5.02.2024
Bir insan katledildi, hem de Allaha en yakın durduğu bir anda, namaz başında.
Diyarbekirli Ramazan Hoca'dan bahsediyorum.
Solun ve Kürt hareketinin merkezi olarak bilinen seküler bir kentte, Diyarbekir'de 'tarihi Ulu Camii'de yıllarca İslam, Kuran ve ayetler hakkında sohbetler yapmış, kendine özgü yorumuyla tarikatların tepkisini üzerine çekmesine rağmen Diyarbekir'in sembol isimlerinden biri haline gelmiş, sevilmiş, sayılmış Ramazan Hoca.
Kendisini daha rahat hissedebileceğini düsündüğü, Müslüman kardeşlerinin yoğun olarak yaşadığı Fatih'e taşındıktan sonra "medeniyetler şehri İstanbul"da ancak altı ay kadar tahammül etmişler ona.
Sonra bir namaz vakti sırtından bıçaklamışlar, hem de Allaha en yakın durduğu bir anda, namaz başında.
Ramazan Hoca'yı rastgeldikçe izlemeye çalışıyordum. Bir seferinde takipçisinin ısrarla, "Kuran'a göre eşcinsellerin hükmü nedir, yakılmalı mıdır" sorusuna, akıl ve insana kıymayı içine sindirmeyen duyguları ile inancının katı hükmü arasında bir çıkış yolu bulmaya çalıştığı röportajında rastladım ona:
"Evet dediğin doğrudur, önce uyarılmalı, eğer yola gelmiyorsa Allahın emri uygulanmalı; ama bu şeriat hükmüdür. Burası şeriat devleti değil ki, hükmü neye göre vereceksin? Şeriat yoksa hüküm de veremezsin, o yüzden bu hüküm geçersizdir."
Bu cinayetten ölümcül bir yara almadan kurtulabilseydi, şeriat hükmünün geçersiz olup olmaması" konusunda ne düşünürdü bilemiyorum, ama o hükmün her durumda geçerli olduğuna inanan birileri var bu ülkede.
İşte o hükme göre katledildi Ramazan Hoca. İkaz edildi, tehdit edildi ve sonunda infaz edildi. Hem de Allaha en yakın durduğu bir anda, namaz başında, bir Müslümanın hançeriyle...
Lanet olsun!
Yazarın Facebook sayfasından
- Bitlis vilayetindeki Nakşi Şeyhlerin Ermeni, Êzdî ve Kızılbaşlara yönelik saldırılardaki rolü
- Ali Bayramoğlu: Cinayet ve hikmet-i hükümet…
- Serbest Ferhan Sindi: IKB’de yeni operasyon beklentisi ve Kürtlerin geleceği
- Sinan Özbek: Irkçılığın en kaba biçimi
- Murad Mıhçı: Soykırıma soykırım diyememek
- Hayko Bağdat: Ermenice hiçbir hayalim yok artık
- Mümtaz’er Türköne: Han-ı Yağma ve Görgüsüzlük
- Umur Talu: Şimdi ben size desem ki!..
- Yıldıray Oğur:Kayyım şampiyonluğa da mı karşı?
- Vahap Coşkun: Garsona Kaba Davranana Güvenme!