yazarlar makaleler
5 Nolu Cezaevi’nin Hafıza Merkezi Olması İçin Sesimize Ses Olmaya Çağırıyoruz
9/5/2024

Halkımızı, 5 Nolu Cezaevi’nin Hafıza Merkezi Olması İçin Sesimize Ses Olmaya Çağırıyoruz

Bugün 5 Eylül; bir cezaevi olarak inşa edilen ancak siyasi tarihi darbelerle dolu olan Türkiye’ de, 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra bir işkence evine dönüşen 5 Nolu Cezaevinde , baskıya, işkenceye, asimilasyona , itirafçılığa zorlama ve benzeri uygulamalara karşı, tutsakların topluca direnişe başlamasının 41. Yıldönümü. Bu direniş, tutsakların kendilerine dayatılan uygulamalara topluca uymama, bir kısım tutsağın ölüm orucu başlatması, direnişin günlerce kararlılıkla yürütülmesi sonucu başarıya ulaşmıştır.

5 Eylül 1983, işte bu direniş kıvılcımının yakıldığı, cezaevinde “insanlık onuru işkenceyi yenecek” sloganının cezaevinin her tarafını sardığı, cezaevini inlettiği gündür.

Bu günü anmak, bir dönem duvarları arasında işkence gördüğümüz ve şu anda önünde açıklama yaptığımız 5 Nolu Cezaevinin müze yapılması girişiminin gündemde olduğu bugünlerde, daha bir önem taşımaktadır.

Bu günü anarken, 5 Eylülü anlamak için Türkiye genelinde cezaevlerinin işkence evlerine dönüşme sürecine de kısaca değinmek gerekmektedir.

Türkiye'de askerler darbeci geleneğini sürdürüp "sivil yönetime” el koyarak, 12 Eylül 1980'de askeri bir darbe yaptı. Bu darbenin üzerinden 44 yıl geçti, ancak etkisi hala devam etmektedir.

Bu askeri darbe sonucunda, yüz binlerce insan soruşturmaya tabi tutuldu, gözaltına alındı, işkencelerden geçirildi, binlercesi tutuklandı.

İşkencehanelerde ve cezaevlerinde yüzlerce insan işkence ve kötü muameleden ötürü yaşamını yitirdi- öldürüldü, binlercesi sakat kaldı. Binlerce insan idam cezasından yargılandı, 50 kişi idam edildi.

Cezaevleri özel uygulama alanlarına dönüştü, birer işkence merkezi oldu.

Ancak bir yer vardı ki, sadece basit bir işkence merkezi olmadı; aynı zamanda siyasal-sosyal bir deney merkezi, insanların kimliklerinin yok edilip, teslim alınmak üzere kurulmuş asimilasyon okulu, şiddetle beslenen özel bir kişiliksizleştirme laboratuvarıydı... Evet, orası Diyarbakır 5 Nolu Cezaeviydi...

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi, Kürt düşmanlığının, ırkçı, şoven, insanlık dışı anlayışın tüm çıplaklığyla uygulandığı, darbecilerin özel, planlı bir imha merkeziydi.

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevinde, Kürt halkının mücadeleci dinamikleri, siyasetçi, aydın, yazar, sanatçıları başta olmak üzere, toplumun her kesiminden insanlarımız uygulanan vahşi işkencelerden nasibini aldı. 1981-84 yılları arasında işkencelerden 34 kişi yaşamını yitirdi ve yüzlerce kişi sakat kaldı. Aileler de, içeride tutsak olan yakınları ile birlikte baskıya, şiddete maruz kaldılar, büyük travmalar yaşadılar.

Bu süreç, işkence ve işkenceye karşı direnişler süreci olarak sürdü. 5 Eylül 1983 öncesi ve sonrasında cezaevinde işkenceyle katledilen veya işkenceye karşı yaşamlarını ortaya koyan Necmettin Büyükkaya, Yılmaz Demir, Cemal Arat, Mehmet Hayri Durmuş, Bedii Tan, Remzi Aytürk, Orhan Keskin ve adını anmadığımız diğer şahsiyetlerin anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.

