yazarlar makaleler
Hediye Levent: Ankara ya da Şam taviz vermezse normalleşme zor
7/6/2024

Ruken Tuncer

Ankara ve Şam’ın 'normalleşme' sürecini başlatmak için öne sürdükleri şartların birbiriyle örtüşmediğini belirten gazeteci-yazar Hediye Levent'e göre, "Mevcut duruma bakıldığında normalleşme biraz zayıf görünüyor."

Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın ‘egemenlik şartıyla’ Suriye-Türkiye ilişkilerine yönelik tüm girişimlere açık oldukları mesajı, akabinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Sayın Esed’le görüşmeler yine olur” çıkışıyla iki ülke arasındaki ‘normalleşme’ süreci yeniden canlandı.

Fakat bu açıklamalardan birkaç gün sonra 30 Haziran’da Kayseri’de Suriyeli bir kişinin küçük bir çocuğa yönelik istismar iddiasıyla beraber Suriyelilere yönelik birçok ilde linç girişimi başladı.

Hemen ardından Suriye’nin kuzeyinde TSK ve Suriye Milli Ordusu (SMO) kontrolündeki bölgelerde bazı silahlı grupların başını çektiği eylemlerde resmi kurumlar basıldı, Türk bayrakları yakıldı ve Türkiye plakalı sivil ve ticari araçlara saldırı düzenlendi. SMO’nun Ankara ile Şam arasında bir sürecin başlamasını istemediği ifade edilirken, olaylar ise “provokasyon” olarak değerlendirildi.

Ankara ile Şam arasında bir 'normalleşme' süreci başlar mı? Şam’ın Türkiye’nin Suriye’den çekilmesi talebi karşılık bulur mu? Süreç nasıl ilerler?

Uzun yıllar Suriye'de yaşayan ve Ortadoğu üzerine yoğunlaşan gazeteci-yazar Hediye Levent, Türkiye-Suriye 'normalleşme' girişimlerini konuştuk.

bianet’in sorularını yanıtlayan Levent, Ankara ve Şam arasında bir sürecin “tarafların şartlarından taviz vermesiyle mümkün olacağını” belirtiyor.

"SMO, Ankara'nın Şam ile anlaşmasından kaygı duyuyor"

Kayseri’de Suriyeli bir erkeğin, bir çocuğa istismarda bulunduğu iddialarının ardından linç girişimleri başladı. Arkasından Suriye’de, Türkiye’nin kontrolündeki bölgelerde tepki protestoları başladı. Bazı idari birimler tahrip edildi, Türk bayrakları yakıldı. Bu olaylar ‘normalleşmeyi’ engellemek adına provokasyon olarak değerlendirildi. Siz nasıl yorumluyorsunuz?

Öncellikle Kayseri’deki linç girişimiyle Suriye’de yaşananların bir ilişkisi olduğunu düşünmüyorum. Türkiye’de daha önce de başka şehirlerde benzer olaylar yaşandı ama Suriye’nin kuzeyinde şahit olduğumuz olaylar yaşanmadı.

'Normalleşmeyi' engellemek amaçlı bir provokasyon olduğunu da düşünmüyorum. Daha çok oradaki silahlı grupların korkusu ve tedirginliğiyle alakalı bir durum.

"Normalleşme olursa bu silahlı grupların bekası ne olacak?" sorusunun cevabı yok. Bu da oradaki silahlı gruplarda "Türkiye bizi Şam’ın insafına mı teslim edecek?" korkusu yaratıyor. Zaten geçtiğimiz yıl da Ankara ile Şam’dan normalleşmeye ilişkin açıklamalar yapıldığında benzer olaylar yaşanmış, bayraklar indirilmiş ve yakılmış, Türkiye aleyhinde sloganlar atılmıştı.

"Şam'ın ön şartı Türkiye'nin çekilmesi"

Geçtiğimiz günlerde Suriye’nin resmi haber ajansı SANA’da yer alan haberde Şam’ın normalleşmeyle ilgili açıklamasına yer verildi. Normalleşmeye atıf yapılarak ‘herhangi bir girişimin başarısının ve verimliliğinin ülkelerin egemenlik ve istikrarına saygıyla olabileceği’ ifade edildi. İktidara yakın medya, daha önceki açıklamalarda olduğu gibi ‘Türk askerinin çekilmesi’ gibi bir koşuldan bahsedilmediğine dikkat çekti. Bu açıklama nasıl okunmalı, ‘askerlerin çekilmesi’ masanın ön koşulu olur mu?

‘Egemenliği saygı’ demek ‘toprağımızdan çekil’ demek. Şam, egemenlikten söz ederken Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki varlığından da söz ediyor. Şam, Türkiye’nin o bölgedeki varlığını 'işgal' olarak nitelendiriyor.

