yazarlar makaleler
“AKP ve MHP’nin LGBTİ+ nefreti bizleri öldürüyor"
10/8/2024

Evrim Deniz

Diyarbakır Barosu LGBTİ+ Komisyon Sözcüsü Avukat Okan Altekin ve komisyon üyesi Avukat Pelda Versek ile Diyarbakır'da son dönemlerde trans kadınlara yönelik artan saldırıları konuştuk.

Kadınlara ve LGBTİ+'lara yönelik erkek şiddeti, Türkiye’nin tüm kentlerinde artmaya devam ediyor.

Diyarbakır’da 14 Eylül gecesi iki erkek kesici aletle trans kadın Sudenaz U.'yu kalbinden, diğer trans kadın G.E.'yi ise bacağından yaraladı. Sudenaz U. hayatını kaybetti. 27 Eylül Cuma akşamı ise trans kadın Simge kendi evinde saldırıya uğradı. Yine kesici bir aletle saldıran iki kişi, Simge’nin parasını da gasp etti.

Kentte artan şiddeti, söz konusu şiddetin beslendiği kaynakları Diyarbakır Barosu LGBTİ+ Komisyon Sözcüsü Avukat Okan Altekin ve Diyarbakır Barosu LGBTİ+ Komisyon üyesi Avukat Pelda Vesek ile konuştuk.

İktidarın LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemlerinin erkek şiddetini beslediğini belirten Diyarbakır Barosu LGBTİ+ Komisyon sözcüsü Avukat Okan Altekin, şöyle dedi:

“Bu kadar büyük ve kapsamlı bir LGBTİ+ karşıtı propaganda, düşmanlığa evrilerek peş peşe cinayetlerin yaşanmasına neden oluyor. Ki bunlar sadece bizim haberdar olduğumuz cinayetler. Bize ulaşmayan ya da kimliğini gizli yaşamak zorunda kalan, ailesiyle sorun yaşayıp öldürülen birçok LGBTİ+ var. LGBTİ+ dernekleri de son dönemlerde iyiden iyiye yükselen LGBTİ+ karşıtı politikanın nefret cinayetlerini arttırdığını söylüyor. Veriler de bunu gösteriyor.”

Büyük Aile Yürüyüşü

Trans kadın Sudenaz'ın öldürüldüğü günün önemli bir gün olduğunu vurgulayan Altekin, bunun nedenini şöyle açıkladı:

“Sudenaz 14 Eylül günü saldırıya uğradı ve 15 Eylül günü hayatını kaybetti. O gün, aynı zamanda iktidar destekli Büyük Aile Yürüyüşünün de yapılacağı gündü. Biz her zaman bu yürüyüşlerin LGBTİ+'ların katledilmesine zemin hazırladığını söyledik. Bu yürüyüşleri organize eden, bu yürüyüşlerin içerisinde yer alan kurum ve kuruluşlar, kişiler aslında onurlu bir barışın tesis edilmesine engel oluyor ve bu kapsamda yargılanmaları gerekiyor.

"Burası demokratik bir ülke olsa, bir hukuk devleti olsa bu kişilerin toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkı kapsamında bir yürüyüş gerçekleştirmedikleri görülecektir. Çünkü burada alenen nefret söylemi ve LGBTİ+ düşmanlığı yayıyorlar."

"Saldırıların artmasının nedeni devlet"

Diyarbakır’da da benzer politikaların kadınlara ve LGBTİ+'lara yönelik nefreti körüklediğini belirten Altekin, kent özelinde şunları söyledi:

"Şiddetle Mücadele Ağı'nın bir bileşeni olarak yayımladığımız raporlarda diyorduk ki; 8 Mart, 1 Eylül, Newroz gibi kutlamalarda kamusal alanda LGBTİ+'lara yönelik gözle görülür bir saldırı var. Bu saldırıların bu denli artmasının nedeni faşist AKP ve MHP bloğu ve devlet politikaları. O yüzden muhalefete ısrarla 'Bu saldırıları önleyin, çünkü bu saldırılar yarın nefret cinayetlerine ve nefret suçlarının artmasına neden olacak’ diyorduk. Nitekim bunlar gerçekleşti. Türkiye'deki faşist bloğun LGBTİ+ karşıtı siyaseti bizlere nefret cinayeti olarak dönüyor. Son dönemdeki saldırıların bu denli yoğunlaşmasının en önemli nedenlerinden biri bu.

“Erkekler de bundan güç alıp cinayet işliyor. Muhalefet de bu politikalarda eksik kalarak, görevini layıkıyla yerine getirmeyerek, bu politikalara sessiz kalarak saldırılara ortak oluyor."

