28.10.2023
Altan: "Türkiye'de 'patron' devlettir. İktidara gelen, devlet hazinesini ele geçirir ve yandaşlarına para dağıtır. Siyaset, devlet hazinesini ele geçirmek için yapılır. İktidar ve taraftarları devlet hazinesini ele geçirdikleri için, muhalefet ve taraftarları da devlet hazinesini ele geçirme ihtimalleri olduğu için bu sisteme karşı çıkmaz."
Gazeteci-Yazar Ahmet Altan, Cumhuriyetin ilan edilmesinin üzerinden 100 yıl geçmesine rağmen Türkiye’de gerçek bir demokrasi yaşanmadığını belirterek, “Demokrasi olmadığı için hukuk da hep sakattı. Benim babam da elli yıl önce yazdığı yazılardan ötürü tutuklanıp hapis yattı.’’ dedi.
Kendisinin de ‘subliminal mesaj’ verdiği iddiasıyla 4,5 yıl hapis yattığını hatırlatan Ahmet Altan, ‘‘Bizi bu “suçtan” tutuklatan adam hâlâ Türkiye’de savcılık yapıyor. Sizce böyle bir adamın savcılık yaptığı bir cumhuriyetin “başarılı” olduğu söylenebilir mi? Almanya’da böyle bir suçlamada bulunan birine savcılık yaptırırlar mı? Almanya’da herhangi biri böyle bir suçlamayla tutuklanabilir mi? Türkiye’de birçok masum insan bugün buna benzer saçma iddialarla hapis yatıyor.’’ ifadelerini kullandı.
‘GELİŞMEMİŞ ÜLKELERİN YAZARLARI SİYASİ SORULARLA KARŞILAŞIR’
Gazeteci ve yazarlara yöneltilen sorulara bakarak bir ülkenin gelişip gelişmediğinin anlanabileceğini belirten Altan, ‘‘Bu, gazetecilerin hatası değildir. Bu, kötü yöneticilerin geri bıraktırdığı ülkelerde yaşayan yazarların ödediği bir bedeldir. Türkiye, Rusya, Suriye gibi ülkelerin yazarları hep siyasi sorularla karşılaşırlar çünkü ülkelerinin ciddi siyasi sorunları vardır.’’ dedi.
15 Temmuz’dan bir gün önce Can Erzincan TV’de katıldığı programda ‘darbe çağrışımıyla subliminal mesaj içeren söylemlerde bulundukları’ iddiasıyla gözaltına alındıktan sonra ‘terör örgütüne üye’ suçlamasıyla 4 yıl 6 ay 21 gün Silivri Cezaevi’nde tutsak edilen gazeteci-yazar Ahmet Altan, Cumhuriyetin 100. Yıldönümü münasebetiyle Süddeutsche Zeitung için bir yazı kaleme aldı.
Ahmet Altan’ın yazısı şöyle:
Süddeutsche Zeitung çalışanı Selçuk beni arayıp “Sizden bir yazı rica ediyoruz” dedikten sonra kısa bir sessizlik oldu, bekledim, Selçuk devam etti, “Acaba 29 Ekim sabahı uyandığınızda ne hissettiğinizi ve ne düşündüğünüzü yazabilir misiniz?”
Güldüm, “Amerikalı bir romancıdan 4 Temmuz Bağımsızlık Gününün sabahı uyandığında ne hissettiğini yazmasını istediniz mi hiç?” dedim.
Selçuk’un da güldüğünü duydum, “Hayır” dedi.
29 Ekim, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun yüzüncü yıldönümü, hiç kimse, bir Alman romancıdan, bir Amerikalıdan, bir Fransızdan böyle bir gün için yazı istemeyi düşünmez.
Bu, gazetecilerin hatası değildir. Bu, kötü yöneticilerin geri bıraktırdığı ülkelerde yaşayan yazarların ödediği bir bedeldir. Türkiye, Rusya, Suriye gibi ülkelerin yazarları hep siyasi sorularla karşılaşırlar çünkü ülkelerinin ciddi siyasi sorunları vardır.
Sadece yazarlarına sorulan sorulara bakarak bir ülkenin gelişip gelişmediğini anlayabilirsiniz.
