yazarlar makaleler
Arslan Özdemir: “Kızıl Goncalar” sosyolojik bir gerçekliktir
1/9/2024

Tarikatlarda kadına yönelik baskılar, kadınların insan haklarını ihlal eder. Bu baskılar, kadınların özgürlüklerini ve bağımsızlıklarını kısıtlar. Ayrıca, kadınların fiziksel ve psikolojik sağlığını olumsuz etkiler.

Kızıl Goncalar” sosyolojik bir gerçekliktir

“Kızıl goncanın sosyolojik önemi, bir sosyal hareketin sembolü olarak güçlü bir mesaj iletme yeteneğinde yatmaktadır. Kızıl gonca, özgürlük, devrim ve kadın hakları gibi güçlü kavramları temsil eder. Bu çiçek, bu kavramlara olan bağlılığı ifade etmek için sosyal hareketler tarafından kullanılmaktadır. “

Evet, "Kızıl Goncalar" dizisi sosyolojik bir gerçekliktir. Dizi, Türkiye'de yaşayan bir tarikatın içinde yaşayan bir grup kadının hikayesini anlatıyor.

Bu kadınların hayatları, tarikatın katı kuralları ve baskıları altında şekilleniyor. Dizi, tarikat ve cemaatlerin Türkiye'deki etkisini ve bu yapılarda yaşayan kadınların karşı karşıya kaldıkları sorunları ele alıyor.

Farkındalık yarattı

Dizi, yayınlandığı ilk günden itibaren büyük tartışmalara neden oldu. Diziyi eleştirenler, dizinin tarikatlara ve cemaatlere yönelik bir karalama kampanyası olduğunu iddia etti. Dizinin savunucuları ise dizinin, tarikat ve cemaatlerin gerçek yüzünü ortaya koyduğunu savundu.

Dizi, Türkiye'de tarikat ve cemaatlerin etkisine dair bir farkındalık yarattı. Dizi, bu yapılarda yaşayan kadınların karşı karşıya kaldıkları sorunları gündeme getirdi. Dizinin sosyolojik önemi, bu konulardaki tartışmaları ateşlemesinde yatmaktadır.

Dizi, Türkiye'de tarikat ve cemaatler hakkında daha fazla bilgi edinmek ve bu yapılarda yaşayan kadınların sorunlarını anlamak için önemli bir kaynaktır.

Tarikat, İslam'da Allah'a ulaşmak için benimsenen usul, tutulan yol anlamına gelir. Tasavvuftaki "tarikat" kavramı, İslam'ın zâhir ve bâtın hükümleri çerçevesinde yaşanan mânevî ve derunî hayat tarzı olarak tanımlanabilir.

Zikir, ibadet...

İslamiyet'in özünde tarikat anlayışının olup olmadığı konusunda farklı görüşler vardır. Bazı İslam alimleri, tarikatların İslam'ın özünde yer aldığını savunur. Bu alimler, tarikatların, İslam'ın manevi yönünü vurguladığını ve Müslümanların Allah'a daha yakınlaşmalarına yardımcı olduğunu öne sürer.

Diğer bazı İslam alimleri ise tarikatların İslam'ın özünde yer almadığını savunur. Bu alimler, tarikatların, İslam'ın temel öğretilerinden farklı uygulamalara sahip olduğunu öne sürer. Tarikatların İslam'ın özünde yer alıp almadığı konusunda kesin bir yargıya varmak zordur. Ancak, tarikatların İslam dünyasında önemli bir yere sahip olduğu açıktır.

Tarikatlar, genellikle bir mürşit veya şeyhin önderliğindeki topluluklardır. Mürşit veya şeyh, tarikatın öğretilerini ve ritüellerini aktarmakla sorumludur.

Tarikatlarda, müridlerin manevi gelişimini desteklemek için çeşitli uygulamalar yapılır. Bunlar arasında zikir, ibadet, hizmet ve sohbet gibi uygulamalar yer alır.

Tarikatta şeyh, tarikatın kurucusu veya tarikatın öğretilerini ve ritüellerini aktarmakla sorumlu olan kişidir.

Şeyh, genellikle tarikatın manevi lideri olarak kabul edilir. Şeyhliğin İslam'ın özünde yer alıp almadığı konusundaki tartışmalar, günümüzde de devam etmektedir. Bu tartışmalar, İslam'ın manevi yönünü ve şeyhlerin rolünü anlamamız açısından önemlidir.

Şeyhliğin İslam'ın özünde yer almadığını savunan bazı İslam alimleri, şu argümanları öne sürmektedir:

*Kur'an-ı Kerim'de şeyh kelimesi geçmemektedir.

*Peygamber,müritlerine şeyhlik veya mürşitlik gibi bir unvan vermemiştir.

*Şeyhlik, İslam'ın temel öğretilerinden farklı uygulamalara sahiptir.

Şeyhliğin İslam'ın özünde yer aldığını savunan bazı İslam alimleri ise şu argümanları öne sürmektedir:

*Şeyhlik, İslam'ın manevi yönünü vurgulamaktadır.

*Şeyhler, müritlerin manevi gelişimini desteklemek için önemli bir rol oynamaktadır.

*Şeyhler, İslam'ın temel öğretilerini müritlerine aktarmaktadır.

Sonuç olarak, şeyhliğin İslam'ın özünde yer alıp almadığı konusunda kesin bir yargıya varmak zordur.

Tarikatlar, türüne ve öğretisine göre değişiklik gösterebilir. Örneğin, bazı tarikatlar, vahdet-i vücûd öğretisini benimserken, bazıları vahdet-i şuhud öğretisini benimser. Bazı tarikatlar, zikir ve ibadete ağırlık verirken, bazıları hizmet ve sohbete ağırlık verir.

Tarikat anlayışında kadın, genellikle erkeğe göre ikincil bir konumdadır. Kadın, tarikatın eril bir yapı olduğunun bir simgesi olarak görülebilir. Tarikatlarda kadına verilen roller, tarikatın türüne ve öğretisine göre değişiklik gösterebilir.

Örneğin, bazı tarikatlarda kadınlar, erkeklerle eşit haklara sahiptir. Ancak, çoğu tarikatta kadınlar, erkeklere göre daha az hakka sahiptir.

*Tarikatlarda kadına verilen rollerden bazıları şunlardır:

*Ev işlerinden sorumlu olmak

*Erkeklere hizmet etmek

*Tarikatın eril hiyerarşik yapısını desteklemek

*Cinselliğini baskılamak

Tarikatlarda kadına yönelik baskılar, çeşitli şekillerde olabilir. Bu baskılar, fiziksel, psikolojik ve duygusal olabilir.

Örneğin, bazı tarikatlarda kadınlar, erkekler tarafından fiziksel şiddete maruz kalabilir. Bazı tarikatlarda ise kadınlar, psikolojik baskıya maruz kalabilir. Bu baskılar, kadınların tarikat içinden ayrılmalarını engellemek için kullanılır.

Tarikatlarda kadına yönelik baskılar, kadınların insan haklarını ihlal eder. Bu baskılar, kadınların özgürlüklerini ve bağımsızlıklarını kısıtlar. Ayrıca, kadınların fiziksel ve psikolojik sağlığını olumsuz etkiler.

Bianet

İÇERİK BAŞLIKLARI
×
 MAKALELER   yazarlar