“Sudenaz’ın failleri indirim almaya çalışıyor”

Diyarbakır'da öldürülen trans kadın Busenaz'ın dosyasını takip eden Diyarbakır Barosu LGBTİ+ Komisyon üyesi Avukat Pelda Vesek ise, Sudenaz’ı öldüren faillerin indirim almaya çalıştığını söyleyerek şöyle dedi:

“Sudenaz cinayeti işlendiği an bize ailesi tarafından bildirildi ve komisyon olarak davaya dahil olmanız talep edildi. Dosyada kısıtlılık kararı olduğu için henüz detaylı olarak inceleyemesek de failler Ali Aküzüm ve İlyas Uçak tutuklandı. İkisi de tutuklu olarak yargılanıyorlar. İki sanık da verdikleri ifadede birbirini suçluyor ve aslında olayı bulanıklaştırmak ve indirim alabilmek amacıyla çeşitli beyanlarda (Bize borcu vardı, gibi) bulundular. Ama saldırıdan yaralı kurtulan diğer trans kadının tanıklığı bunu yalanlıyor. Aralarında bir alışveriş durumu söz konusu değil. Kişiler gayet de nefretle binaya gelip, 'Burada translar çalışıyor, yaşıyor, bunlar şöyle kötü işler yapıyor, fuhuş apartmanı burası' deyip evi basıyorlar ve cinayet böyle gerçekleşiyor."

Yaşadığı evde saldırıya uğrayan Simge’nin şikâyette bulunmadığını belirten Vesek, bunun nedenini ise şöyle açıklıyor:

“Sudenaz ve arkadaşının dosyası için, sanıklar indirim almadan cezalandırılsın diye elimizden ne geliyorsa yapacağız. Evinde saldırıya uğrayan diğer trans kadın ise inanılmaz travmatize olmuş. Güvenli bir alan olarak gördükleri kendi evlerinde bu tür saldırılara uğramaları elbette onları travmatize ediyor.

"Bizimle iletişime geçmek de onları zorluyor. Biz Diyarbakır Barosu LGBTİ+ Komisyonu olarak trans kadınlara saldırıya uğradıklarında başvuru yapmalarını söylesek de başvuru yapamadıklarını görüyoruz. Çünkü dava ve yargı sürecinde de yalnız kalacaklarına, faillerin ceza almayacağına inanıyorlar. Hatta failler de onlardan şikâyetçi oldukları için daha fazla şiddet göreceklerini düşünüyorlar. Bizler de bu aşamada saldırıların üzerinden biraz zaman geçmesini ve kendilerini iyi hissetmelerini bekliyoruz."

“LGBTİ+ların görünürlüğüne karşı tahammülsüzlük var”

Diyarbakır’da kadınlara ve LGBTİ+'lara yönelik saldırıların aynı motivasyonla yapıldığını vurgulayan Vesek, açıklamasına şöyle devam etti:

“Cinsiyetçiliğin olduğu yerde homofobi ve transfobi kendine zemin buluyor ve başka azınlıklara karşı hoşgörüsüzlük de artış gösteriyor. Diyarbakır'da hem bir dans grubuna, hem de bir sitede yüzmeye çalışan kadınlara yönelik saldırılar da yaşandı. Bunları birbirinden ayrı düşünmemek gerekiyor, çünkü beslendikleri yer aynı. Kadınların ve LGBTİ+'ların toplumda, kamusal alanda görünürlüğüne karşı bir tahammülsüzlük var. Özellikle AKP'nin sağcı, aileci politikaları da bunu besliyor. Erdoğan her ne kadar 'Biz yaşam tarzına müdahale etmiyoruz' dese de kamu spotları dahi ‘kutsal aile yapısını’ korumaya yönelik."

Trans kadın cinayetlerinin basında yeteri kadar yer bulmadığını belirten Vesek, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Trans kadın cinayetlerinin basında yeteri kadar kendisine yer bulmamasının nedeni, homofobi ve transfobinin sadece sağ cenahta değil, maalesef kendine solcu, ilerici, demokrat, liberal diyen kesimlerde dahi görülüyor olmasından kaynaklanıyor. Bütün sorunların birbirine bağlı olduğu gerçeği görünmeden, bu gerçeğin altı çizilmeden yola devam edilirse bu saldırılar artacak. Trans kadınlar kendi evlerinde saatlerce dövülmelerine, korkunç eziyetlere maruz kalmalarına rağmen bu saldırılar haber değeri taşımıyor. Fakat biz baro olarak buradan bir kez daha söylüyoruz: Nefret cinayetlerine karşı mücadele etmeye devam edeceğiz.”

Bianet

İÇERİK BAŞLIKLARI
×
 MAKALELER   yazarlar