek belgelenmiş değil, ancak BBC'nin derlediği verilere göre Temmuz 2023 ile Mayıs 2025 arasında sekiz yaşından 65 yaşına kadar binlerce tecavüz vakası yaşandı.

Kısıtlamalar yüzünden bağımsız medya bölgeye giremezken, Kenya'nın başkenti Nairobi'deki BBC ekibi bölgedeki kadın ve doktorlarla konuştu ve krizin insani etkisini gözler önüne serdi.

Çatışma, hükümetin komşu Tigray bölgesindeki iç savaş sırasında ordu saflarında savaşan, Amhara'dakiler de dahil bölgesel silahlı grupları dağıtma girişimiyle başladı.

İnsan hakları gruplarına göre Fano milisleri bu hamleden dolayı ihanete uğradıklarını hissettiler ve özellikle Amhara toplumuna yönelik şiddetin yoğunlaşmasıyla birlikte Tigray ve diğer yerlerden gelebilecek saldırılara karşı savunmasız kalacaklarını düşündüler.

Bunun üzerine Fano, ayaklanma başlatarak büyük kentleri ele geçirdi.

Bölgesel özerklik için mücadele ettiklerini ve topluluklarını Etiyopya hükümetinin koruduğunu iddia ediyorlar.

Fano'yu "radikal etnik-milliyetçiler" olarak niteleyen Etiyopya ordusu, şiddetli bir karşılık verdi.

Çatışmaların başlamasından bu yana her iki taraf da yargısız infazlar, keyfi gözaltılar, zorla yerinden etme, mala zarar verme, yağma ve tecavüz de dahil olmak üzere çok sayıda insan hakları ihlaliyle suçlanıyor.

Uluslararası Af Örgütü'nün de aralarında bulunduğu kuruluşlar, ordunun ihlallerden orantısız bir şekilde sorumlu olduğuna dair kanıtlar olduğunu söylüyor.

Etiyopya'nın diğer bölgelerindeki Amhara halkının da güvenlik güçleri ve diğer silahlı gruplar tarafından kasıtlı olarak hedef alındığı belirtiliyor.

Saldırıya uğramadan önce hiçbir cinsel ilişkiye girmemiş olan Enat, bir gün ailesindeki diğer kadınlar gibi, Ortodoks Hristiyan Kilisesi'nde düzenlenen bir törenle evlenmeyi planlıyordu.

Bu tür evlilikler, çoğunluğu Ortodoks Hristiyan olan Amhara halkının gelenekleri arasında yer alıyor; ancak çiftlerin evlenene kadar "saf" kalmaları ve cinsel temasta bulunmamaları gerekiyor.

Enat "O güne kadar hiçbir erkek tanımamıştım" diyor.

'Ailem beni bilincim kapalı buldu'

Yine Amhara bölgesindeki Batı Gojjam'dan 18 yaşındaki Tigist, saldırıya uğramadan önce ailesinin küçük, geleneksel çay evinde çalışıyordu.

Ocak 2024'te, çay evinin müdavimlerinden olan bir askerin kendisine sarkıntılık ettiğini anlatıyor.

Askeri reddettiğini ve bunun saldırıya yol açtığına inandığını söylüyor.

Aynı akşam işten eve dönerken, kendisini taciz eden de dahil, üç askerin kendisini sokakta pusuya düşürdüğünü ve kaldırımda toplu tecavüze uğradığını belirtiyor.

"Ailem beni yol kenarında baygın halde buldu" diyor.

"Beni kliniğe götürdüler, orada beş gün kaldım."

Tigist, saldırıdan bu yana erkeklerden ve dış dünyadan duyduğu korku nedeniyle evinden çıkamadığını söylüyor.

"Korkumdan işe gidemiyorum... Asker veya başka bir erkek gördüğümde panikleyip saklanıyorum."

Sonunda inzivaya çekilmek ve nişanı bozmak zorunda kaldı.

Başına gelenleri nişanlısına hiç anlatmadığını söylüyor.

Çaresizliğe kapılan Tigist, kendini öldürmeyi denemiş, ancak ailesi tam zamanında müdahale ederek kurtarmıştı. O günden bu yana intiharı düşündüğünü ancak ailesine bir daha buna kalkışmayacağına dair söz verdiğini söylüyor.

