yazarlar makaleler
Vahap Coşkun: Sahne Işıkları
12/31/2023

2023, iktidarın gücünü tahkim ettiği ve arada sırada bazı itiş-kakışlar olsa da birlikteliğini koruduğu, buna mukabil muhalefetin zayıfladığı ve birliğini kaybettiği bir yıl oldu. Mevcut manzara, 2024’ün muhalefet için çok daha zorlu geçeceğine işaret ediyor. 31 Mart akşamı kartlar yeniden dağıtılacak ve bazıları oyundan düşecek bazıları da oyuna girecek. Siyaset sahnesinin ışıkları kimilerini görünmez kılarken kimilerini de parlatacak.

2023, Türkiye için çok zor bir yıl oldu. 6 Şubat’ta 11 şehrimizde, kelimenin ilk anlamıyla, yer yerinden oynadı. Binalar, köprüler yıkıldı, bazı şehirlerimiz tümüyle yerle yeksan oldu. Deprem, öncesi ve sonrasıyla, bir deprem ülkesi olan Türkiye’nin bu gerçeğe gözünü sımsıkı kapattığını, tarihinden ders çıkarmadığını ve gerekli hazırlıkları yapmadığını bir kez daha ortaya koydu. Sağlıklı bir şehirleşmenin icaplarına sırt çevirmek ve alınması lazım gelen bilimsel tedbirleri siyasi ayak oyunlarıyla etkisiz kılmak, memlekete hem manevi hem de maddi açıdan ağır bir bedel ödetti.

Mayıs 2023 seçimleri de depremin gölgesi altında yapıldı. 2019 yerel seçimlerinde büyük şehirlerde ortaya çıkan resmin ardından, muhalif seçmenlerde iktidarın değişebileceğine dair kanaat güçlenmişti. Çünkü 2019’dan sonra da işler iktidar adına iyiye gitmemişti; ekonomi dibe vurmuştu, hukukun nefesi çıkmıyordu, özgürlükler de can çekişiyordu. Zaten son derce olumsuz olan bu tabloya bir de depremin yarattığı tahribat eklenmişti. Dolayısıyla muhalif cenah, seçmenin iktidarı cezalandıracağından ve uzun bir aradan sonra muhalefeti işbaşına getireceğinden emindi.

Ne var ki muhalefet umduğunu bulamadı. Hem Meclis hem de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde başarıya ulaşan iktidar oldu. Erdoğan, üçüncü kez halk tarafından cumhurbaşkanlığına seçildi, liderlik ettiği Cumhur İttifakı da, Meclis’te Millet İttifakı’ndan daha fazla sandalye kazandı. 21 yılın getirdiği yıpranmışlığa rağmen iktidar, seçmenden beş yıllık bir vize daha aldı.

Seçimlerin ertesinde Erdoğan, iki adım attı: İlkin, partisinin önüne hemen 2024 yerel seçimlerini hedef olarak koydu. İstanbul seçimleri özellikle önemli, zira buradan çıkacak neticenin Türkiye’nin yakın dönem siyasetini şekillendirecek bir etkisi olacak. Erdoğan bu nedenle, daha 28 Mayıs akşamı, İstanbul’un CHP’den tekrardan AK Parti’ye geçmesi için bütün güçlerin seferber edileceğini gösterdi.

İkincisi, Erdoğan kabine tercihiyle seçimden önceki çizgisinden farklılaştı. Bilhassa ekonomide ve dış politikadaki aktör ve söylem değişikliğiyle, bu alanlarda rasyonelleşme yönünde sinyaller verdi. O rasyonelleşme rüzgârları henüz iç siyaset ve hukuk limanlarına uğramamış olsa da, seçim sonrasında kısa sürede adapte oldu, hızla mesafe kat etmeye ve seçimin şokunu daha üstünden atamamış olan muhalefetle arasını açmaya başladı.

Eski Tas Eski Hamam

Muhalefet ise seçimden sonra tam bir krize girdi. Kazanılması en muhtemel seçimin türlü yanlışlıklar (yıpranmış aday, strateji yoksunluğu, ittifak içi çatışmalar, söylem gelgitleri vb.) sonucunda kaybedilmesi, muhalif seçmenlerde büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Altılı Masa’nın liderlerinin feci tablonun sorumluluğunu yüklenmemeleri, hüsranın sebebi olarak hep kendileri dışındakileri adres göstermeleri ve eski tas eski hamam yola devam etmek istemeleri, muhalefet sokağındaki öfkeyi ve ümitsizliği büyüttü. Muhalefetin üzerine bir süre adeta ölü toprağı atılmış gibi oldu.

Lakin her ne kadar muhalefet liderleri hiçbir şey olmamış gibi işlerini sürdürmek isteseler de, siyasette çok şey olmuştu ve o şeylerin muhalefette bir değişikliği tetiklemesi kaçınılmazdı. Değişim dalgası önce CHP kıyılarını vurdu. Cumhurbaşkanlığı seçimleri Kılıçdaroğlu’nun elinde kalan “tek kurşun” idi, onunla ya geçmiş bütün hüsranlarını unutturacak şanlı bir zafer tadacak ya da siyasete veda edecekti. Başka bir seçenek yoktu. Ama Kılıçdaroğlu o tek kurşunu boşa harcamasına rağmen koltuğunda kalmakta ısrar etti. Bu, siyasi akılla bağdaştırılamayacak bir tavırdı, nitekim delegeler buna “dur” dediler ve CHP’de 13 yıllık Kılıçdaroğlu dönemini bitirdiler.

