8/4/2024 1:12:53 PM
Mahmut Bozarslan
Tarih boyunca 73 kez katliama uğradıklarını savunan Ezidiler, Sinjar saldırısını, toplumlarına yönelik 74’üncü katliam olarak tanımlıyor
IŞİD’in Irak’ta Ezidiler'in yaşadığı Sinjar (Şengal) kasabasına düzenlediği saldırının üzerinden 10 yıl geçti. Ezidiler aradan geçen sürede sorunlarının çözülmediğini savunuyor. Hala 3 bine yakın Ezidi’nin kayıp olduğuna dikkat çeken Ezidiler, katliamda sorumluluğu bulunanların yargılanması için uluslararası bir mahkeme kurulması ve Birleşmiş Milletler (BM) koruması istiyor.
2014 yılının Haziran ayında Irak’ın Musul vilayetine saldırarak işgal eden IŞİD, 3 Ağustos'ta Ezidiler'in yoğunlukta olduğu Sinjar kasabasına saldırdı. Ezidiler'in Şengal olarak adlandırdığı kasabayı ve çevresindeki köyleri hedef alan IŞİD, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yaklaşık 5 bin kişiyi öldürdü.
Saldırıların sadece ilk iki gününde 1293 kişi öldürüldü. Örgüt, 6 bin 500’e yakın Ezidi kadını ve çocuğu da “savaş ganimeti” adı altında kaçırdı.
Saldırının ardından Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ve sivil toplum kuruluşlarının yaptığı araştırmalarda, 1500’e yakın Ezidi kadının cinsel saldırıya maruz kaldığı, yaklaşık 400 bin Ezidi'nin göç ettiği belirlendi. Araştırmalarda, öldürülen Ezidiler’in gömüldüğü 50 toplu mezar ortaya çıkarıldı.
2014’te dönemin Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Neçirvan Barzani’nin talimatıyla IŞİD tarafından kaçırılan Ezidiler'i kurtarmak için merkezi Duhok’ta bulunan “Ezidiler'i Kurtarma Ofisi” kuruldu. Ofis yönetimi 6 bin 417 kişinin IŞİD tarafından esir alındığını belgeledi.
Belgelemenin ardından harekete geçen ofis 3 bin 570 kişiyi örgütün elinden kurtardı. Hala 3 bine yakın Ezidi’nin kayıp olduğu belirlenirken, 325 bini aşkın Ezidi IKBY’deki kamplarda yaşıyor.
Ezidiler için BM koruması talebi
IKBY ve sivil toplum kuruluşları, katliamın “soykırım” olarak tanınması için uluslararası alanda çalışmalar yürütüyor.
Son olarak Birleşik Krallık katliamı resmen ‘soykırım’ olarak tanıdı.
Ezidi Kültür Vakfı Türkiye Temsilcisi Gazeteci Eyüp Burç da katliamı soykırım olarak değerlendiriyor. VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Burç, “soykırımın hala sürdüğünü” savundu.
Aradan geçen 10 yılda Ezidiler için değişim olmadığını dile getiren Burç, durumun daha da kötüleştiğini söyledi. Burç, ‘Soykırım nasıl devam ediyor?’ sorusuna şu yanıtı verdi: “Hala yüz binlerce Ezidi, mülteci kamplarında, kendi topraklarından elli, yüz kilometre uzaklıkta, onlarca kampın içinde yaşıyor. Yazın sıcağında, kışın soğuğunda, hastalıklarla boğuşarak yaşıyorlar. Hala büyük bir kısmı yurt dışında kendi ülkelerinin dışında yaşıyor. Şengal'la ilgili hiçbir inşaat projesi hayatta geçmedi. Şengal’in hala yüzde 70’i harap halde. Nüfusun çok az bir kısmı geri gitti. Yani bütün bunların hala dışarıda olması, Şengal'a dair hiçbir taş üstüne taş konulmamış olması, bu soykırımın devam ettiği anlamına geliyor. Soykırım sadece planlı, sistematik, sadece insan öldürmekle açıklanan bir şey değil; 3 bine yakın insanımız hala kayıp. Toplu mezarların hepsi daha açılmış değil. Savaş tazminatı ödenmiş değil” dedi.
