Ziya Laçin: Kalemin Gücü
15.04.2021 19:00:12
Daha başından beri kaybedeceklerini cezaevine götürdükleri günü anlatırken söylemişti Ahmet Altan: „Babamın kırk beş yıl önce polis arabasında giderken gülümsediğini görmesem, Kartaca elçisinin işkenceyle tehdit edildiğinde elini ateşe soktuğunu babamdan dinlemesem, Neron’un emriyle intihar etmek için sıcak su dolu küvette bileklerini keserken Seneca’nın çevresindeki dostlarını teselli ettiğini bilmesem, Saint-Just’ün daha 26 yaşındayken giyotine gitmeden bir gece önce son mektubunda “koşullar, sadece mezara girmemekte direnenler için zordur” diye yazdığını, Epiktetos’un “bedenlerimiz köle olsa da zihinlerimiz özgür kalabilir” dediğini okumasam, Boethius’un en ünlü kitabını idam hücresinde yazdığını öğrenmemiş olsam o polis arabasında beni kuşatan gerçeklikten korkabilir, onunla alay edip parçalayacak gücü kendimde bulamaz, ciğerlerimden dudaklarıma kadar yükselen gizli bir kahkahayla o cümleyi söyleyemez, endişelenip sinebilirdim.“
Kasım 2019’da yeniden tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderilmeden hemen önce kaleme aldığı Fransız Le Monde gazetesinde yayınlanan yazısında, „sol tarafımdaki kutunun içinde bir seri katil, sağ tarafımdaki kutuda ise bir mafya reisi vardı. Dünyanın herhangi bir “yüksek güvenlikli hapishanesinde” bir seri katille bir mafya reisine rastlayabilirsiniz ama seri katil-romancı-mafya reisi üçlemesine bir arada rastlayabilmek için sanırım bazı özel ülkelere gitmek gerekir“ diyordu.
Açtıkları bilmem kaç „modern cezaevi“yle övünen adalet bakanlarının olduğu o „özel ülkeler“i yönetenler, bu dünyanın artık eski dünya olmadığını unutuyorlar.
O dünya, cehenneme çevirdikleri ülkelerinin yıkıntıları arasından çıkan bir başbakanın, Varşova’da Holokaust mağdurlarının önünde diz çöktüğü gün yıkıldı.
Altan’ın deyimiyle „“Lümpenizm” diyebileceğimiz garip bir ideoloji çeşitli kılıklar içinde sanki “dışarıya” egemen olmuş, alt düzey bir delilik toplumun dokularına nüfuz etmiş, toplumda entelektüel “hiyerarşi” altüst edilmiş, en zekâsız ve yeteneksiz olanlar en çok konuşma hakkını ele geçirmiş“ olsa da yeryüzünde hala kalemin, sanatın ve aklın gücüne inananlar var.
Övündükleri bilmem kaç „modern“ cezaevini ülkesinin en seçkin sanatçı, bilim insanı, yazarlarıyla dolduracak güçleri olsa da artık bu dünya yazının bulunduğu günden bu yana, insanlığın ortak birikimlerini bizlere aktaran kitapların yakıldığı o dünya da değil.
O dünya bir 2 Mayıs günü, üstelik kitapların yakıldığı o yerde, kendilerini dünyaya hükmedeceklerine inandırdıkları yere, Reichstag’a kızıl bayrağın asıldığı gün yıkıldı.
Bugün dünyanın en ücra köşesinde bile milyonlarca insan Altan’ın romanlarını ve yakılan o kitapları okuyor.
Kalemin gücü bu…
Ahmet Altan bugün işte o gücün sayesinde dışarıda.
Aramıza yeniden hoş geldin koca yürekli adam…
Yazarın Facebook sayfasından alınmıştır
Şîrove Bike

BASINDAN

EN ÇOK OKUNANLAR
×