Türkçe | Kurdî    yazarlar
Dargeçit'in çocukları: Davut, Seyhan ve Nedim

2025-10-31

Mardin’in Dargeçit ilçesinde 3'ü çocuk 7 kişinin JİTEM tarafından gözaltına alınarak işkence ile öldürülmesinin üzerinden 30 yıl geçti.

29 Ekim 1995 ile 08 Mart 1996 tarihleri arasında Mardin’in Dargeçit ilçesinde JİTEM tarafından yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan 3'ü çocuk 7 kişi işkence ile öldürüldü. Operasyonun başladığı günden bugüne 30 yıl geçmesine rağmen failler cezasız kaldı.

En küçüğü 12 yaşındaydı

Ev baskınlarında gözaltına alınan Davut Altınkaynak (12), Seyhan Doğan (14), Nedim Akyön (16), Mehmet Emin Aslan (19), Abdurrahman Olcay (20), Abdurrahman Coşkun (21), Hikmet Kaya (24) ve Süleyman Seyhan'dan (57) bir daha haber alınamadı.

Ailelerin arama çalışmaları sürerken Uzman Çavuş Bilal Batırır, Süleyman Seyhan'ın cenazesinin gömüldüğü yeri ailesine söyledi, 6 Mart 1996'da cenaze bulundu. Ancak Seyhan'ın cenazesinin gömüldüğü yeri aileye söyleyen Bilal Batırır'dan da bir daha haber alınamadı.

İddianame ve tanık beyanlarından çıkanlar

3'ü çocuk 7 kişinin akıbetine ilişkin insan hakları örgütleri ve aileler hukuk mücadelesi başlattı. Yıllar sonra hazırlanan iddianamede yer alan bilgiler JİTEM gerçekliğini gözler önüne serdi. İddianameye göre Bilal Batırır dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren ve Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire tarafından kalorifer kazanına atılarak "cezalandırmak maksadıyla" öldürülmüştü. Çocukların yaşamını yitirmesine ilişkin detaylar hem iddianamede hem de tanık beyanlarında yer aldı.

Seyhan Doğan, 30 Ekim 1995’te evinden alınarak İlçe Jandarma Karakolu’na götürüldüğünde daha 14 yaşındaydı. Doğan’ın gözaltına alındığı resmi kayıtlarda görünmüyor. Doğan, gözaltında kaldığı sürece Filistin askısı ve benzeri yöntemlerle işkenceye tabi tutuldu ve öldürüldü.

Davut Altınkaynak gözaltına alındığında 12 yaşındaydı. 2 Kasım 1995’te köy korucuları Naif Çelik ve Mahmut Ayaz’ın da aralarında bulunduğu askerlerce gece saat 02.00’de evinden alınarak, İlçe Jandarma Komutanlığı’na götürüldü. Gözaltındayken hiçbir resmi işlemi yapılmayan Altınkaynak, işkence edilerek sorgulandıktan sonra öldürüldü.

Nedim Akyön ise evinden gözaltına alındıktan sonra öldürüldüğünde 16 yaşındaydı.

Kemikler harabelerde, kuyularda bulundu

Batırır ve 7 kişinin akıbetine ilişkin başlatılan soruşturmada, 2012 yılına kadar bir gelişme kaydedilmedi. 2012'de İnsan Hakları Derneği (İHD) Mardin Şubesi’nin Özel Yetkili Savcılığa başvurması üzerine dosyada raflardan indirildi. Dosyaya giren bilgiler doğrultusunda arama çalışmaları başlatıldı.

Aynı yıl Seyhan Doğan ve Mehmet Emin Aslan'ın kemikleri Dargeçit’te bir bağ evinde, 2013'te Abdurrahman Olcay ile Abdurrahman Coşkun'un kemikleri Kızıltepe Tilzerin köyünde bir kuyuda, Nedim Akyön ile Davut Altınkaynak'ın kemikleri 2015'te Dicle Nehri kenarında yer alan Pekurt harabelerinde bulundu.

18 yıl sonra iddianame hazırlandı

Kaybedilenlerin kemiklerinin bulunmasının ardından dosyaya ilişkin iddianame 24 Aralık 2014'te Midyat Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlandı.

Dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren, Dargeçit Jandarma Komutanı Mehmet Tire, Dargeçit Merkez Jandarma Karakol Komutanı Mahmut Yılmaz, Karakol Komutanı Yardımcısı Haydar Topçam ve Uzman Çavuş Kerim Şahin ile korucular Faruk Çatak, Mahmut Ayaz, Naif Çelik, Ramazan Savcı, Kemal Kaya, Mehmet Acar, Faik Acar, Hüseyin Altunışık, Mehmet Emin Çelik, Sadık Çelik, Fethullah Çelik, Osman Demir, Bahattin Ergel hakkında "Taammüden öldürmeden" dava açıldı.

Kuyularda bulunan çocuk kemikleri 'yeterli delil' sayılmadı

Güvenlik gerekçesiyle Adıyaman’a nakledilen dava, 13 Mart 2017'de görülen 7'nci duruşmanın ardından bu kez Ankara 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ne nakledildi.

Ancak Ankara 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nin davayı kabul etmemesi üzerine Yargıtay davanın Adıyaman’da görülmesine karar verdi. Bulunan kemiklere, dönemin Mardin İl Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Muhammet Demirel'in JİTEM itirafına, Mardin İl Jandarma Komutanlığı tarafından cinayetin resmi koordinatlarını gösteren 1995 tarihli tutanağa, tanık beyanlarına ve daha birçok delile rağmen sanıklar hakkında "delil yetersizliği" iddiasıyla beraat kararı verildi.

Bianet

KÜRDISTAN