MESUDE ERŞAN
Mert Kamçı, 14 yıl madde bağımlısı olarak yaşadıktan sonra tedavi görüp temizlendi. Şimdi iyileşme danışmanlığı yaparak deneyimlerini paylaşıyor. Psikiyatrist ve psikologlarla birlikte tedavi ekibinin bir parçası.
Röportajımızın ilk bölümünde maddelerle tanışmasını, bir maddeden diğerine geçişini, hayatının adım adım nasıl değiştiğini açık yüreklilikle anlattı.
Halen tedavi olduğu Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi’nde çalışan Kamçı, “Hikayeler hep aynı, sadece kişiler farklı” diyor.
Maddeye başlamak hayatını nasıl kararttıysa, bırakmak bir o kadar yolunu açtı. Temizlendikten sonra ortaokul ve liseyi dışarıdan bitirdi. Üniversiteye girdi, sosyal hizmetler uzmanlığı okuyor. Hatta kendisinden dört yaş büyük ablası da süreçten etkilenince psikoloji okumuş. Hastanenin yayımladığı Bağımlılık Hakkında Ne Yapmalıyım? adlı kitapta yazarlık yaptı. Oto biyografisini yazmayı ise yarıladı bile. Üniversitelerde söyleşilere katılıyor, bildiklerini gençlere aktarıyor. ‘Bağımlığın tedavisi var ama zor. Hiç bulaşmayın, başlamayın’ mesajını veriyor.
Yazı dizimizin bu ikinci bölümünde, Kamçı’nın kendi tedavi deneyimini ve kurtulmak isteyen başka bağımlılara nasıl yardım ettiğini konuştuk:
14 yıllık bağımlılıktan sonra bir vakıf hastanesine tedavi olmak için yattınız. Oradan devam edelim…
‘İyi hissedeceksin’ denilerek, 15 günlük yatışım yapıldı. Hastanedeki ilk 10 günü hatırlamıyorum. Son 4 gün psikiyatrist, psikologla görüştüm. Annem, ben, ablam yatıştan sonra her şeyin eskisi gibi olacağını, kaldığımız yerden hayatın devam edeceğini sanıyorduk. Meğer her şey ondan sonra başlıyormuş. İlaçlarımı verdiler. Almam gereken önlemleri sıraladılar eve yolladılar. Hiçbir şekilde uyuyamıyorum. Bilinçli bir şekilde uyumayı bile unutmuşum. Göğsümde bir ateş vardı. Bense ateşi bir türlü dindiremiyordum. Sürekli kullanma arzum vardı. ‘Eroin kullanmayayım ama en azından alkol verin, esrar verin yerine’ diyordum.Bunları da alırsam devamında beni tekrar eroine götüreceğini söylediler. Çok ağır depresyon yaşıyordum. O ara intihar girişiminde bulundum. Evden de çıkmıyorum. Aileme madde kullanma eğilimim olabileceği, evde tutmaları söylendi. Arkadaşlarımla görüşmedim. Telefonum yoktu, her şeyi kapattım. Kimseyle bağlantım kalmadı. Bir kez daha intihara kalkıştım. Yeniden hastaneye yatırıldım. Bu kez 12 seans elektro şok tedavisi verildi. Evden dışarıya çıkarken ya annem ya da ablam yanımdaydı. Evde iyileşmeyi bekliyorum. Hastanın benim gibi evde oturup, iyileşmeyi beklemesi yanlışmış, aksine madde isteğini artırıyormuş. Sonra tedavi için hastaneyi değiştirdik.
Yattığınız ikinci hastanede temiz kalmanız için neler önerildi?
Burada evde kalmam değil, dışarıya çıkıp aktif bir şekilde hayatı devam ettirmem gerektiğini söylendi. Hobiler edinmem, yürüyüş yapmam, psikoterapilere daha sık gelmem gerektiği de. Depresyon nedeniyle yattım. Çok kötü hissettiğimde iki-üç ay yatıp çıkıyordum. Zeytinburnu’nda torbacılık yaptığım için herkes evimi biliyordu. Gecenin üçünde geliyor, camıma taş atarak, mal ayarlamamı istiyordu. Kadıköy’e taşındık. Yeni bir yerde çok daha rahat hissetmeye başladım. Yaklaşık altı-yedi ay ailemle, sonra tek başıma evden çıkmaya başladım. Farklı hobiler edindim. 1.5 sene sonra kendime geldim diyebildim. Bağımlılık çok zor iyileşen bir hastalık. Kişinin ‘Kendime geldim’ demesi bile çok uzun yıllar alıyor.
İyileşme danışmanlığı yolu nasıl açıldı?
Bağımlılıkla ilgili kitaplar okumaya başladım. Ablam aslında annem gibi bir tekstil firmasında çalışıyordu. Benimle birlikte o da alana yöneldi, psikoloji okudu. Beraber çalıştık. O bana, ben ona anlatıyorum. Üç sene boyunca sürekli terapiye gelmeye devam ettim. Bağımlılıkla ilgili okumalarımı bırakmadım. Sonra bana hastanede ‘İyileşme danışmanlığını denemek ister misin?’ diye sordular. Seve seve, kendi tedavi olduğum hastanede işe başladım. En büyük avantajın kendi hayatımı anlatabilmem. 2019’da haftanın birkaç günü danışmanlık için geldim. 2020 ortalarından itibaren tam kadrolu başladım. Haftanın beş günü buradayım.
‘Kurtuldum, bitti’ demek mümkün mü?