Ayrıca Şam, "Masa kurulmadan önce Türkiye bu şartları gerçekleştirsin" diyor. Sonra masanın kurulabileceğini ve müzakerenin başlayabileceğini söylüyor. Yani Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki askerlerini çekmesi masanın kurulması için ön şart. Şam’ın bu konuda şu zamana kadar gösterdiği tek esneklik, "Türkiye’nin bir gecede çekilmesini beklemiyoruz ama en azından bir çekilme takvimi açıklasın" şeklinde.

"Türkiye çekilecek gibi görünmüyor"

Peki, Türkiye çekilir mi, bu koşulu yerine getirir mi?

Pek çekilecek gibi görünmüyor. Türkiye, "Biz çekilirsek orada bir güvenlik sorunu olur ve o bölgeyi Kürtler doldurur’ diyor.

Diğer taraftan ABD’nin Irak’tan çekilmesi senaryosu söz konusu. Taraflar, ABD seçimlerini bekliyorlar bununla ilgili. Türkiye de buna göre pozisyon almayı bekliyor. Bu sırada da hem Irak’ta hem de Suriye’de PKK’ya yönelik geniş bir askeri operasyon yapmak istiyor. Dolayısıyla bu hedeflerini gerçekleştirmek için Suriye topraklarında kalması gerektiğini düşünüyor.

"Çekilme olursa daha büyük olaylar çıkabilir"

Çekildiği takdirde geçtiğimiz gün yaşanan olaylara benzer olaylar yaşanır mı, gerilim daha fazla tırmanır mı?

Silahlı grupların huzursuzlukları devam edecektir. Normalleşme süreci somutlaşmaya başlarsa daha da büyük olaylar çıkabilir. Çünkü Şam, bu grupları terörist olarak değerlendiriyor. Hiçbir şekilde bu gruplarla müzakere etmeyeceğini söylüyor. Diğer taraftan bu grupların sayısının 60 bin kadar olduğu söyleniyor, tam sayıyı da bilmiyoruz. Bu gruplar Türkiye’ye geçmek isteyeceklerdir, aileleriyle birlikte düşünüldüğünde çok büyük bir sayı ve yeni bir mülteci akımı olarak değerlendirebiliriz. Ama Türkiye geçişlerine izin verir mi, muhtemelen vermeyecektir. Bu durum daha da huzursuzlaşmalarına neden olacaktır.

İktidara yakın Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’nın (SETA) analistlerinden Murat Yeşiltaş'ın 2022’de Financial Times’a verdiği demece göre, Suriye müdahalesinin Türkiye’ye yıllık maliyeti yaklaşık 2 milyar dolar.

Yeşiltaş ayrıca, TSK’nin kontrolündeki alanlarda 4 bin ila 5 bin, İdlip çevresinde ise 8 bin askerin bulunduğunu; Türkiye’nin 50 binden fazla Suriyeli muhalif savaşçıyı [SMO] eğittiğini ve maaşlarını ödediğini belirtiyor.

Bu gruplar Türkiye içinde eylemler gerçekleştirirler mi?

Türkiye’yi kana bulayacaklarını pek sanmıyorum açıkçası.

"Türkiye'deki sürgün hükümetini ciddiye almıyorlar"

Talepleri nedir?

Slogan düzeyinde "Esad rejimini devireceğiz" diyorlar ama herhangi bir siyasi liderlikleri yok. Türkiye merkezli sürgün hükümetini kesinlikle umursamıyorlar, ciddiye de almıyorlar. Oldukça da disiplinsiz, emir-komuta zincirinin olmadığı, hedefi olmayan şahısların oluşturduğu bir yapı. Dolayısıyla bir şey yapacak kapasiteleri yok. Daha çok savaş döneminde edindikleri gücü korumak gibi bir hedefleri var gibi görünüyor.

"Suriye'de bulunmak Türkiye için büyük bir ekonomik yük"

Peki, normalleşme sürecini yeniden gündeme getiren nedir? Kuzey ve Doğu Suriye’de yapılmak istenen yerel seçim bir faktör mü? Türkiye bu konuda oldukça sert açıklamalar yapmıştı.

Suriye'nin kuzeydoğusunda yapılmak istenen seçim Ankara’yı rahatsız etti ama bu seçim sonuçta yerel bir seçim. Geçtiğimiz aylarda daha ciddi adımlar atıldı ama Ankara’nın bir tepkisi yoktu.