İYİ Parti’de yerinde kalan Akşener parti yönetimini yeniledi. Ancak seçimde alınan acı yenilgi, halı altına süpürülmüş kimi hesapları gün yüzüne çıkarttı. Bir fırtına koptu İYİ Parti’de, iddialar havada uçuştu, Akşener’e en sadık olanların ağzından dudak uçuklatan ithamlar döküldü. Adıyla tamamen zıt bir ruh hali kapladı İYİ Parti’yi, bu atmosferde birçok kişi partinin şeffaflıktan yoksun olmasını ve söyleminin giderek daralmasını gerekçe göstererek parti ile yollarını ayırdı.

Akşener, bu arada radikal bir karar kaldı: İYİ Parti adına ittifak siyasetinin nihayete erdiğini ve her şehirde kendi adaylarıyla yarışacaklarını açıkladı. Altılı Masa’nın bağlarından kurtulan ve “müstakil ve hür” sıfatlarına yapışan Akşener, muhalefete yönelttiği eleştiri oklarının uçlarını sivriltti. Daha düne kadar kader birliği yaptığı partilerle ipleri kopardı, büyük bir şevkle kefil olduğu belediye başkanlarını tefe koydu. Merkez olma iddiasını da fiilen rafa kaldırdı ve daha iyi bildiği, alışık olduğu milliyetçi sulara daldı.

Altılı Masa, seçimlerden sonra tamamen dağıldı. CHP tabanı, dindar-muhafazakâr partilerle (SP, GP ve DEVA) ittifak kurulmasını zaten içine pek sindirememişti. Seçimde beklenen de olmayınca, bu rahatsızlık sert bir şekilde dışa vuruldu; CHP’nin bu partilerle işbirliği yapma imkânı kalmadı. İYİ Parti, zaten hiçbir ittifakın parçası olmayacağını duyurdu. Dindar-muhafazakâr seçmenlere seslenen partiler de, kendi aralarında bir güç birliği ya da seçim ortaklığı oluşturamadılar. Böylece 2019’da başlayan ve 2023’te genişleyen muhalefetin ittifak modeli bütünüyle çöktü.

Büyü Bozumu

HDP/DEM, 2023’ün en büyük kaybedenlerinden biri oldu. Yüzde 10’un altına düştü DEM. Hiçbir ittifak ile siyaseten kendisine alan açacak veya kazanım sağlayacak bir ilişki kuramadı, yüzde 10’luk kitlesinin taleplerini siyasetin gündemine taşıyamadı. Seçimlerden önce kendisine duruşuyla kralı tayin edecek kadar güçlü bir aktör gözüyle bakılırken, seçimlerden sonra adı kaybetmekle bir tutulur oldu.

7 Haziran 2015 büyüsünün bozulması ve ardı ardına girilen seçimlerden algı, güç ve iddia kaybıyla çıkılması DEM’de bir değişikliği zaruri kıldı. Partinin eş genel başkanları, tüzüğü, ismi ve yönetimi değişti. Fakat daha mühimi, partinin 2015’ten beri takip ettiği siyasi güzergâhın değişme emaresi göstermesi. Zira DEM, 2015 sonrasında esas olarak “iktidara kaybettirme, muhalefetin yanında durma” olarak özetlenebilecek bir siyaset izledi. Eş Genel Başkan Tuncer Bakırhan, son söyleşisinde, artık bu siyaseti terk edeceklerinin altını çizdi:

“Eskisi gibi iktidara kaybettirme ve karşısında kim olduğuna bakılmaksızın ona oy veren bu yöntemi artık değiştiriyoruz. O gün koşullar öyle gerektiriyordu işte baskıcı, reddeden iktidara ders vermek gerekiyordu sandıkta dedik, verdik. 20 yıldır, 25 yıldır yönettiği belediyeleri kaybetti. Bugün koşullar farklı. Bugün artık emekçiler, Kürtler, yoksullar, Aleviler, kadınlar yaşadıkları kentleri yönetmek istiyorlar. Biz artık iki blok arasında sürekli her seçimde birisine taraf olma durumunda değiliz. Biz demokrasi mücadelesi yürütüyoruz ve büyük bedeller ödüyoruz. Böyle haksızlığın ve hukuksuzluğun olduğu bir ülkede biz iki tane müteahhit arasında, birbirine benzer iki belediye anlayışı arasında taraf olmayız.”

Hülasa 2023, iktidarın gücünü tahkim ettiği ve arada sırada bazı itiş-kakışlar olsa da birlikteliğini koruduğu, buna mukabil muhalefetin zayıfladığı ve birliğini kaybettiği bir yıl oldu. Muhalefetin dağılması ve her bir muhalif partinin yeni bir yol, yeni bir siyaset tarzı arayışı, siyasi dengelere doğrudan tesir edecek. Mevcut manzara, dinamiklerin iktidar lehine işlediğine ve 2024’ün muhalefet için çok daha zorlu geçeceğine işaret ediyor.

Ancak seçimlere daha üç ay var; uzun bir süre, hele Türkiye’de! Bu süre zarfında muhalefet toparlanabilir mi toparlanamaz mı bilinmez. Ama her halükârda 31 Mart akşamı kartlar yeniden dağıtılacak ve doğal olarak bazıları oyundan düşecek bazıları da oyuna girecek. Siyaset sahnesinin ışıkları kimilerini görünmez kılarken kimilerini de parlatacak.

Herkese sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir yıl dilerim…

Perspektif


İÇERİK BAŞLIKLARI
×
 MAKALELER   yazarlar