4/24/2024
Katliamı yapan katiller, katliamcı ve katil oldukları için seviliyormuş meğer. Devlet o kadar derin değilmiş. Derin olan halkmış, her evde bir beyaz bere varmış. Üstelik barış ve diyalog istemek, yüzleşme ve ortak gelecek talep etmek pahalı bir işmiş.
Bu satırları okuduğunuz saatte 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlanmış, 24 Nisan tarihine gelinmiş olacak. Ermeni soykırımı anma günü…
Bundan 28 yıl önce bugün, 1996 tarihli Agos gazetesinde şöyle yazmıştı Hrant Dink:
“Kim nasıl anlayabilir bunu bilemiyorum ama hem Ermeni olmak, hem Türkiyeli; hem 23 Nisan'ı yaşamak bütün coşkusuyla ve ertesi günün bir parçası olmak bütün hüznüyle. Kaç insan bu ikilemi yaşıyordur şu yeryüzünde? Ne anlaması kolay ne de anlatması.
Dilerim kimse de yaşamasın bu ikilemi bir daha. 23 Nisan nasıl daha bir coşkuyla yaşanır? 24 Nisan nasıl hafızalardan sildirilir? Bütün bunlar çözümsüz sorular değil aslında. 23 Nisan bütün çocukların olacaksa eğer ben derim Ermenistanlı çocukların da olsun bir biçimiyle. Çağırın onları da bu kutlamalara. Barıştırın çocukları birbirleriyle, tanıştırın. Sadece 23 Nisan da olmasın 24 Nisan'ı da katın içine…”
Belki de yaşlanıyorumdur. 24 Nisan yazısı yazmak, soykırımın fenalığını, yüzleşmenin kıymetini anlatmak istemiyorum artık. Hrant Dink’in açtığı barış ve diyalog yoluna ikna olmuş gençlerdik bizler. Onu barbarca katletmelerine rağmen bir avuç Ermeni ve Hrant’ın arkadaşları olarak bu mücadelenin peşini hiç bırakmadık. En güzellerimiz, en korkusuzlarımız, en samimi olanlarımız davrandılar. Hiç yorulmadık, anlatmaya devam ettik gerçekleri. Gerçek bilinirse insanlık vicdanı kötülüğü durdurur diye inandık.
Öyle değilmiş…
Gerçek biliniyormuş. Katliamı yapan katiller, katliamcı ve katil oldukları için seviliyormuş meğer. Devlet o kadar derin değilmiş. Derin olan halkmış, her evde bir beyaz bere varmış. Küçücük Ermenistan’ı SİHA’larla, uçaklarla ve kollarında Talat Paşa armalarıyla vurduklarında, iki jenerasyon genci daha katlettiklerinde, Agos gazetesinin önünde beyaz bere ve kornalarla tezahürat yapanların memleketiymiş Türkiye. Hrant Dink’in cenazesinde en önde saf tutup “Azeri askerinin ayağına taş deymesin” diye twit atanların hep çoğunluk olacağı bir yermiş Türkiye. Seve seve yine yaparlarmış.
Üstelik barış ve diyalog istemek, yüzleşme ve ortak gelecek talep etmek pahalı bir işmiş. Hrant Abi katledileli 18 yıl oldu. Onun ardından direnenlerin çoğu memlekette barınamadı bile. Ben Berlin’deyim, Garo Washington’da, Sayat Amsterdam’da. Çiğdem Silivri’de, Tamar, Sibil, Alex, Özlem hep başka diyarlarda artık.
Ermenice hiçbir hayalim yok artık ülkem için.
23 Nisan hepimize kutlu olsun.
24 Nisan bize kalsın.
***
DÜNYA ERMENİLERİ BERLİN'DE BULUŞTU
Berlin’de Ararat Kollektifi adiyla örgütlenen bir kültür merkezi (Cafe Arakil) açıldı. İnisiyatfi kuranlar, dünyanın her yerinden Berlin’e yolu düşmüş pırıl pırıl Ermeni gençleri. Bu girişimi tüm kalbimle destekliyorum. Birlikte etkinlikler düzenliyoruz. En son dünyaca ünlü Ermeni yönetmen Atom Egoyan’ın da ziyaret ettiği inisiyatif bu yıl uluslararası bir soykırım anması organize etti. ATİK (Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu) bu sempozyuma büyük katkı sundu. ATİK sözcüsü açılışta oldukça çarpıcı bir konuşma yaptı. Etkinlikte Rojava’daki devrimci Ermenileri konu alan yeni film “Lusine”nin fragmanı yayınlandı. Bu film hakkında daha uzun yazacağım sizlere.
Ayrıca “Devam Eden Ermeni Direnişi: Artsakh, Rojava ve Diaspora” başlıklı bir oturum düzenlendi.
Katılımcılar; Yerazad Koalisyonu (ABD/Kaplumbağa Adası), Nubar Ozanyan Kültür Merkezi (Rojava, Kuzeydoğu Suriye), Nor Zartonk (İstanbul, Türkiye), Karena Avedissian, araştırmacı (Erivan, Ermenistan), Charjoum (Paris, Fransa), Zırh Koalisyonu (New York, ABD/Kaplumbağa Adası), Ararat Kolektifi (Berlin, Almanya) oldu.
Artı Gerçek
- Yıldıray Oğur: Bu normalleşmeyi nereden hatırlıyoruz?
- Alper Görmüş: Erdoğan bunu çok iyi biliyor ve kullanıyor
- Özgür Amed: Emine Şenyaşar 'olayı' ve mücadelesi
- Mikail Aslan: Rüyam devam ediyor
- Mahmut Özdemirkol: “Vatandaş Türkçe Konuş” dayatmasından Arapça tabela yasağına
- Bitlis vilayetindeki Nakşi Şeyhlerin Ermeni, Êzdî ve Kızılbaşlara yönelik saldırılardaki rolü
- Ali Bayramoğlu: Cinayet ve hikmet-i hükümet…
- Serbest Ferhan Sindi: IKB’de yeni operasyon beklentisi ve Kürtlerin geleceği
- Sinan Özbek: Irkçılığın en kaba biçimi
- Murad Mıhçı: Soykırıma soykırım diyememek