Aslında “29 Ekim sabahı uyandığında ne hissedeceğini yazsana” derken benim şu soruya cevap vermemi istiyorlar: “Yüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı?”
İzninizle ben bu soruya kendimden bir örnekle cevap vereyim.
Ben 2016 yılında kardeşim Mehmet Altan’la birlikte tutuklandım, yaklaşık 4.5 yıl hapis yattım. Bizim tutuklanma nedenimizi kolayca tahmin edemezsiniz. Savcı, bizim televizyonda yaptığımız bir konuşmayla darbeci subaylara “subliminal mesaj” yolladığımızı iddia ediyordu. Ben, bu “suçtan” tutuklanana kadar, subliminal mesajın ne olduğunu bilmiyordum. Belki siz de bilmiyorsunuzdur.
Subliminal mesaj, insanın bilincinin farkına varamadığı, doğrudan doğruya bilinçaltını etkileyen mesaj demek.
Biz televizyonda bir konuşma yapmışız, Türk ordusunun subaylarının “bilinçaltını” bu konuşmayla etkilemişiz, o subaylar da dayanamamış bizim konuşmamızın ertesi günü darbe girişiminde bulunmuşlar.
Biz konuşmasak, subayların “bilinçaltını” etkilemesek, ertesi gün subaylar darbe girişiminde bulunmayacakmış.
Bizi bu “suçtan” tutuklatan adam hâlâ Türkiye’de savcılık yapıyor.
Sizce böyle bir adamın savcılık yaptığı bir cumhuriyetin “başarılı” olduğu söylenebilir mi? Almanya’da böyle bir suçlamada bulunan birine savcılık yaptırırlar mı? Almanya’da herhangi biri böyle bir suçlamayla tutuklanabilir mi?
Türkiye’de birçok masum insan bugün buna benzer saçma iddialarla hapis yatıyor.
Hukukun bu durumda olduğu bir cumhuriyetin başarılı olduğu elbette söylenemez. Hukukun olmadığı bir ülkede “cumhuriyetin” olması hiçbir anlam taşımaz. Rusya, İran cumhuriyet. İngiltere, Norveç krallık. Hangisinde yaşamak istersiniz?
Bir cumhuriyetin başarılı olması için aynı zamanda demokratik olması gerekir. Türkiye cumhuriyet ama “demokrasisi” yok. Demokrasisi olmayan cumhuriyet “hasta” demektir.
Ama bu yeni bir hastalık değil. Türkiye’de cumhuriyet kurulduğundan beri gerçek bir demokrasi olmadı. Demokrasi olmadığı için hukuk da hep sakattı. Benim babam da elli yıl önce yazdığı yazılardan ötürü tutuklanıp hapis yattı.
‘BUGÜNKÜ YÖNETİM ESKİ VE KRONİK HASTALIĞI AKUT HALİNE GETİRDİ’
Bugünkü yönetim Türkiye’yi hastalandırmadı, “eski ve kronik” bir hastalığı akut hale getirdi. Hastalık bir anlamda metastaz yapıp bütün bünyeyi sardı. Onun için Türkiye’de sancı ve çekilen acılar arttı.
Tabii bu hastalık nedeniyle sadece yöneticileri, siyasetçileri suçlayamayız. Onların demokrasi getirmek gibi bir istekleri zaten yoktu ama bu toplum da demokrasi talep etmedi.
Bir toplum yüzyıl boyunca demokrasi olmadan yönetiliyorsa o toplumun demokrasi talebi yok demektir.
KRONOS
- Barış Vakfı'ndan 'Kürt Sorunu İçin Bütünlükçü Barış Yöntemi' raporu
- İsrail’e ticaret devam ediyor…
- Sokakta çalıştırılan çocuk sayısı 50 bine dayandı
- 8 bin 521 tutuklunun tahliyesi engellendi
- Tutuklanan Ahmet Özer'in adı İmralı tutanaklarında nasıl geçiyor?
- Ahmet Özer: Kayyım için altyapı oluşturulmuştur
- PSK 50. Yılı İstanbul’da Coşkuyla Kutlandı
- Çanakkale'de Kürt düğününe ırkçı saldırı
- Gece kulübünde akılalmaz parti: Kafese kadın koyup parayla kırbaçlatmışlar
- İzmir’de PSK’nin 50. Kuruluş Yıldönümü Kutlandı