yazarlar makaleler
Mehmet Ocaktan: Yeter ki iktidarımıza halel gelmesin
3/22/2024

ksuzluğa mutlaka bir fetva bulurlar…

Mesela şu anda Gazze’de insanlık soykırımla yok edilirken, ‘utanç gemileri’ İsrail’e demir-çelik, dikenli tel ve her türlü ticari malı taşımaya devam ediyor. Bu utanç gemileri Türkiye’de yaşayan herkesin yüreğini yakıyor, özellikle de yıllarca Filistin davasının savunucusu olan dindar insanları derinden yaralıyor, buna inanıyorum.

Ama ne hikmetse bu insanlar, aynı inanç ikliminde yer aldıkları Gazze’deki mazlumlar için seslerini yükseltemiyorlar.

Peki neden?

Çünkü ruhlarını kaybettiler, eğer İsrail’e destek veren iktidarı eleştirirlerse, çok yürekten katılmasalar da “Ya iktidarımızı kaybedersek…” endişesiyle bu utanca rıza gösteriyorlar.

İnanıyorum ki dindar-muhafazakar kesimler aslında yolsuzluk algısının bu kadar ayyuka çıkmasından, yozlaşmanın ve ahlaki çürümesinin derinleşmesinden fevkalade rahatsızdırlar ama ruhlarını kaybettikleri için ve “Aman iktidarımıza bir şey olmasın” endişesiyle en küçük bir itiraz sesi bile yükseltemiyorlar, çünkü ruhlarını kaybettiler…

Oysa bütün Müslümanlar bilir ki kötülüğe karşı direnmek ve eylemlilik göstermek erdemli olmanın en temel göstergesidir. Bu konuda Hz. Peygamber’in sözleri son derece açık ve nettir: “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki bu imanın en zayıf derecesidir.”

Kabul edelim ki dindar-muhafazakar kesimler bütün iyi niyetlerine rağmen, siyaseti ve liderlerini kutsallaştırdıkları için ne yazık ki ahlak sınavını kaybettiler.

Hakkaniyetli olmak açısından hemen belirtelim, elbette insanlar kendilerine yakın buldukları AK Parti’yi tutabilirler, bu onların en demokratik hakkı. Ama olumsuzluklara rıza göstermenin dini bir gerekçesi olamaz.

Esasen eleştiri iktidarları zayıflatmaz, tam aksine güçlendirir. Keşke iktidara gönül veren özellikle dindar-muhafazakar kesimler yolsuzluklara, hukuksuzluklara ve Türkiye’yi yoksulluğa mahkum eden akıl dışı ekonomik uygulamalara karşı seslerini yükselterek sandıkta uyarabilseler. Eğer bu ikazı yapabilirlerse görecekler ki bu aynı zamanda AK Parti’nin de kendi asli politikalarına dönmesinin yolunu açacaktır.

Kuşkusuz bu söylediklerimiz sadece bir temenniden ibaret, maalesef insanlar, ahlaki anlamda yaşanan bu derin savrulmanın hayırlı sonuçlar üretmeyeceğini görmelerine rağmen, hamasetin büyüsüne kapılıp gerçeklere gözlerini kapamayı tercih ediyorlar.

Karar

İÇERİK BAŞLIKLARI
×
 MAKALELER   yazarlar