2025-02-20
Prof. Dr. Mesut Yeğen, “Bölgede değişen koşullar PKK ve devlet tarafından çok sayıda aktörü artık bir çözümün kaçınılmazlığını biraz ikna etmiş durumda” dedi.
Yeğen, CHP’nin 2013-2015'tekinden kısmen farklı bir tutum içinde olduğunu belirterek, “Kısmen pozitif tutum almış olmakla birlikte ne CHP'nin ne de İmamoğlu'nun çok büyük bir hazırlığı olduğunu zannetmiyorum” yorumunu yaptı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Ekim 2024'te PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik yaptığı açıklama ile başlayan süreç, DEM Parti heyetinin İmralı, siyasi partiler ve Kürdistan Bölgesi’ne yaptığı ziyaretler ile devam ediyor.
Rûdaw TV İstanbul stüdyosunda Hevidar Zana’ya konuk olan Prof. Dr. Mesut Yeğen, süreç hakkında değerlendirmelerde bulundu.
“Bir çözümün eşiğindeyiz”
Prof. Dr. Mesut Yeğen, “Ben de bir çözümün eşiğinde olduğumuzu düşünüyorum. Ancak o çözümün çerçevesini iyi tanımlamak gerekir. Kürt meselesinin genel çözümünün değil ama silahsızlanma boyutunun, hallinin eşiğinde olduğumuzu düşünüyorum” dedi.
Bunun böyle olmasının arkasında iki temel süreç olduğunu belirten Yeğen, şöyle devam etti:
“Birincisi Türkiye 100 senedir neredeyse Kürt meselesini tecrübe ediyor. Bir 40 senedir de PKK silah meselesini tecrübe ediyor ve buraya dair de epey bir birikim oluşturmuş durumda. Daha önce de bu meseleyi çözmek üzere bir takım girişimlerde bulundu. Yani bu meselenin çözülmesi gerektiği konusunda devlette, siyasi aktörlerde bir güçlü fikir mevcut. Ancak işte biliyorsunuz 2015'te çözüm süreci yürümedi.
Şimdi hem bu dediğim birikim var arkamızda ama hem de bölgede değişen koşullar PKK ve devlet tarafından çok sayıda aktörü artık bir çözümün kaçınılmazlığına biraz ikna etmiş durumda.
“Devlet ve PKK büyük riskten kaçınmak için bu fırsatı kullanmaya karar verdiler”
Dolayısıyla Türkiye'nin hem kendi birikimi, Kürt meselesi, deneyimi, oradan çıkardığı sonuçlar ama bundan çok daha önemlisi, bölgenin değişen koşulları PKK ve Türkiye tarafına bir çözümü getirip biraz dayatmış durumda.
Buradan da şu sonucu çıkarabiliriz. Eğer bölgede değişen koşullar olmasaydı, böyle kökten biçimde bu koşullar değişmeseydi, büyük bir ihtimalle biz 2016-2024 arasında yaşadığımız gibi yaşamaya devam edecektik. Ama bölgesel koşullar çok kökten alt üst olduğu için galiba hem devlet hem PKK bunu bir aslında büyük riskten kaçınmak için bir büyük fırsat olarak görmeye ve bu fırsatı kullanmaya karar verdiler.”
“Ne CHP'nin ne de İmamoğlu'nun çok büyük bir hazırlığı yok”
CHP’nin bu süreçte 2013-2015'tekinden kısmen farklı tavır sergilediğini belirten Yeğen, “Yani bir kere ilk çözüm sürecinde mecliste komisyon kurulmuştu. O komisyona CHP üye vermemeyi tercih etmişti. Dolayısıyla ‘bu mesele Meclis’e getirilsin’ denilmesine rağmen aslında CHP sürece katkıda bulunmamıştı. Bu kez CHP farklı bir tutum alacağa benziyor. Yani sürecin karşısında durmayacak gibi görünüyor” dedi.
Prof. Dr. Mesut Yeğen, “Ama böyle bir kısmen pozitif tutum almış olmakla birlikte çözüm meselesi ve Kürt meselesinin genel çözümüne dair ne CHP'nin ne de İmamoğlu'nun çok büyük bir hazırlığı olduğunu zannetmiyorum. Onların endişesi galiba bir kısmıyla şu; Bu eğer bir olumlu istikamette ilerlerse iktidarın lehine bir netice üretebilir. Dolayısıyla bir sonraki seçimlerde yeniden Erdoğan seçilebilir. ‘Şehitlerin kaldırabileceği bir çözüm değil’ gibi söylemlerin daha çok seçmene yönelik retorik işler olduğunu düşünüyorum” diye ekledi.
