yazarlar makaleler
Elif Gökçe Aras: Acil seçim!
6/9/2024

“Bıçak kemiğe dayandı” ifadesi AKP iktidarının kaçıncı yılında ilk defa kullanıldı bilmiyorum. Bıçak şuan hangi kemiğimizde onu da bilmiyorum, zira aynı kemik olamaz. AKP özel tekniklerle işkence yaparak, ne öldürüp ne rahat vererek uzun yıllara yaydı ölümümüzü. Öyle kolayca ölüp gitmek yok. Neler yaptı bu ülke onlara bu zamana kadar, hepsinin hesabı verilecek. Öyle de oldu. Yan bakanından, selam verenine kadar herkesten intikamlarını aldılar.

Şimdi tüm hesaplar görüldü, defterler dürüldü, çanımıza ot tıkıldı, kuzular melemez, çiçekler açmaz oldu. “Oh” demediler, “şükür” demediler, “bu kadarı bize yeter” demediler. Ellerinde bir kör bıçakla hayın hayın düşünüyorlar hâlâ, havada uçan sineği ortadan ikiye bölmeyi.

Bize attıkları her kesikte kendilerini de yaraladılar ama. Sadece öldürmediler, öldüler de. Demeyin, aman saray döşeğinde atlas yorganda ölüm de ölüm müymüş diye. Her gün altın yaldızlı maşrapayla konuşarak vedalaşmak da bize koymayacağı kadar onlara koyuyordur, merak etmeyin.

Her an, her dakika tırım tırım kaşınıyor, hayın hayın düşünüyorlar daha ne kadar bu maşrapada gül cemalimi seyredebilirim diye. Formüller geliştiriyorlar, işe yaramayan formüller, boşa çekilen kürekler… Biz de elimiz böğrümüzde, artık şekerimiz düşmüş, gözümüzün feri sönmüş, bize bir seçim ihsan eyle Ya Rab diye içten, sessiz gene dua ediyoruz. Özgür Özel kazanmanın gururuyla seçim istemeye çekinir şimdi, bize acıyıp seçim istesin diye boynumuz bükük bekliyoruz öyle kurbanlık koyun gibi.

Ah sonunda seçim dedi, vallahi dedi. İnşallah, hadi bakalım. Mitinglerine miting katsın da demiri tavına getirsin. Çünkü bence Erdoğan çoktan seçim kervanını düzmeye başlamıştır ancak bu sefer develerin sayısı az. Bizden kestikleri kesmiyor artık saray eşrafını doyurmaya. Mecbur kendinden kesiyor artık.

Efendim, Meral Akşener ile görüşmüş, MHP’yi mi def edecekmiş. Meral Akşener ile görüşmüş, işte şimdi onu da kendi tarafına çekip yeni bir kan, bak işte ne kadar iyi siyaset biliyor bu adam falan, saçma sapan yorumlar. Şuan yaptığı hiçbir şeyi, hatta daha geriye götüreyim, başından beri, en başından beri yaptığı hiçbir şeyi eli rahat olduğu için, dilediğiyle dilediği gibi oyun kurabileceği için değil, o an ona mecbur olduğu için, yarını düşünmeden günü kurtarmak için yaptı. Ha onu izleyenler az çok kafası çalışan insanlar bu işlerde biraz olsun mantık aradığı için kendi kendilerine şeyhi uçurup olağanüstü manalar çıkarıp yüklediler. Hâlbuki sadece ilkesizce günü kurtarma telaşındaydı başından beri. Şanslıydı ki etrafındaki birçok insan oldukça aşağılıktı. Düşük dalaklı olduğunu bilmediği kimseye yanaşmadı zaten, kimseyle vakit kaybedemezdi. Doğru insanlara dokundu ve dokundukları da gerçekten hemen tav oldular. Üç kuruşa, beş makama sattılar memleketi.

Meral Akşener’in saray ziyaretine şaşırıyor şimdi şaşkın bir kesim. Hani şu, Susurluk kazası sonrası Mehmet Ağar’dan boşalan koltuğa otururken “abisi gitti, kardeşi geldi” diyen Meral Akşener’e. Hani AKP’nin kurucularından olan Meral Akşener’e. Hani abileri tarafından kendisine Millet İttifakı’nı devirme görevi verilen ve başarıyla bu görevi yerine getiren Meral Akşener’e şaşırıyorlar.

Gerçekten şaşırdınız mı, ittifakta her kendini ifşa ettiğinde AKP-MHP’den davet alıp muhalifliği güncellenen Akşener’e? Millete ihaneti ifşa oldukça genel merkezi kurşunlandı diye gerçek muhalif mi sandınız gerçekten? Siz nerede yaşıyorsunuz kuzum? Bu memlekette şekerli sütü dondurup dondurma diye yuttururlar, buna mı inandınız gerçekten? AKP size az bile yapmış.

İttifak zamanı Anadolu kahvesi saçlarını CeHaPe’li teyze kızılına boyayan Akşener, saraya gitmeden önce de AKP sarısına boyadı saçlarını. Malum zengin gösterir, saray sofrasına yakışır. Istakoz dediğin sarı saçlara yaraşır ayol, kızıl kızıl boğar.

Yalnız, öyle vizyonsuz bir siyasetçi ki her zaman yanlış ata oynadı. O kır atı bir türlü yakalayamadı. Onun da yazgısı kendi kazanmak değil, kazandırmakmış. Lanet gelsin böyle kadere. Belki de en başından beri bu görevi ifa ediyordu, o da aklıma gelmedi değil. Yine yanlış zamanda, yanlış ata oynuyor. Bir süredir kazananlar kulübünden kovulup, kaybedenler kulübüne üye olan Erdoğan bu kulüpte tecrübesi ve eşrafı olmadığından yüzü gözü kesik içinde kan revan, artık hangi at ile rahvan giderim diye bakınıyor. Kim taşımak ister ayol bunca yükü durduk yere? Aklı başında olan hiç kimse kaybedenler kulübü üyesi birine yatırım yapmaz. Bir zamanlar kendine kullanılacak adam ararken, şimdi o başkalarının kullanılacak adamı. Son bir umutla kazanabilmek için her şeyini feda edebileceğini biliyorlar.

Sen bize acı ya Rabbim, sen bize merhamet et.

Bir Mustafa Kemal çıksın karanlığın içinden ve geldikleri gibi gidecekler desin… Yo, yok, oraları çoktan geçtik. Bir Kemal vardı da bütün akılları kulak arkası edip geçti gitti. Biz biraz daha öldük sonra kan kaybından. İyilerimizde hal kalmayınca gençlere bilendi. Gençlerimiz öldükçe çocuklara sürttü kör bıçağını. Öyle acımasız, öyle vahşi, öyle kindar, öyle merhametsiz bir namertle kaldık baş başa.

Bu ülkeye demokrasi geldiğinden beri gün yüzü görmedik. Darbe üstüne darbe, her darbeden sonra biraz daha işkence. Ne zaman göreceğiz gün yüzünü? Kimin keyfi gelince? Bu ülkede halk kabullendi de yönetenler kabullenemedi demokrasiyi. Biz de paşa olaydık, sadrazam olaydık, padişah olaydık, emirler yağdıraydık, başlar vuraydık, mallara çökeydik, haramiler gibi sefa süreydik dediler yerden yükselince hemen. Ondan yeşermedi bu ülkede demokrasi, yoksa biz hazırdık.

Hemen seçim, acilen seçim! Bize acımıyorsanız, çocuklara acıyın Özgür Özel.

Medyascope

İÇERİK BAŞLIKLARI
×
 MAKALELER   yazarlar