Diyemiyoruz. Her zaman şunu söylüyorum: Ben iyileşmekte olan bir bağımlıyım. 7 Aralık’ta tam anlamıyla temizlik sürem yedi yılı dolduracak. Yine de ‘Ben bu işi bitirdim’ diyemiyorum. Günden güne iyileşmeye devam ediyorum. Bugün esrar, alkol ya da herhangi bir maddeyi denesem çok kısa zamanda aktif bağımlılığıma dönerim. Bağımlılık bir beyin hastalığı. Ama artık geriye dönmemek için kendimi nasıl koruyacağımı biliyorum.
Tedaviye gelenler en çok nerede zorlanıyorlar?
En çok istek yaşanan ve zorlayan dönem ilk üç-altı ay arası. Bana en çok ihtiyaç duyulan zaman da bu. Yeni bir hayata alışmak kolay olamayabiliyor. Tüm süreçleri yaşamış birisi olarak nasıl rahatlayabileceklerini, kriz anında neler yapabileceklerini, istek durumunda destek istemesi gerektiğini ve deneyimlerimi aktarabiliyorum.
Kendilerine yeni bir sayfa açmalarını istiyoruz. İyileşmek için, değişmek gerek. Ev ve bölge, arkadaş ortamı, telefon ve sosyal medya değişimi şart. Bu konuda en çok çevre (arkadaş) değişikliğinde zorlanıyoruz. Kendilerine çok yakın gördükleri dostlarını bırakmak zor oluyor. Halbuki bunlar arkadaş, dost değil. Yaşadıkları sadece madde arkadaşlığı. Bunun farkına varmaları geç oluyor.
Kişisel hikayeniz etki ediyor mu?
Bırakabildiğime inanmayanlar çıkıyor. Ancak genelde benim bırakmam onlarda büyük bir etki yaratıyor. Çünkü birçoğu daha önce bırakıp temizliği sürdürebilmiş bir kişi göremiyorlar. Onlar için bir umut doğuyor. Bundan yedi sene önce aynı hastanede, aynı odalarda, aynı eğitimleri alarak buralara gelebildim. ‘Benim gibi birisi başarabiliyorsa, sizin benden eksiğiniz ne olabilir?’ diyorum.
Hangi aşamada devreye giriyorsunuz?
Psikiyatrist ve psikologların yönlendirmesi halinde ben devreye giriyorum. Genelde bağımlılar, ‘Bu bırakılabilecek bir şey değil. Ben de bırakabileceğime inanmıyorum, bunu yenebilen bir insan yok’ diyor. Kimi aile zoruyla geliyor, kimi kendi de gelse ümitsiz. O anda biz yanlarında bitiyoruz. Kendi sürecimizden bahsediyoruz. Yol haritasını anlatıyoruz.
Hasta dışarıya çıktığında takip sürüyor mu?
İrtibatta kalıyoruz ve destek vermeye devam ediyoruz. Beni her zaman arayabilirler. Telefonum hiç kapamam. Gece 02:00-03:00’te de arandığımı bilirim. Çok kötü olurlarsa hastaneden özel izin alıp yanlarına da gidebiliyorum.
Bağımlılık tedavisi görenlere neler öneriyorsunuz?
Kişi iyileşmek istiyorsa hayatında bir şeyleri değiştirmek zorunda. Bölge değişikliği çok iyi geliyor. Bir de uzun süreli kullananların kendilerini geliştirmek adına hobiler kazanmasını istiyoruz. Şimdiye kadar hiç yoksa 30 hobi denedim. Piyano, saz, dil ve başka kurslara gittim…
Klinikteki gözlemlerinizi merak ediyorum…
Erkek hasta daha fazla. 14- 35 arası çok riskli. Kadın bağımlılar hala daha az sayıda ama son zamanlarda çok artmaya başladı.
Son zamanların en tehlikeli uyuşturucularından biri metamfetamin. Metamfetamin bağımlılığı çok yaygınlaştı. Ben Erzincanlıyım, oraya kadar gitmiş. Trabzon, Mardin, Urfa, Muğla, Bursa, Hatay’dan tedaviye gelen bağımlılar var. Metamfetamini enerji versin diye alıyorlar.
Son zamanlarda kadın bağımlıların çoğu metamfetaminden geliyor.
Eroin çok fazla görmesem de Bağcılar, Zeytinburnu, Güneşli, Beylikdüzü, Küçükçekmece, Büyükçekmece’den eroin, Kadıköy’den esrar, Ataşehir’den kokain bağımlısı geliyor. Sosyo ekonomik yapı kullanılan madde seçiminde etkili.
Esrarın zararlı olmadığı görüşü çok yaygın. Aksine esrar da bağımlılık yapıyor. Bendeki gibi diğer maddelere geçişte önemli. Şizofreniyi tetikleme yeteneği diğerlerine göre kat kat fazla. Esrarı çok hafifleştiriyor ve legalize etmeye çalışıyorlar. Şu anda İstanbul’da içilen esrar, esrar değil. Hibrit, evde UV ışınlarıyla yetiştiriliyor. Seviyesini artırmak için gübresine çok farklı ve kötü kimyasallar döküyorlar. Esrar alanlar, bayağı eroin gibi kafa yaşıyorlar.
En azından hastanede gözlediğim kadarıyla madde kullanımı 18-35 yaş arasında yaygın. Aileler anlamakta zorlanabiliyorlar.
9-10 yaşında çocuğun da uyuşturucu içtiğini görüyorum. 18 yaşına geldiğinde yeni kimyasallarla (eroin, ekstazi vs.) tanışmaya başlıyor.
Kendim kullanırken görmüştüm, torbacılar, polise yakalanmamak için mahallelerde sokakta oynayan çocukların ceplerinde mal saklıyorlar.
Diken