'Kadın doğmak iğrenç'

BBC, bölgedeki tüm sağlık kuruluşlarının yaklaşık %4'üne denk gelen 43 sağlık tesisinden ve diğer tıbbi kaynaklardan veri toplayarak, tabloyu ortaya koymaya çalıştı.

Bu kuruluşlara 18 Temmuz 2023 ile Mayıs 2025 tarihleri arasında 2697 tecavüz vakası bildirildi. Vakaların yüzde 45'ini ise 18 yaş altı çocuklar oluşturuyor.

Mağdurların yarısından fazlasında cinsel yolla bulaşan enfeksiyon testleri pozitif çıkarken, birçoğu hamile kaldı ve ciddi psikolojik travma geçirdi.

Ancak cinsel şiddet mağdurlarının çoğu, damgalanma korkusu veya cinsel yolla bulaşan bir hastalığa yakalandıklarını veya hamile kaldıklarını öğrenme korkusu nedeniyle suçu bildirmiyor veya tedavi olmaya çalışmıyor.

Güvenlik endişeleri nedeniyle isminin açıklanmasını istemeyen üst düzey bir sağlık uzmanı, Amhara bölgesindeki kliniklere gelen mağdurların "buzdağının sadece görünen kısmı" olduğunu söylüyor.

Lemlem, cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyona, örneğin HIV'e yakalanmış olabileceğini öğrenmekten korktuğu için tecavüze uğradığını hiç bildirmeyen veya tedaviye başvurmayanlardan biri.

Güney Gondarlı 23 yaşındaki kadın, askerlerin 6 Ocak'ta bir devriye sırasında bilgi istemek için evine girdiğini söylüyor.

İstedikleri bilgiyi vermediği için askerlerden birinin kendisine tecavüz ettiğini anlatıyor.

Lemlem "'Bağırırsan sana bir kurşun yeter' diyerek beni tehdit etti" diyor.

"Bir ay boyunca durmadan ağladım. Yemek yiyemedim. Tek yapabildiğim ağlamaktı. Yürümeye bile dermanım yoktu. Ve ağır hastalandım."

Saldırı nedeniyle kiliseden uzaklaştığını, orada dedikodu konusu olmaktan korktuğunu söylüyor.

"Kadın olarak doğmak iğrenç bir şey. Erkek olsaydım beni dövüp bırakırlardı, hayatımı böyle mahvetmezlerdi."

BBC'nin görüştüğü sağlık görevlileri, çatışmaların başlamasından bu yana tedavi ettikleri cinsel şiddet mağdurlarının sayısında keskin bir artış olduğunu söylüyor.

Bir sağlık görevlisi "Titreyerek geliyorlar, konuşamayacak kadar korkmuş durumdalar" diyor.

Ancak saldırganların isimlerini vermekten çekiniyor ve nadiren adalet arıyorlar. Bunun bir nedeni de çatışmanın hukuk ve düzenin bozulmasına yol açması.

Tıbbi yardıma başvuranların çoğu, bunu hamilelik korkusundan yapıyor.

Bazıları ise saldırıya uğradıktan çok uzun süre sonra tedavi arayışına giriyor ve bu noktada kaptıkları HIV gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı kullandıkları bazı ilaçlar artık etkili olmuyor.

HIV, genellikle temas sonrası profilaksi adı verilen bir tedaviyle önlenebiliyor, ancak bu tedavi yalnızca enfekte biriyle cinsel ilişkiden hemen sonra uygulanırsa işe yarıyor.

Bir diğer sağlık görevlisi ise çatışma nedeniyle ulaşımda yaşanan aksamalar ve yolların kapanması nedeniyle çok sayıda mağdurun tedaviye zamanında ulaşamadığını anlatıyor.

Kıdemli bir sağlık görevlisi de bir halk sağlığı ve sosyal krizin yaklaşmakta olduğundan kaygılandıklarını söylüyor.

Sağlık merkezlerinin topladığı bilgilere göre, "HIV enfeksiyonlarının artabileceğine ve ruh sağlığı ile psikolojik sorunların felaket boyutlarına ulaşabileceğine dair işaretler tespit ettik" deniliyor ve bazı mağdurların intihar girişiminde bulunduğu kaydediliyor.