Süreci etkileyen faktörlerden birincisi; Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyinde asker bulundurması ve oradaki grupları finanse etmesinin yarattığı büyük bir bütçe söz konusu. Bunun önemli sebeplerden biri olduğunu düşünüyorum. Türkiye ara formül bulmaya çalışıyor. Ankara, Şam’ı  Kürtlere karşı ortak pozisyon almaya ikna ederse burada asker bulundurmasına gerek kalmayabilir veya daha küçük bir alanda konumlanabilir. Dolayısıyla bu ekonomik yükten kurtulabilecek.

İkincisi; İdlip’te sıkışmış kalmış on binlerce cihatçı var, Türkiye’nin yanı başında çözümsüz bir şekilde duruyorlar. Türkiye’nin desteklediği grupların da TSK’nin tüm girişimlerine rağmen disipline olamamaları da Ankara’yı normalleşmeye iten sebepler arasında yer alıyor.

Bunun dışında Rusya ve İran, Suriye’de asgari düzeyde de olsa güvenlikle ve siyasi durumla ilgili -kendi ajandaları çerçevesinde- istikrar istiyor. Bir de işin içinde Irak ve Körfez ülkeleri, Suudi Arabistan gibi ülkeler var. Bu ülkeler de yeni ticaret ve enerji hakları için Suriye’de asgari düzeyde güvenlik şartlarının oluşmasını istiyor. Suriye’den Türkiye’ye, Türkiye’den Avrupa sahasına ulaşabilmek için. Ana hatlarıyla sebeplerin bunlar olduğunu söylemek mümkün.

"Şam, Kürtlerle meseleyi siyasi yollarla çözmek istiyor"

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin de bir açıklaması oldu. “Ankara’nın olası bir anlaşmayı Kuzey ve Doğu Suriye’ye operasyon yapmak için kullanmak istediği” ifade edildi. Az önce Şam’ın Kürtlere Türkiye gibi bakmadığını söylediniz ancak böyle bir anlaşma söz konusu olur mu? Şam bunu kabul eder mi?

Çok ihtimal vermiyorum ama Şam da sanırım ABD seçimlerini bekliyor. Yeni gelecek başkan, Irak’tan çekileceklerini söylerse bu Suriye’den de çekilecekleri anlamına gelir. Suriye’nin kuzeydoğusundaki özyönetim bölgesi de ABD’nin finansal ve askeri desteğiyle ayakta duruyor.

Şam, ABD’nin desteği kesilirse ‘uzlaşmaya mecbur kalacaklarını’ düşünüyor. Fakat Şam, Kürtlere karşı askeri seçeneğe başvurmak istemiyor çünkü bu yıllar sürecek ve herkesin kaybedeceği bir iç savaş demek.

Bu aynı zamanda Suriye ordusunun, ABD ile de karşı karşıya kalması demek. Suriye ordusu oldukça yorgun ve Şam bu ihtimali masa dışı bırakıyor. Zaten Ankara ve Şam’ın uzlaşamadığı noktalardan biri bu. Ayrıca Şam, Kürtlerle meseleyi siyasi yollarla çözmek istiyor. Yani Ankara’nın istediği gibi güvenlik politikaları çerçevesinde bir ortak harekat ihtimali çok güçlü görünmüyor.

"Örtüşmeyen şartlar var, normalleşme zor"

Son olarak, tüm bu tabloyu düşündüğümüzde normalleşme mümkün mü? Geçtiğimiz yıl da ‘normalleşme’ açıklamaları oldu fakat devamı gelmedi. Şimdi nasıl ilerleyecek?

Ankara ve Şam’ın normalleşme sürecini başlatmak için öne sürdükleri şartlar birbiriyle aynı değil ve örtüşmüyor. Eğer taraflar bu şartlardan taviz vermezlerse normalleşmede somut bir ilerleme olacağını düşünmüyorum. Şam, Ankara’nın Suriye’nin kuzeyindeki askeri varlığını çekmesini istiyor. Ayrıca Suriye Milli Ordusu ya da eski ismiyle ÖSO bünyesindeki silahlı gruplara verdiği askeri desteği de kesmesini istiyor.

Ankara bu şartları yerine getirmek istemediği gibi Şam’a da "Kürtler konusu ikimizi de rahatsız ediyor, bu konuda ortak bir politika oluşturmak üzere normalleşme sürecini başlatalım" diyor. Ama Şam, Suriye Kürtlerine Türkiye’nin baktığı gibi ‘terör örgütü’ veya 'PKK’nın Suriye kolu' olarak bakmıyor. Yani örtüşmeyen şartlar var, mevcut duruma bakıldığında normalleşme biraz zayıf görünüyor.

Bianet

İÇERİK BAŞLIKLARI
×
 MAKALELER   yazarlar