2020 yılında imzalanan Şengal anlaşmasının uygulanmadığına vurgu yapan Burç, “Şengal yeniden inşa edilecekti, tazminatları ödenecekti. Anlaşmaya zaten hiçbir Ezidi kesimi, kişisi, tarafı dahil edilmedi” diye konuştu.
Anlaşmanın yeniden düzenlenmesini öneren Burç, katliamda sorumluluğu bulunanların yargılanması için uluslararası bir mahkeme kurulması çağrısı yaptı. Irak’taki Ezidiler’in bir statü sahibi olması gerektiğini savunan Burç, “Ezidiler’in kendilerinin belirleyeceği bir muhtariyete kavuşması gerekiyor.
Kendilerini koruyacak gücü, kendi güçlerinden oluşturması gerekiyor. Sonra uzun bir sürede Birleşmiş Milletler ve başka koalisyon güçleri de olabilir, onların himayesinde bir şekilde kendilerini güvende hissetmeleri lazım. Hemen ve acilen kamplara çözüm bulmak gerekiyor. Yani inşadır, köye dönüştür, tazminatlarıdır, buna benzer bir sürü uygulama gerekiyor. Kampların boşalması için kamplardan köylerine ve şehirlerine dönmelerini sağlamak lazım. Aynı zamanda uluslararası topluma da ve uluslararası devletlere de sorumluluk düşüyor. Soykırımı tanıyan ülkeler başta olmak üzere bir uluslararası soykırım mahkemesinin kurulmasını sağlaması lazım. Çünkü bu suçlara karşı bir yaptırım oluşmadan, Ezidiler’i gelecekte katliamlardan korumanın yolu yok gibi” şeklinde konuştu.
Nadia Murad, 2018 yılında tecavüzün savaş silahı olarak kullanılmasına son verilmesi için gösterdiği çabalar nedeniyle Nobel Barış Ödülü'ne layık görülmüştü.
“Soykırım mahkemesi kurulması gerekiyor”
Uluslararası Ezidi Soykırımı Önleme Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hasso Hurmi ise Ezidiler için sahada bir gelişme olmadığını savundu. VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Hurmi, saldırıları soykırım olarak tanıyan ülkelerin, sorumluların yargılanması için mahkeme kurmasını istedi. İnsanların evlerine dönmesi için şartların oluşturulması çağrısı yapan Hurmi şöyle konuştu: “Uluslararası bir mahkeme, soykırım mahkemesi kurulmasını istiyoruz. Birçok ülke bunu soykırım olarak tanıdı ama mahkemelerin kurularak adaletin sağlanmasını istiyoruz. Öte yandan, insanların evlerine dönmesini ve orada güvenliğin sağlanmasını istiyoruz. Ezidiler’in kendi hayatlarıyla ilgili kararlarını kendilerinin vermesini istiyoruz. Şengal'in demografisi değiştiriliyor. Eğer Ezidiler dönmezse birkaç yıl sonra çok daha kötü şeyler olur. Bundan dolayı yurtlarının yeniden inşa edilmesi ve geri dönme şartlarının sağlanması lazım.”
Hurmi, şimdiye kadar 13 ülkenin katliamı soykırım olarak tanıdığını söyledi.
DEM Parti: “Kaçırılan Ezidi çocukların çoğu Türkiye'de”
Diğer taraftan, kayıp Ezidi çocuklarla ilgili DEM Parti dikkat çekici bir iddia ortaya attı. Dem Parti Çocuk Komisyonu Eş Sözcüsü İhsan Seylan, kaçırılan Ezidi çocukların çoğunun Türkiye’de olduğunu söyledi.
Bir basın toplantısı düzenleyen Seylan, “Soykırımda kaçırılan Ezidi çocukların, kimlik, inanç ve yaşam biçimlerine dönük asimilasyon politikaları uygulandı. Bu çocuklardan önemli bir kısmının Türkiye’de olduğunu biliyoruz. Ancak kamu otoriteleri tüm çabalarımıza rağmen bugüne kadar herhangi bir çalışma ve kaçırılan çocuk sayısıyla ilgili cevap ortaya koymamışlardır” dedi.
DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu’ndan yapılan açıklamada ise saldırının soykırım olarak tanınması çağrısı yapıldı.
Tarih boyunca 73 kez katliama uğradıklarını savunan Ezidiler, Sinjar saldırısını 74’üncü katliam olarak tanımlıyor.
VOA
POLİTİKA