“CHP'de Kürt meselesinin çözülmesi gerektiğini düşünüyor” diyen Yeğen, “CHP'de aslında bu bölgedeki şartların değiştiğinin farkında ama dediğim üzere bu şekilde çözülürse AK Parti iktidara bir yarar üreteceğini düşünüyorlar. Oradan bir tedirginlik var anladığım kadarıyla” ifadelerini kullandı.
“İmamoğlu daha liberal, Yavaş ise eski MHP’li”
CHP’nin cumhurbaşkanlığı adayları olarak öne çıkan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın sürece yaklaşımını kıyaslayan Prof. Dr. Mesut Yeğen, “İmamoğlu daha liberal, daha özgürlükçü, daha sol değerlere yakın biri. Mansur Yavaş ise bildiğimiz eski MHP'li. Nitekim çözüm sürecine verilen tepkilere baktığımızda da Mansur Yavaş'ın özellikle bu süreç ilk konuşulmaya başladığında verdiği tepkiler çok daha reaksiyonel tepkilerdi. İmamoğlu bu türden bir reaksiyonel tepki almadı” diye konuştu.
Yeğen, “İmamoğlu CHP'si Kürt meselesinde muhakkak daha liberal bir tutum alır. Buna mukabil Mansur Yavaş ise daha bildiğimiz geleneksel devlet çizgisini temsil eder. Ama öte yandan da Kürt meselesinin çözümü yerinden yönetim, ana dilde eğitim meselesine gelirse CHP henüz böyle bir ciddi çalışma yapmış gibi görünmüyor” dedi.
Prof. Dr. Mesut Yeğen, sürecin Rojava boyutu ve PKK’nin silah bırakması ile ilgili tartışmalar hakkında ise yorumu yaptı:
“Rojava'da bir anlaşma olur ve üzerine de Öcalan'ın çağrısıyla PKK silahsızlanacağını ve örgütü feshedeceğini duyurursa arkasından muhakkak bunun bir toplumsal zemine ihtiyaç duyacağını düşünüyorum. O itibarla da daha sivil aktörlerin sahneye çağırılacağını bekliyorum açıkçası. Öbür türlü toplumun neredeyse ortada hiçbir şey yokmuş gibi bir manzara varken böyle bir büyük değişime şu anda hazır olduğunu düşünmüyorum. Toplumun da ikna edilmesi gerekecektir ki zaten çözüm süreci dediğimiz kısmın başlangıç aşamalarının bile bir kısmıyla halledilmesi için bu işlerin Meclis’e taşınması ve tabii ki o taşınmanın da bir tartışmayla beslenmesi gerekiyor. O aşamada dediğimiz üzere sivil aktörler devreye girecektir diye bekliyorum ve ümit ediyorum.”
“Sanıyorum ki Öcalan’ın çağrısı Newroz’da kalmayacak”
“Sanıyorum ki Öcalan’ın çağrısı Newroz’da kalmayacak” diyen Yeğen, DEM Parti heyetinin Kürdistan Bölgesi ziyaretinin ardından bir kez daha İmralı’ya gideceğinin konuşulduğunu hatırlattı.
Yeğen, “Öcalan büyük bir ihtimalle Mart başında bir açıklama yapacaktır. Newroz’a kadar beklenmeyeceğini düşünüyorum ama hani Newroz tabii önemli bir tarihi, sembolik anlamı var” dedi.
“Bölgede işler bir kez daha altüst olmadan hele İran bir karışıklıkla maruz kalmadan devlet açıklamanın yapılmasını istiyor” diyen Prof. Dr. Mesut Yeğen, “Şu anki gelişmeler İsrail merkezde olarak İran'ın sıkıştırılacağına, ABD'nin de buna bir şekilde destek vereceğini işaret ediyor. Ama hani henüz hangi metotla bu sıkıştırmanın yapılacağı çok belli değil. Anladığım kadarıyla ABD daha nükleer görüşmeler üzerinden bir sıkıştırma planlarken İsrail ise bunu da beklememek gerektiğini ve İran'ın bir an önce nükleer kapasitenin arındırılması gerektiği, güç kullanılması gerektiğini düşünüyor” diye konuştu.
Rudaw
POLITIKA