İşte, binlerce insanın yaşamında derin izler ve acılar bırakan bu 5 Nolu Cezaevi, hükümetin aldığı karar doğrultusunda, 20 Ekim 2022 tarihinde boşaltılarak müze yapılmak üzere Kültür ve Turizm Bakanlığına devredildi. 7 Haziran 2023 tarihinde projesi yapılmak üzere ihale edildi. Şu anda projesinin yapılma aşamasında olduğu tarafımızca ve kamuoyunca bilinmektedir.

Bizler, 5 Nolu'da 1980-84 yıllarında yaşanan bu işkence ve vahşet döneminin tanıkları olarak, cezaevinin aslının tümüyle korunarak bir hafıza müzesi yapılması ile ilgili tüm aşamalarda yer almak ve tanıklıklarımızı ilgili kurumlar ve uygulayıcılarla paylaşmak amacıyla, bir araya gelerek “ 5 Nolu Cezaevi Hafıza Müzesi Girişim Grubu”nu oluşturduk . Bir cezaevi müze olacaksa, orada yaşananları ,orada yaşayanlardan dinleyerek, gelecek kuşaklara aktaracak hafıza müzesi olmalıdır mantığıyla, kamuoyunda farkındalık yaratmak için, bir çok sivil toplum kuruluşu ve ilgili kamu kuruluşlarına yapılan ziyaret ile, ilgili Bakanlık ve CİMER’e yapılan müracaatlar sonucu, Bakanlık yetkilileriyle yaptığımız görüşmede görüşlerimizin dikkate alınacağına dair söz verilmesine karşın , bu güne kadar somut bir adım atılmamıştır.

 Dünya ve Türkiye örneklerinde olduğu gibi, Almanya’daki Nazi kampları, Macaristan’daki Terörevi, Süleymaniye’deki Emna Sor ve Türkiye'de Sinop ve Ulucanlar cezaevlerindeki gibi 5 Nolu cezaevi binası bir bütün olarak aslına uygun bir şekilde dizayn edilmeli ve cezaevinde yatanların o günleri yaşayanların görüş ve önerileri mutlaka dikkate alınmalıdır.

 Cezaevi bir bütün olarak hafıza müzesine dönüşmelidir.

Bu kapsamda;

1-      Bugüne kadar bir çok tadilat gören cezaevi binası, fiziki olarak ‘80-‘84 yıllarındaki durumuna uygun hale getirilmelidir.

2-      2- Cezaevi binasının içinde başka bir müze düşünülmemelidir. 5 Nolu Cezaevi binasına başka bir amaç için dokunulmamalıdır. Sadece Askeri Darbe döneminde yapılan işkenceler ile yüzleşmek ve yapılanları gelecek kuşaklara düzenlenmelidir. aktarmak için hafıza müzesi olarak

3-      3- Cezaevinin iç dizaynında, müze için materyallerin toplanması sürecinde Kültür ve Turizm Bakanlığı o dönemi yaşayan bizlerle ortak çalışma yürütmelidir.

Evet, şu aşamada çağrımız bu yöndedir. Bu vesileyle bir kez daha kamuoyuna, hak, hukuk, barış ve insan hakları savunucularını, 5 Nolu cezaevinin Hafıza Merkezi olması için duyarlı olmaya, bu konudaki haklı taleplerimizi sahiplenmeye ve destek olmaya çağırıyor; bu taleplerimizin yanında olan ve yanında olacak olan herkese, tüm kişi, kurum ve kuruluşlara teşekkür ediyoruz.

05/09/2024

5 Nolu Cezaevi Hafıza Müzesi Girişim Grubu

İÇERİK BAŞLIKLARI
×
 MAKALELER   yazarlar