1/21/2024
'Çukurova’yı çok yazdı ama dünyasında en çok yer alan Van oldu'
Yaşar Kemal’in doğduğu topraklarda son yıllarda kendisini anlatan etkinlikler düzenleniyor. "Van kötü çirkin bir yer değil, gördüğüm yerler arasında Van kadar bir yeri sevemedim" diye yazmıştı Yaşar Kemal.
Şenol Balı
Yaşar Kemal'in edebi metinlerinde ve röportajlarında sık sık yer verdiği Van ile bağı hiçbir zaman kopmadı. Büyük özlem taşıdığı kentte son dönemlerde Kemal’in konu edildiği farklı etkinlikler düzenleniyor.
Dün düzenlenen 'Van’da Bir Çınar: Yaşar Kemal' isimli söyleşide Yaşar Kemal ve edebiyatı tartışıldı. Kıraathane-Van Edebiyat Evi ve Toranj Sanat işbirliğiyle düzenlenen söyleşiye Şeyhmus Diken, Tuğba Çelik, Gürsel Korat ve Ecevit Kılıç isimleri katılımcı olarak yer aldı. Programın moderatörlüğünü ise Şehnaz Nigar Çelik yaptı.
SÖYLEŞİYE İLGİ YÜKSEK OLDU
Kentteki bir otelde düzenlenen söyleşiye ilgi yüksek oldu. Birçok edebiyatsever söyleşiyi ayakta takip etmek zorunda kaldı. Söyleşide ilk olarak Eğitmen-Yazar Tuğba Çelik söz alarak Yaşar Kemal’in edebiyatta çocuklara nasıl yer verdiğini anlattı.
Daha sonra söz alan yazar Şeyhmus Diken ise Kemal’in edebiyat dünyasında Van’ı nasıl betimlediğini anlattı. Diken, Kemal’in Van Gölü’ne ilişkin sözlerine yer verdi.
“Van Gölü değil, Van Denizi. Öylesine geniş ki, denizden başkası yakışmaz zaten Vanlılar da deniz diyorlar. Gümüş tasta bir sudur. Kenarları oya oya işlenmiş bir gümüş tas.”
Ardından söz alan Eğitmen-Yazar Gürsel Korat da Kemal’in evrensel bir yazar olmasını yorumladı. Son olarak Gazeteci-Yazar Ecevit Kılıç, konuştu ve Yaşar Kemal’in kitabına vermeyi planladığı ‘Zilli Kurt’ ismini verdiği belgeselinin çekim serüveninin anlattı.
Söyleşi, yapılan konuşmalarının ardından belgesel gösterimiyle devam etti, soru- cevap kısmıyla da sona erdi.
YAZAR ŞEYHMUS DİKEN: VAN DEYİNCE ÖNCELİKLE YAŞAR KEMAL’İ DÜŞÜNÜRÜM
Söyleşiye katılımcı olarak katılan yazar Şeyhmus Diken, Artı Gerçek’e yaptığı açıklamada Van’ın Yaşar Kemal’in dünyasında sürekli var olduğunu söyledi.
Diken, ”Şehirleri düşünürken o şehri siyaset erbabı üzerinden tanınıyor olması çok anlam ifade etmiyor. Bir dönem kentin siyasetinde önemli olan aktörler birkaç dönem sonra isim olarak bile unutabiliyorlar. Ama o kentin entelektüel şahsiyetleri varsa onların kentle özdeşleşmesi, hemhalleşmesi asıl geleceğe kalacak varlıklar olur. Ben Van deyince öncelikle Yaşar Kemal’i düşünürüm.
Ruhi Su’yu, Mamê Feqîyê Teyran’ı da düşünürüm. Şehirler böyle aidiyet anlamında kimlik sahibi olurlar. Kentin cadden ve sokaklarını gezdiğinizde Van’ın ruhu Yaşar Kemal’in metinleri üzerinden kente nüfuz etmeli. Yaşar Kemal belki sürgün bir ailenin çocuğu olarak Çukurova’da doğmuştur. Ama Van, ata baba toprağı olarak her zaman Kemal’in metinlerinde yer almıştır. Çukurova’yı elbette çok yazmıştır ama dünyasında en çok yer alan Van olmuştur" dedi.