Etiyopya Sağlık Bakanlığı'nın 2022 yılı rakamlarına göre, bölgede HIV oranı 100 kişide 1,1 civarında ve ulusal ortalamanın üzerinde.

Çatışmada her iki taraftan da saldırılar gerçekleşse de, sağlık görevlileri Fano milislerinden daha çok, Etiyopya ordusu askerlerinin karıştığı vakalarla karşılaştıklarını bildiriyor.

Konuyla ilgili bilgiye erişimi olan ve isminin açıklanmaması koşuluyla konuşmayı kabul eden bir devlet görevlisi de aynı şeyi söylüyor.

Tecavüz olaylarının çoğu, ordu üslerinin yer aldığı ve kontrol ettiği kentsel alanlardan bildirilirken, uzmanlar şehirlerde yaşayan insanların tedaviye daha iyi erişebildiğini, bu nedenle yardım alma ve saldırıları bildirme ihtimallerinin daha yüksek olduğunu belirtiyor.

BBC, milislerin konuşlandığı yerlere erişim kısıtlı olduğundan, Fano savaşçılarının saldırılarına maruz kalan hiçbir mağdurla röportaj yapamadı.

BBC, Etiyopya Savunma Bakanlığı'ndan iddialara yanıt vermesini istedi, ancak aylarca beklememize rağmen bir yanıt alamadık.

BBC'nin bölge yetkililerinden ayrıntılı bilgi alma talepleri de sonuçsuz kaldı.

Fano liderlerinden Asres Mare Damtie, BBC'ye yaptığı açıklamada, kendilerine herhangi bir suçlama yapılmadığını ve suçlulara ölüm de dahil olmak üzere ağır cezalar uyguladıklarını söyledi.

Hükümetin girişimiyle, Bahir Dar Üniversitesi öncülüğünde, Amhara'daki kadınlara yönelik cinsel şiddet konusunda bir araştırma yapılacağı ve sonuçların önümüzdeki aylarda açıklanacağı belirtiliyor.

2021'de Etiyopya ordusu ve o zamanlar Fano'nun dahil olduğu müttefikleri, Tigray savaşındaki davranışları nedeniyle benzer iddialarla karşı karşıya kaldığında, hükümet tecavüzleri kınamış, ancak iddiaları "taraflı ve kusurlu" olarak nitelendirerek reddetmişti

Faillere yönelik bugüne kadar resmi bir işlem yapılmadı.

Uluslararası Af Örgütü, Etiyopya ordusunda süregelen bir cezasızlık geleneği olduğuna inandığı konusunda endişelerini dile getirdi.

Örgütün bölgesel araştırmacısı Haimanot Ashenafi, "Failleri adalete teslim etmek için anlamlı bir çaba yok" diyor.

"Hala mücadele ediyorlar, yaptıklarının hiçbir cezası olmadan oradalar... Bu hayat değiştiren deneyimi yaşayanlar adaleti hak ediyor."

Enat için saldırının sonuçları çok büyük oldu.

Saldırıdan bir ay sonra, saldırının travmasından kurtulmak için köyünden kaçtı.

Daha sonra tecavüz sonucu hamile kaldığını öğrendi.

"Kusmaya başladım" diye hatırlıyor.

Etiyopya'da tecavüze uğrayan bir kadının hamileliğinin 12. haftasına kadar kürtaj yaptırması yasal olsa da, bunu yaptırmayı düşündü ama korktu.

"Tanrı'dan korkuyordum ve anneme acıyordum. Kürtaj sırasında ölürsem ona ne olurdu?"

Üç günlük doğum sancısının ardından Eylül ayının başında bir kız çocuğu dünyaya getirdi.

Başına gelenlere rağmen Enat, bebeği "Tanrı'nın bir hediyesi" olarak görüyor.

Ancak şu anda bir akrabasının yanında yaşıyor ve kızına bakmak zorunda olduğu için çalışamıyor.

Gelecek kaygısı yaşıyor, çocuğuna ve kendisine nasıl bakacağını düşünüyor.

"Eğer buna yaşamak denirse evet, yaşıyorum" diye ekliyor.

BBC Türkçe

KADıN