Ailesi Van’dan göç eden Kemal’in ismi şu sıralar sadece İpekyolu ilçesindeki bir parka verilmiş durumda. Diken, bu duruma dikkat çektiği konuşmasında Kemal’in kentte yaşatılması gerektiğini söyledi ve şu şekilde devam etti:
“Egemen veya muktedir siyaset daha tekçi ve sığ bir anlayışla hayata bakıyor. Bugün buraya bir şarkıcıyı getirmek onlar için daha popüler olabiliyor. Amiyane tabiriyle o anın kazancına bakıyorlar. Geleceğe dair işler yapmıyorlar. Geleceğe dair işler yaparlarsa Yaşar Kemal, kentin ruhuyla daha çok özdeşleşir.
Ben yönetici olsaydım, Van ‘a gelecek uçakların kalktığı İstanbul Havaalanı’na "Yaşar Kemal’in memleketi Van’ı gördünüz mü?" diye yazardım. Ya da kente geldiğinde ‘Yaşar Kemal’in şehrine hoş geldiniz’ yazmalıydı. Hikâye böyle başlamalı. Bulvara adı verilmeli, adıyla kültür merkezi yapılmalı. Onu değişik yönleriyle anlatan tanıtan programlar yapılmalı.
Dünyanın birçok yerinde bazı kentler edebiyatçısıyla anılıyorsa onun sesini o şehrin ruhunda hissedersiniz. Şehirler böyle şehir olur. Bunu yapmıyorsa halk hesabı sormalı. Oyunu verdiğinde sadece yol, su, üst geçit istemeyecek. Kendi değeri olan şahsiyetlerin bu kentle birlikte yüzlerce yıl anılması gerektiğinin mücadelesini verecek. EĞİTMEN-YAZAR KORAT: ANNESİNDEN AĞITLAR VE DENGBÊJLER DİNLEYEREK BÜYÜDÜ
Eğitmen-Yazar Gürsel Korat da Kemal’in Van’dan göç eden anne ve babasından ağıtlar ve dengbêjler dinleyerek büyüdüğünü söyledi. Korat, Kemal’in ‘dünyalı’ bir yazar olduğunu ifade etti.
“Yaşar Kemal’in Van’dan gelme hem de Çukurova’da büyüme niteliğini bir araya getirmesi dikkatimi çekmiştir. Kişilik olarak şekillenmesine Çukurova sebep oluyor. Burayı gördükten sonra bütün dünyası coğrafya temelinde; dilin düşünce yapısını, sentaksını kendi yazısına geçirmeye başlıyor. Farkına varmadan o düşünüş şekliyle yazma durumu.
Yaşar Kemal buralı demek gerekir ama Adana’yı Çukurova’yı ihmal edemeyiz. Türkiyeli ve dünyalı bir yazar olduğunu da söylemek gerekir. Kemal’in kan ve genetik bağının olduğu yer olarak burayı düşünmek gerekir. Ama onu şekillendiren yer olarak tek başına burayı söylemek yeterli olmaz. “
'SÖZLÜ ANLATICI OLMAK İÇİN YAZMAYA BAŞLAMIŞ'
Kemal’in sözlü gelenekten beslendiğine dikkat çeken Korat, “Yaşar Kemal yüzyıllar boyunca devam eden bir gelenekle büyüdü. Halk hikayesiyle büyümesi boşuna değil. Halk hikâyeleri anonim ve yüzyılların deneyimini içerin bir şey. Aktarıla gelen sözlü anlatım geleneğini ki o sözlü anlatıcı olmak için yazmaya başlamış. Evrenselliği en çok burada alıyor. Sözlü anlatıcı ama yazar. Annesinden aldığı dengbêj geleneğinin ve Çukurova’daki hikâye geleneğinin bilinçaltına yerleşmesi ile ilgili olduğunu düşünmek gerekir” diye konuştu.
Artı Gerçek
- Cudi ve Gabar dağlarında ekokırım
- Diyarbakır’da PSK 50. Kuruluş Yıldönümü Kitlesel Kutlandı
- Kayyımın ihale yolsuzluğu haberine hapis cezası
- Bafıl Talabani: “KYB’siz Hükümet Kurulması İmkansız”
- Miyan Hayri: 10 yıl geçti ama Ezidilerin şikayetleri hala duyulmuyor
- UNAMI Başkanı: Güçlü bir Kürdistan Bölgesi, Ortadoğu'nun çıkarınadır
- Cumhuriyet'in 101. Yılında Yurdundan Edilen Halklar ve Zulüm
- SOHR: Türkiye'nin Rojava’ya yönelik hava saldırılarında 27 sivil hayatını kaybetti
- TSK Rojava'yı havadan bombaladı: Can kaybı var
- Iraklı Kürtler değişim için çok umutlu olmasa da sandık başına gitti